Amed Eğitim İzleme Kurulu Yılsonu Eğitim Öğretim Raporu”na göre, Diyarbakır’da 200 bin öğrenci EBA ’ya erişemedi.
Amed Eğitim İzleme Kurulu Diyarbakır Eğitim Sen 2 No’lu Şubede “Yılsonu Eğitim Öğretim Raporu”nu yayınladı.
Raporda 2020-21 eğitim-öğretim yılında eğitimin durumu masaya yatırıldı.
Raporda UNESCO’nun verilerine atıfta bulunularak,”Covid-19 pandemisi dünyada 1,6 milyardan fazla çocuğun eğitimini etkilemiştir. Bu sayı dünya üzerindeki çocukların yüzde 90’ını ifade etmektedir. Salgından dolayı 10 milyona yakın çocuğun okulu bırakma riski ortaya çıkmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’e göre Covid-19 salgını sonucunda milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilmesi riski artmıştır” denildi.
Diyarbakır’da 200 bin öğrenci EBA’ya erişemedi
Diyarbakır’da 2020 Haziran EBA verilerine göre 500 bine yakın öğrenciden 200 bininin EBA’ya hiç girmediğine vurgu yapılan raporda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye 2020-2021 eğitim öğretim yılında iş günü itibariyle okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasındadır. Kovid-19 salgını tedbirleri kapsamında, TRT EBA, EBA ve canlı dersler kullanılarak uzaktan eğitim yoluyla başlayan 2020-2021 eğitim öğretim döneminde, 15 Şubat’tan itibaren kademeli yüz yüze eğitime geçiş yapılmıştır. 1 Mart’tan itibaren kimi yerde yüz yüze ve kimi yerde uzaktan eğitim şeklinde faaliyetlere devam edilmiş, alınan tam kapanma tedbirleri kapsamında ise 29 Nisan-17 Mayıs arasında uzaktan eğitim uygulanmıştır.”
‘12 milyon 805 bin öğrenci EBA’yı etkin kullandı’
Pandemi sürecinde öğrenciler arasındaki eşitsizliklerin arttığına dikkat çekilen raporda şu ifadeler yer aldı: “ Pandeminin ilk aylarında uzaktan eğitimden kopan çocukların sayısı 6 milyon civarındayken MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün son açıklamasına göre, 21 Eylül 2020- 30 Nisan 2021 tarihleri arasında ancak 12 milyon 805 bin öğrenci EBA’yı etkin biçimde kullanmıştır. Zorunlu eğitime kayıtlı öğrenci sayısı 18 milyon 241 bin 881’dir. Bu veriden özel okul öğrencileri çıkarıldığında, 4 milyonu aşkın öğrencinin hem uzaktan eğitimden, hem de yüz yüze eğitimden uzak kaldığını söylemek mümkündür. Uzaktan eğitime katılan öğrencilerin yüzde 60’ının dersleri yalnızca cep telefonundan izleyebilmesi ve öğrencilerinin derslere katılım sürekliliğine ilişkin bilgi bulunmaması eğitime erişemeyen öğrenci sayısının çok daha yüksek olması ihtimalini güçlendirmektedir.”
‘Esnek çalışma, kuralsız çalışmaya döndürüldü’
Pandemi süresince en az 157 öğretmen ve idari personelin yaşamını yitirdiğine işaret edilen raporda, eğitim emekçilerinin çalışma koşullarına şöyle değinildi: “Öğretmenlerimiz hafta içi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 18.00’den sonra ve cumartesi günleri uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmıştır. Gece saatlerine veya hafta sonu günlerine canlı dersler konulmakta, öğretmenlerin kişisel yaşamı ihlal edilmekte, tatil günleri yok sayılmaktadır. Esnek çalışma, kuralsız çalışmaya döndürülmüştür.”
‘Eğitim emekçilerinin filyasyon ekiplerinde görevlendirildi’
Eğitim emekçilerinin alan dışı görevlendirildiğine işaret edilen raporda, “Kamuda evden çalışma, dönüşümlü çalışma, uzaktan çalışma vb. gibi uygulamaların başlaması, eğitim ve bilim emekçileri açısından önemli tehditleri de beraberinde getirmiştir. Eğitim emekçileri bazı illerde pandemi gerekçesiyle ‘geçici görevlendirme’ ile zaman zaman polis kontrol noktalarında ateş ölçmek ya da kalabalık yerlerde bilgilendirme broşürleri dağıtmak için görevlendirilmiştir. Farklı illerde, eğitim emekçilerinin filyasyon ekiplerinde ya da çağrı merkezlerinde çalışmak için görevlendirildiği görülmüştür. Bu tür uygulamaların çoğu sendikamızın ve kamuoyunun tepkisi üzerine iptal edilmiştir” denildi.
Eğitim piyasa ilişkilerine emanet
Raporun sonuç bölümünde ise eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ele alınamayacağı belirtilerek, “Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okulöncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılıkların ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçileri olarak kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir” ifadeleri kullanıldı. PİRYOL