Alevi toplumunun temel talebi olan cemevlerine ibadethane statüsü tanınması talebini HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis kürsüsünde gündeme getirdi.
Kenanoğlu, Isparta’daki cemevi açılışında Alevi kurum başkanına yapılan müdahaleyi örnek göstererek, “Sanki o cemevinin yapımında belediyenin yapmış olduğu harcamaları Isparta Belediye Başkanı babasının parasıyla yaptı. Sanki annesinin bileziklerini bozdurarak yaptı. Bunlar Alevi toplumunun ödediği vergilerle oluşan bütçelerdir. Dolayısıyla bu bütçelerden Alevi toplumu ve cemevlerinin hakkı vardır. O hak ana sütü gibi helaldir” dedi.
Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Alevilerin temel taleplerini Meclis kürsüsünden bir kez daha dile getirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ali Kenanoğlu Alevi toplumunun temel talebi olan cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması talebini Mecliste yaptığı açıklama ile kamuoyu ile paylaştı.
İktidar Alevileri oyalıyor
Bulunduğu her alanda Alevi toplumunun sesi olmaya çaba harcadığını dile getiren Kenanoğlu, Mecliste yaptığı açıklamada Alevlerin temel taleplerine ilişkin şunları ifade etti: “Alevi toplumunun temel taleplerini Meclis kürsüsüne taşıyarak bir kez de buradan kamuoyu ile paylaşma görevini yerine getiriyorum. Birkaç aydır özellikle İçişleri Bakanlığı danışmanları aracılığıyla Alevi kurumlarını gezerek, Alevi toplumunun taleplerini topladığını ifade ediyor. Biz burada daha önce de basın toplantısında söyledik. Alevi çalıştayları yapmış bir iktidar var karşımızda. Koca bir 7 çalıştay ve devamındaki alt çalıştaylarla elinde çok sayıda bilgi ve doküman olan bir iktidar var karşımızda. Diğer taraftan da yayınlanmış bir rapor var karşımızda. Bütün bu çalıştaylar sürecinde Alevi toplumu direkt temsilcileri aracılığıyla o masaya oturarak taleplerini ve ne istediğini ve sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini de paylaştı. Bütün bunlara rağmen hala hükümetin bir Bakanlığının danışmanları aracılığıyla Alevi kurumlarını dolaşmasını oyalamacadan başka bir şey olarak görmüyoruz. Tabii burada bir de dikkatimizi çeken şu var. Yaz boyunca yaptığımız ziyaretlerde şunu da gördük. Yurdun çeşitli bölgelerindeki Alevi kurumlarına, cemevlerine, dergahlara yapmış olduğumuz ziyaretlerde esasındaki buradaki talepler tümüyle çimento, boya, badana talepleri üzerine kurulu. Oysa kendileri de bizzat Bakanlık danışmanlarına bu taleplerin sadece boya badana talepleri olmayacağını, Alevi toplumunun taleplerinin aslında Anayasal bir takım değişikliklerle yapılması, çözülmesi gereken sorunlar olduğunu ifade ediyorlar ki, bunun başında da cemevlerinin yasal bir statüye kavuşturulup kavuşturulmama meselesidir.”
Cemevleri ibadethane olarak tanınmadığı için imar planında yer verilmiyor
Cemevlerinin fiili olarak zaten faaliyetlerini yerine getirdiğini ancak ibadethane statüsünün tanınmamasından kaynaklı ciddi sorunlar yaşandığını kaydeden Kenanoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Şuan cemevleri açık; vakıf, dernek lokalleri şeklinde çalışıyorlar. Alevi toplumu ibadetlerini yapıyor. Yani bunda bir sıkıntı yok zaten. Yasal olarak sen ibadethane statüsü versen de vermesen de Alevi tolumu ibadetlerini burada yerine getiriyor. Fakat işin şöyle bir boyutu var. İbadethane statüsü vermediğiniz zaman hem genel bütçeden diğer inançların, ibadethanelerin faydalandığı imkanlardan cemevleri faydalanamıyor. Ve dolayısıyla Alevi toplumu faydalanmıyor. Hem de Alevilerin yaşadığı mahallelere ibadethane için ayrılan yerler cemevlerine tahsis edilemiyor. Çünkü oralar imar planında ibadethane olarak geçiyor ve ibadethane tanımında cemevleri yok. Şimdi cemevi olmayınca şöyle bir düşünün; bir Alevi köyü bir Alevi mahallesi komple ki, köyler de şehirlerde büyük mahalle haline geldi artık ve dolayısıyla imar planında ibadethane yeri olarak ayrılan alana siz cami yapabilirsiniz, Kilise yapabilirsiniz. Havra, Sinagog, mescit yapabilirsiniz ama cemevi yapamazsınız. Niye, çünkü cemevi ibadethane değil. Havra, Kilise, Sinagog, Cami, Mescit bütün bunların hepsi ibadethane kapsamında ama cemevi değil. Tabii hem en başta bu teknik sorunla birlikte cemevlerinin yasal statüde olmayışından kaynaklı pratikte yaşanan bir sürü sorun da beraberinde geliyor. Bu nedenle Alevi kurumları ısrarla taleplerinin birincil olarak cemevlerinin ibadethane statüsüyle ilgili taleplerini dile getiriyorlar.”
‘Sanki cemevinin harcamalarını kendi cebinden, babasının parasıyla yaptırmış’
Geçtiğimiz haftalarda Isparta’da cemevi açılışında yaşananları hatırlatan Kenanoğlu, cemevlerinin ibadethane statüsünün olmamasından kaynaklı yansıyan sorunlara ilişkin şöyle konuştu: “Geçtiğimiz haftalarda Isparta’da çok çirkin bir olay yaşandı. Isparta cemevinin açılışında Alevi kurum başkanı Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Gani Kaplan kürsüden Diyanet İşleri Başkanlığını eleştirdi. Diyaneti İşleri Başkanlığını niye eleştirdi; çünkü Diyanet İşleri Başkanı ‘cemevleri bizim kırmızı çizgimiz ve asla ibadethane olarak kabul etmeyiz’ dedi. Buna karşı tepkisini dile getiren Gani Kaplan’a Isparta Belediye Başkanı adeta saldırarak, kürsüye doğru yürüyerek kendisine ‘burada siyaset yapma, sen Diyanet İşleri Başkanımızı, Cumhurbaşkanımızı eleştiremezsin’ diyerek kürsüden inmesini istedi. Ve ‘sen kürsüden inmediğin sürece de buradan ayrılmayacağım’ diyerek de bir taraftan ortamı gererek başka bir provakasyona yol açtı. Şimdi Isparta Belediye Başkanı bu hadsizliğe nasıl cesaret ediyor? Ve orada Pir Sultan Abdal Genel Başkanını kürsüden indirmek isterken, şöyle ilginç bir şey söyledi: ‘Bu cemevini ben yaptım, buranın betonunu ben döktüm.” Sanki o cemevinin yapımında belediyenin yapmış olduğu harcamaları Isparta Belediye Başkanı babasının parasıyla yaptı. Sanki annesinin bileziklerini bozdurarak yaptı. Bunlar Alevi toplumunun ödediği vergilerle oluşan bütçelerdir. Dolayısıyla bu bütçelerden Alevi toplumu ve cemevlerinin hakkı vardır. O hak ana sütü gibi helaldir. Cemevleri ibadethane kapsamında olmadığı, yasal statüsü olmadığı için böyle hadsiz, dengesiz belediye başkanlarıyla maalesef karşı karşıya kalabiliyoruz. Oraya attığı 3 kuruşluk betonu kendi babasının malıymış gibi, kendi cebinden ödemiş gibi Alevi toplumuna küstahlık yapabiliyor, ahkam kesebiliyorlar böyle.”
‘Bazı yerlerde cemevlerinin anahtarları zabıtaların cebinde geziyor’
Isparta’da yaşananların benzerlerinin başka yerlerde de yaşandığını ifade den Kenanoğlu, şunları söyledi: “Bu sadece Isparta Belediye Başkanının yaptığı bir şey değil. Bununla birlikte birçok belediye başkanının da bezer uygulamalarını zaman zaman görüyoruz. Orada Alevi toplumunun verileriyle yapılmış olan harcamaları sanki kendi cebinden yapmış gibi oralarda tahakküm kurmaya çalışıyorlar. Bunun önüne nasıl geçilebilir, işte bunun önünü kesmek, bu tür durumları engelleyebilmek için öncelikle cemevlerinin bir yasal statüye kavuşturulması, ibadethane kapsamına alınması ve kimsenin kimseye mecbur olmaması gerekiyor. Alevi toplumunu bugün belediyeye mecbur edenler aslında bu iktidardır. Ana muhalefeti de öyle, kimi yerlerde CHP belediyelerinde de cemevleriyle ilgili ciddi sıkıntılar var. Bazı yerlerde cemevlerinin anahtarları zabıtaların cebinde geziyor. Dolayısıyla bütün bunlardan kurtulmanın yöntemi doğrudan anayasadaki düzenlemelerle cem evlerinin yasal statüye kavuşturulması ve ibadethanesine oluşmasıdır. Alevi kurumları İstanbul benim seçim bölgem olan yoğunlukla Alevi nüfusunun yaşadığı il olan İstanbul Anadolu yakasındaki Alevi kurumları, cem evleri dernekler, vakıflar dergâh oluşumları. Birçok yapı 41 Alevi Kurumu bir araya geldi geçtiğimiz günlerde. İçişleri Bakanlığının bu talepleri doğrultusunda ortak bir talep belirlediler. Kişisel taleplerini karşılama üzerine bir yandaşlık oluşturmak yerine Alevi toplumunun esaslı sorunlarını dile getirerek doğru bir iş yaptılar. Bunun içinde kimler var adalardan tutun ki Tuzladan, Kartaldan, Pendik‘ten, Sultanbeyli’den Ümraniye‘den 41 Alevi kurumu burada bir araya geldi. Şu anda eşzamanlı olarak da kendileri basın açıklaması yapıyorlar, talepleri ile ilgili eşzamanlı olarak buradan kendilerinin de bilgisi dâhilinde bize buradan bu açıklamayı yapıyoruz.”
Kenanoğlu Alevilerin temel taleplerini Meclis kürsüsünden şöyle sıraladı:
1: Cem evleri ibadethanemizdir bu konuda yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.
2: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmalıdır.
3: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları var diğer kararlarda olduğu gibi bu kararda uygulanmıyor. Yargıtay hukuk kararları uygulanmalıdır ki Buda cem evleri ile ilgili karardır.
4:Yargıtay eşit yurttaşlık temelinde maddi ve manevi hak ve taleplerimiz karşılanmalıdır.
5: Devlet sorunu dersleri adı altında verdiği eğitimle asimilasyon politikalarından ve Alevi köylerine cami politikalarından vazgeçmelidir.
6: Kamuda personel alımlarında ayrımcılık yapılmamalıdır liyakata göre işlem yapılmalıdır. Şu anda kamu personeli içerisinde Alevi iseniz zaten ayrı bir ayrımcılığa tabi tutuluyorsunuz ve neredeyse Alevi olan insanlar Alevi kimliğine sahip olan insanlar KPSS sınavları sonucunda mülakatlarda olduğu gibi eleniyor.
7: Tüm inançlara eşit mesafede durmalı inançları ve inanç merkezlerini tarif etmemelidir bütün inanç toplumlarıyla eşit bir mesafede mesafeden bahsediyor, sadece Alevi toplumu ve cem evleri değil, devletin Diyanetin kabul etmediği bütün inançlar ve onların ibadethanelerinde eşit bir şekilde davranılmalı.
8: Birçoğu devletin elinde veya kimselerce işgal altında bulunan başta Hacıbektaş veli dergahı olmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün elinde bulunan tüm inanç merkezleri olan Şahkulu, Karacaahmet, Erikli Baba, Garip Dede bu kurumlar Alevilere verilmelidir. Bunun bir tanesi de benim kendi köyümde benim dergâhında yaşanıyor bu Bayan Sultan dergahını da vakıflar genel müdürlüğü kendi uhdesine geçirmek için savaşmış durumda orada almaya çalışıyorlar buralar Alevi toplumunun kendi ortak değerleri ortak yerleridir.
‘Alevilerin kutsal mekânlarına yönelik yağmaya son verilmeli’
9: Alevi toplumu kendi kurumlarında olması gerekiyor. Devlet televizyonlarında Alevi inancına yer verilmelidir. Televizyonlara baktığın zaman Türkiye’de nasıl tekti tek bayrak tek millet söylemi var ya tek inanç tek inanç söylemini ve tek inanç politikasının da devlet televizyonlarında görmekteyiz. Sanki Türkiye’de sadece Sünni var, sadece Müslümanlar var Alevi toplumu yokmuş gibi diğer inanç kesimleri yokmuş. Alevilerin de vergileriyle hayatını idam ettiren devlet televizyonları TRT Alevi toplumunun hiçbir inançsal değerine yer vermiyor.
10: Alevilere yönelik her türlü tutum ortadan kaldırılmalı, ayrımcılık yapanlara karşı caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Ötekileştirilen tüm diğer gruplarla birlikte Alevileri de hedef alan nefret söylemleri ve nefret suçları kapsamına alınmalıdır söylemler. Alevilerin kestiği yenmez diye Alevilere hakaret eden birçok din dersi öğretmenleri ile karşı karşıya kalıyoruz, bunu her seferinde meclis gündemine getiriyoruz. Mecliste tartışıyoruz ancak bütün bunlara baktığımız zaman herhangi bir cezai yaptırım uygulanmıyor. Ben fazla hakkında soruşturma açtık ben de diyor soruşturma açtıktan sonra zaten soğutuyor soruşturmanın sonucunda hiçbir şey çıkmıyor. İktidarın kendi de inansan yapıya yönelik başörtülü bacım laf oldu diye kıyametleri koparanlar. Toplumunun çevrelerine silahla girmeyi Alevi toplumunun cem evlerine geçmişte koridorlarına işeyerek hakarete pislik ettiklerini biliyoruz, bunu da devletin güvenlik güçleri yapmıştı, bütün bunları da görmemezlikten gelmiştir. Devlet konularından gerek ki devletin görevleri güçlerine kamu kurum kamu kurumlarından kamu personellerine sivil insanlardan oluşan bu tür hakaretlere karşı nefret suçları kapsamında değerlendirme yapılmadı. Gerekli cezai işleme tabi tutulmalardır, bunlar tekrar etmesin.
11: Alevilerin kutsal mekânlarına yönelik yağmaya son verilmelidir. Munzur baba, Aptal Musa, Keçeci baba Alevilerce kutsal sayılan ziyaret yerleri mekânlarda maden veya termik santral yapımına müsaade eden yapımı ruhsatları iptal edilmelidir. İnanç ve ibadet Diyanet işleri başkanı tarif edilmiş ve tanımlanmış mescit dışındaki hiçbir yere inanç ve ibadet mekânı olarak bakılmıyor. Oysa Alevi toplumu doğayı kutsayan bir inanca sahip kimi yerlerde kutsal ağaçlarımız, kutsal ormanlarımız, kutsal suyumuz var insanlar oraya gidip kurbanlar kesiyor, dualar ediyor, adaklar da bulunuyorlar. Bütün bu inanç ve ibadet tanımı insanların beyanına bağıldı. Bu mekânlara daha çok yoğun bir şekilde maden faaliyetleri yürütülüyor. Alevi toplumuna diyor ki buralar kutsal mekânımızdır, bizim oraları tarumar etmeyin buralara biz geldik dualar etti, kurbanlar kestik, adaklar sunduk, lokmalar verdik insanların inançlarını bu kadar tahrip eden ve o kadar yok Sayan bir yaklaşımı da kınadığımızı ifade ediyor ve bunlardan vazgeçmesi gerektiğini söylüyoruz.
‘34 maddelik kanun teklifi sunacağız’
Söz konusu taleplerin 41 Alevi kurumunun ortaklaşa oluşturduğu talepler olduğunu vurgulayan Kenanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de bu talepleri doğru buluyoruz. Bu talepleri mecliste savunucusu takipçisi olacağız, bu taleplerle birlikte hemen Alevi kurumları da şunları söylemişler. Diyorlar ki kanunlarla ilgili çeşitli talepleri var. Cem evlerinin yasal statüye kavuşturulması ile ilgili kimi maddeler sıralayarak bunların kanunda gerekli değişiklikler yapılarak değiştirilmesini talep etmişler. Biz de tam da bununla ilgili olarak pazartesi günü cem evlerine ibadethane statüsü kazandırılması için amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılması amacıyla kanun teklifi veriyoruz. Bu kanun teklifi ile birlikte cem evlerinin Alevi toplumun ve kurumların talebi doğrultusunda onları da değişikliklerini içeren toplamda 34 maddelik kanun teklifi sunacağız Meclis Başkanlığına ve bu kanun teklifi ile birlikte cem evlerinin ibadethane kapsamına alınmasını teklif edeceğiz. Ortada Avrupa insan hakları Mahkemesi kararı varken Türkiye cumhuriyeti mahkemelerince verilen kararlar varken bu kararları Yok saymakta vazgeçilmesi gerekiyor. Bu kanun teklifi çerçevesinde gerekli düzenlemelerin gerek, ortaklaşa gerekse bizim teklifimiz doğrultusunda ele alıp değerlendirilmesi gerekiyor. Alevi toplumunun Alevi kurumlarının talepleri budur bizim de talebimiz Alevi toplumun talebidir bunu buradan dillendirmeye devam edeceğiz.” PİRYOL