Erhan Bener’in “Çıldırtan yağmurlar” adlı romanının ana fikri; “Önemli olan, sarayda oturanlara hükmetmektir. Halksız da hüküm sürülür. İş ki istediğini yaptıracak güç olsun elinde.
Elbet, biraz da kalabalık gerekir. İnsan, zaman zaman kalabalığın alkışına gereksinme duyabilir. Ama bu kalabalık akıllı olmuş, deli olmuş, ne fark eder? Kaldı ki halkın akıllı olmaması çok daha iyidir. Hatta iyi bir yönetici, halkın akıllanmaması için elinden geleni yapar. Yapmalıdır.”
Erhan Bener’in yapıtının en ilgi çekici yanı, ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” diye anılan emperyalist işgal mantığının iki bin yıl öncesinde Roma İmparatorluğu tarafından, yine Ortadoğu ve Asya’da demokrasi, barış gibi aynı gerekçelerle uygulanmaya çalışıldığını açığa çıkarmasıdır.
Bu kitabı otuz altı yıl önce okumuştum. Her çıkmaza girdiğimiz yıllarda bu kitapta yazanlar aklıma gelir.
Tarih kendini tekrar eder sözü gibi her şey aynı döngüde devam eder. Hiçbir zaman ders almıyoruz.
Bugünlerde de devlet yönetiminin kararlarını besleyen olaylar nedir, bilmeden yaşıyoruz. Sadece her şeyi bildiğini iddia eden bir danışmanlar korosu var ve yaptıkları en önemli iş rötuşlarla kararları desteklemek yolundalar.
Yönetenler İslami kurallara uyduklarını belirtmekteler ama uygulamaların dayandığı ayetleri bir türlü bulamıyorum. Bu kurallar hiçbir kutsal kitapta olduğunu sanmıyorum.
Uyduklarını düşündüğüm tek felsefe Machiavelli. Machiavelli’ye göre insan yaradılışında yeni şeylere sahip olma dürtüsüyle doğar yani sahip olma arzusu doğuştandır.
Eğer kudret yetiyor ise arzulanan şey elde edilir ve bu çevre tarafından başarı olarak görülür. Eğer kendimizin dışında bir başkasının kudret kazanmasına izin verirsek bu bizim sonumuzu getireceğini ifade etmektedir.
Dünyadaki kaynakların sınırlı olması ve rekabet; güce olan gereksinimi arttırır. Kişinin sahip olduğu kudret eğer istediğini almaya yetmiyor ise mutsuzluk kaçınılmazdır bu durumda kudreti elinde tutanlar diğerleri tarafından kıskanılır (Dahling, Whitaker ve Levy, 2009: 223).
Machiavelli felsefesine göre, sevilen bir lider ziyade korkulan bir lider olmanın daha iyi olduğunu, ideal olanı ise, hem korkulan hem de sevilen bir lider olunması gerektiği, ancak bunu başarmak oldukça güç olduğunu vurgulamaktadır.
Makyavelist tutumlar bencilliği meşru kılmakta, bu da davranışları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tutumlar organizasyonlarda etik iklimi, kamu yönetiminde ise siyasal etkileşimleri olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Akdoğan ve Demirtaş, 2014).
Makyavelizmin, siyaseti ahlaki sınırlamalardan yoksunlaştırma önerisi, tüm ahlaksızlıkların siyaset ile meşru kılınmasını içermemektedir. Ancak, siyasi etkileşimleri sadece soyut bir yasa bağlamında değerlendirmeyi reddeder (Baştürk, 2013: 77).
Makyavelizm, kişinin kendi çıkarları için başkalarını manipüle edici tutumlarını içeren kişilik özelliği ifade etmektedir (Chen, 2010: 294). Makyavelist kişilik, kendi menfaatleri adına entrika çevirmeyi ve asılsız ifadelerle yönlendirme yapmayı yanlış bir tutum olarak görmez (Winter ve diğerleri, 2004: 281).
Günün şarkı sözleri;
Aşk yarası mı? Yüzünü solduran. Genç yaşta seni, Hayata küstüren
Kimdir elini kolunu bağlayan. Bir oh demeyi, Kimdir sana çok gören
Geçer, geçer, geçer, geçer. Bunlar da geçer, Bunlar da geçer
Üzme tatlı canını, Bunlar da geçer. Neler, neler, neler, neler
Neler gördük biz, Neler çektik biz. Ne derlerse desinler, Bunlar da geçer
Kim böyle seni gurbette gezdiren. Binbir yalanla hayattan bezdiren
Meyhaneleri ezbere öğreten. Söyle kardeşim, Kimdir seni hor gören
Geçer, geçer, geçer, geçer. Bunlar da geçer, Bunlar da geçer
Üzme tatlı canını, Bunlar da geçer.
Besteciler: Melih Kibar / Çiğdem Talu
Saygılarımla,
Adil Kılıçaslan
Yönetim Baş Denetçisi