Muhalefet blokunun Cumhurbaşkanı adayı olarak adı öne çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ziyaretlerinden iktidarın rahatsız olmasının gerisinde seçimlerde yaşayacağı muhtemel hezimetin korkusu yatıyor.
Muhalefet Cumhurbaşkanlığı için kimi aday gösterebilir?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyarbakır’ı ziyaret eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik olarak; “Gözümüzden kaçtığı sanılmasın sipariş bir plan senaryo devrededir. Görev sahası İstanbul’la sınırlı bu belediye başkanının il il, ilçe ilçe gezmekteki amacı nedir? Varmak istediği yer neresidir, neyin hazırlığı içindedir” dedi.
Aslında Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak Diyarbakır’a yaptığı ilk ziyaret değildi. İmamoğlu tekrarlanan İstanbul seçimleri sonrasında da Diyarbakır’ı ziyaret etmişti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Diyarbakır’a ilk ziyaretini 31 Ağustos 2019’da gelmiş ve yerlerine kayyum atanan HDP’li büyükşehir belediye başkanlarına destek vermişti. Tabii bu ziyaretin bir amacı da İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’na destek veren HDP seçmenine de gecikmiş bir mesajdı.
Bahçeli, İmamoğlu’nun ziyaretlerini neden eleştiriyor?
Bahçeli İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyaretinden ya da onun gezilerinden rahatsızlığını, “…gezmekteki amacı nedir? Varmak istediği yer neresidir, neyin hazırlığı içindedir?” sözleriyle bildirirken, aslında üstü kapalı olarak neden gezdiğini bildiğini ama bundan da fena halde nem kaptığını ifade ediyor. İmamoğlu hem iktidar partisi hem de Cumhur İttifakı açısından “sakıncalı” biridir, çünkü İstanbul gibi bir yerde iktidarın sırtını yere getirmiştir. Açıkçası Cumhur İttifakı’nı İstanbul’da yenen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olması ve şimdiden bunun zeminini hazırlayacak adımların içinde olması Bahçeli’yi rahatsız etmektedir.
İktidar İmamoğlu’nun adaylığından rahatsız
Bahçeli’nin rahatsızlığı da boşuna değildir, çünkü tüm anketlerde İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak birinci sırada yer alması ve iktidarın ittifak adayına ciddi fark atma potansiyelinde olması artık herkesin malumudur. İmamoğlu iktidar ve ittifak ortağı için bir “beka” sorunu olarak öne çıkan bir siyasi kişiliktir. O yüzden İmamoğlu’nun adım adım doğal bir Cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkmaya başlaması, iktidar için ciddi rahatsızlık kaynağıdır. Çünkü İstanbul’da 2 defa iktidar partisini yenen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığında da kazanacağı açık.
Yerel seçim zaferi genel seçimlere ışık tutuyor
Zaten iktidar kalemşöleri ve özellikle Abdulkadir Selvi’nin Kılıçdaroğlu niye Cumhurbaşkanı adayı olmuyor diye veryansın etmesinin arkasında da bu gerçek var. Çünkü defalarca Erdoğan karşısında yenilgi almış ve her fırsatta Erdoğan tarafından “Bay Kemal” diye etiketlenerek gözden düşürülmeye çalışılan Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması iktidar çevreleri için şiddetle tercih edilen bir seçenektir. İktidar ve ittifak ortağı Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı için güçsüz bir aday olduğunu ve her kesimden yeterli oyu alamayacağını çok iyi biliyorlar. Ama İmamoğlu onların korkulu rüyası ve en güçlü oldukları yerlerden dahi (Özellikle Karadeniz ve milliyetçi muhafazakar tabanın güçlü olduğu iller) iktidara destek veren seçmenin gönlünü çeleceğini biliyor. İstanbul seçimleri bunun en açık göstergesi ve tabii seçim öncesi Karadeniz gezilerinde tertiplenen provakasyonlar hala hafızalarda.
Muhalefet adayını netleştirmeli
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ister 2023’te yapılsın isterse de daha erkene alınsın bu durum seçimde yarışacak adayın belirlenmesi noktasında bir önemi yok. Cumhur İttifakı’nın adayı zaten önceden belli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında bir adayın çıkma ihtimali yok denecek kadar az. Geriye Millet İttifakı ya da muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kalıyor. Bunun da şimdiden belirlenmesinde ya da bilinmesinde aslında bir sakınca da yok. Yani, muhalefet şimdiden Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerinde bir mutabakata varabilir. Ama tabii bundan da öte ya da önce muhalefetin demokratik bir program etrafında ilkesel bir birlik oluşturabilmesidir.
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olarak şuan anketlerin de gösterdiği en popüler aday Ekrem İmamoğlu’ndan başkası değildir. İmamoğlu’nun 2 seçim üst üste İstanbul’da iktidar ve ittifak ortağına karşı kazanmış olmasının prestiji var ve İBB Başkanı olarak bugüne kadarki pratiği de bu etkiyi daha da güçlendiriyor. Aslında adım adım İmamoğlu muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olarak doğal bir şekilde de öne çıkıyor. İmamoğlu’nun bu etkisi göz önündeyken yarın alakasız ve sıfırdan bir aday ile muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması acemilikten de öte siyasi intihar olacaktır. Muhalefet yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşamak istemiyorsa bundan kesinlikle kaçınmalıdır. Çünkü seçmen kitlelerinin halihazırda ilgi duyduğu, destek verdiği bir aday varken, muhalefetin silbaştan bir adayla gereksiz bir macera yaşaması oldukça anlamsız olacaktır. Muhalefet şimdiden İmamoğlu üzerindeki mutabakatını olgunlaştırmalı ve bunu seçim zamanından bağımsız olarak kendi içinde netleştirmelidir. Anketlerden görüldüğü, iktidarın yaklaşımından da belli olduğu kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında muhalefetin en güçlü adayı İmamoğlu’ndan başkası değildir. Bu alternatifin dışındaki her tercih muhalefet açısından hüsran olacaktır.
Toplumu ikna edecek alternatif program ihtiyacı
İstanbul’u kazananın Türkiye’yi de kazanabilecek en güçlü aday olduğu Türkiye’nin yakın siyasal tarihiyle de sabittir. Muhalefet gereksiz oyalanmaları bırakmalı ve biran önce üzerinde mutabakat sağlayacağı programı kamuoyuna net bir şekilde sunmalıdır. Dar zamana sıkışmış bir telaşın içinde apar topar hazırlanan bir deklarasyondan ziyade tüm toplumsal kesimlerin önüne derli toplu ve ihtiyaçlara, beklentilere denk düşen bir program şart. Muhalefet erken seçim çağrıları yapacağına toplumun karşısına ciddi bir alternatif program koymalı ve bunu topluma anlatmalıdır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem demekle olmuyor. Geçmişteki sorunlu sistemi yamalayarak toplumun karşısına çıkarmak muhalefet için bir seçim başarısı getirmez. Toplum seçim sonrası hayata geçecek programa ikna edilirse ancak sandıktan bu bir alternatif olarak öne çıkabilir.
İmamoğlu: Cumhurbaşkanlığı için de en güçlü aday
Sözün özü özeti muhalefet partileri Cumhurbaşkanı adayını da demokratik programını da şimdiden toplumun önüne koymaktan geri durmamalıdır. Çünkü toplum hem muhalefetin boş sözlerinden hem de iktidarın uygulamalarından bıkmış durumda. Muhalefetin iktidar şöyle iktidar böyle diye topluma bir şey söylemesine gerek yok. Muhalefet ne olduğunu, ne yapmak istediğini ve bunu kiminle yapacağını açık, net söylesin yeter. Toplum güven duyabileceği bir alternatifin önüne çıkmasından başka bir şey beklemiyor. Toplumun beklediği tek şey samimiyet ve netlik. Seçmen kitleleri sözüne güvenecekleri, duygudaşlık kurabilecekleri birini bekliyor. Ekrem İmamoğlu bunu İstanbul seçimlerinde üst üste başaran tek aday ve Cumhurbaşkanlığı için de en güçlü aday.