Amed Sağlık Platformu, Dicle Üniversitesi Başhekimliği önünde, sağlıkta şiddete bir kez daha hayır diyerek, iktidarı göreve çağırdı.
Amed Sağlık Platformu sağlıkta artan şiddet vakalarına karşı hükümeti göreve çağırdı. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artarak sürdüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, idari memur, sağlık işçisi, bu ülkenin tüm sağlık emekçileri olarak bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız” ifadeleri kullanıldı.
Diyarbakır Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, Diyarbakır Bölgesi Veteriner Hekimler Odası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Türk Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi’nden oluşan Amed Sağlık Platformu, Dicle Üniversitesi Başhekimliği önünde, sağlıkta şiddete ilişkin basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan okudu.
Sağlıkta şiddet sürüyor
“Sağlıkta şiddeti durduralım” başlıklı Amed Sağlık Platformu açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Nasıl bir sağlık hizmet düzenidir ki, resmi rakamlara göre bile her gün 50 sağlık çalışanı sözlü ya da fiziksel olarak şiddete maruz kalmaktadır. Hastaneler artık sağlıkla değil şiddetle anılmaktadır. Mevcut sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur. Sağlıktan mutlu olan tek kesim sağlıkta dönüşüm sayesinde oylarımız artmıştır diyenlerdir. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servis kapısını barikat ile kapatmaya çalışan sağlık emekçileri halen hafızalarımızdadır. Hasta yakınlarının tekmeli saldırısına uğrayan gebe hemşire, kafasında mermer blok kırılan hekim, boğazı kesilmeye çalışılan sağlık emekçisi, her gün her dakika elinde bıçakla, tabancayla sağlık emekçilerini canlarıyla tehdit eden yeni bir hasta yakını. Olan biteni akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır. Yaşanan bunca şiddet vakasına rağmen ne yazık ki gelinen noktada samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz. ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ göstermeliktir, sağlık emekçilerinin tepkilerini sönümlendirmek içindir, üstelik etkin biçimde de uygulanmamakta, saldırganlar karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkmaktadır. Olan “şikâyetçi olduğum için yeniden saldırıya uğrar mıyım” endişesiyle baş başa kalan, artık aracını park ettiği otoparka giderken can güvenliği kaygısı yaşayan sağlık emekçisine olmaktadır.”
‘Nice sağlık emekçisi şiddet sonucu hayatını kaybetmiştir’
Hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artarak sürdüğüne işaret edilen açıklamada, “Sağlıktaki şiddeti; sadece hasta yakınları ve hastaların bizlere uyguladığı fiili şiddet olarak tek başına ele almıyoruz. İdari baskılar, mobbing, angarya çalıştırma, liyakatsız yöneticilerin uygulamaları gibi farklı şekillerde şiddet yöntemleri de uygulanmaktadır. Ülkemizdeki şiddet iklimi ve faillere yönelik cezasızlığın şiddeti körüklediğini biliyoruz. Dünden bugüne yöneticilerin sağlık çalışanlarını şiddetin hedefi haline getiren itibarsızlaştırıcı söylemleri bugün geldiğimiz noktanın en önemli sebeplerindendir. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sağlık çalışanlarının canına kastetmektedir. Bu program sonucu oluşturulan kışkırtılmış sağlık talebi, muayene sürelerinin 5 dakikaya kadar indirilmesiyle göğüslenmeye çalışılmakta, yıllık acil servis başvuru sayısı toplam nüfusundan fazla olan dünyadaki tek ülke olmamızla sonuçlanmaktadır. Artan angarya ve iş yoğunluğu altında ezilen sağlık çalışanları her gün dozu artan şiddet olguları ile karşı karşıya kalmaktadır. Hal böyleyken güvenlik önlemleri yetersiz, fiziki imkânlardan yoksun hastanelerde, 5 dakikada bir hasta bakmaya çalışmak da yine biz sağlık emekçilerine düşmektedir. Nice sağlık emekçisi şiddet sonucu hayatını kaybetmiştir, hepsini saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Pandemi sürecinde yüzlerce sağlık emekçisi alınmayan önlemler sonucu hayatını kaybetmiş, sağlık emekçilerinin iş yükü bunca artmışken, hastalık ve ölüm riski karşısında iş yaparken özlük haklarında da mali haklarında da herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır” denildi.
‘Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacak?’
Sağlıkta şiddetin önlenmesi için gerekli adımların atılmasına vurgu yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Artık yeter, sağlık emekçileri yaptıkları işe yabancılaşmış durumdadır. Hayatlarıyla meslekleri arasına sıkıştırılan, emeklerinin karşılığı ödenmeyen sağlık emekçileri bu cendereden kurtuluş olmadığını düşünmekte, mesleklerini yurtdışında yapmanın imkânlarını araştırmaktadır. Memlekette kalanlarsa özellere akın etmektedir. Kendisi de bir özel hastane zinciri patronu olan Sağlık Bakanı bu durumdan hoşnut bile olabilir ancak bundan zarar görenler yine özellerde çalışan sayısı arttıkça mali haklarında gerileme yaşayacak olan, iş güvencesinden mahrum bırakılmış sağlık emekçileri olacaktır. Gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, idari memur, sağlık işçisi, bu ülkenin tüm sağlık emekçileri olarak bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız. Özcesi bu sistemin kendisi şiddeti doğurmaktadır. Sağlık emekçilerinin haklarını ve halkın sağlık hakkını koruyup geliştirecek başka bir sağlık sistemi mümkündür. Bu sistemi inşa edinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Sağlıkta şiddetle mücadeleden geri adım atmayacağız. Şiddetle yüz yüze kalan tüm sağlık emekçilerine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.” PİRYOL