HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, mecliste düzenlediği basın toplantısında 2022 bütçesinde Alevilerin yerini değerlendirirken, demokratik ve laik bir ülkede devletin inançlara eşit mesafede bulunması gerektiğine dikkati çekti.
Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında 2022 bütçesinde Alevilerin yerini değerlendirdi. Ülke nüfusunun %20’sini oluşturan Alevilerin Meclis’te kimler tarafından nasıl konuşulduğunun son derece önemli olduğunu ifade eden Kenanoğlu, 2022 yılı bütçe görüşmelerinde Alevilerden bahseden 30 milletvekilinden 17’sinin HDP milletvekili olduğunu belirtti.

‘Alevilerin Alevilikten kaynaklı yaşadıkları özgün sorunlar ve talepler var’
Alevilerin ülkenin önemli bir nüfusuna sahip olduklarına değinen Kenanoğlu, şöyle konuştu: “Bir ülkenin yüzde 20’sine tekabül eden Alevilerin mecliste nasıl konuşulduğu, nasıl aktarıldığı son derece önemli. Mecliste şuan 582 vekil görev yapıyor. 582 milletvekilinden sadece 30 tanesi mecliste Alevilerle ilgili söz söylemiş, cümle kurmuş. Bunun 17’si Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri. CHP’den 2 milletvekili konuşmalara yerinden sözlü itiraz şeklinde Aleviliği dile getirmişler. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden 8 konuşmacı ve bunun içinde 2 tane de bakan var, mecliste Alevileri dile getirmiş ve bunlar da eleştirilere cevap niteliğinde söz almışlar. Memleket Partisi’nden 1 milletvekili ise ayrımcılık yok niteliğinde bir söz söylemiş. MHP’den de 2 kişi söz kurmuş. Konuşmalarda şunu gördük, esasında HDP olmasa Aleviler mecliste yok. Çünkü 17 milletvekilimizin kurduğu cümlelerin tümü de Alevilerin yaşamış olduğu sorunlar ve talepleriyle ilgili. Diğer partilerdeki milletvekilleri ise söz kurarken genel cümle içerisinde Alevileri geçiriyorlar. Bütün bu sorunları, sıkıntıları dile getirmek birileri için ayrımcılık, bölücülük filan diye ifade edilebilir ama koşulların eşit olmadığı ülkelerde Alevi toplumu eşit koşullarda değilse bu toplumun yaşadığı sorunları, sıkıntıları eşit yurttaşlık hakları çerçevesinde mecliste dile getirmek de bizim en başta gelen görevimiz olması gerekiyor. Çünkü biz toplumun tamamının milletvekiliyiz diyoruz. Bütün toplumu, bütün ülkeyi, milletin tamamını temsil ediyoruz ve bunlar içerisinde Aleviler de var. Nüfusları yüzde 20’nin altında olan Alevilerin Alevilikten kaynaklı yaşadıkları özgün sorunlar ve talepler var. Biz bu talepleri dile getirmeye çalıştık.”

‘Artık bıktık’
Alevi klasiklerinin Diyanet Vakfınca basılmasının sürekli ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Kenanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, geçen sene de aynı şeyi söyledi. Diyanet’in kimi Alevi klasiklerini, 15 kaynak eseri Diyanet Vakfı aracılığıyla bastığını söyledi. Ama bu kitaplar yıllar öncesinden basıldı. Son 5 yılda basılmış eserler değil bunlar, 10 yıla yayılan süreçte basılan eserler. Her bütçe döneminde bu klasik eserleri getirip Alevilere yapılmış bir iş gibi sunulmasından artık bıktık ve aslında Alevi toplumuna da büyük bir hakaret bu. Buradan artık şunu söyleyeceğiz Cumhurbaşkanına parası neyse artık toplayıp verelim sus artık yani. 15 tane kitabı basıp sürekli onun propagandasını yapmayı Alevilere bir lütuf olarak gösteriyorsanız, toplayıp bunun parasını veririz ve bunu konuşmaktan vazgeçersiniz.”
Hangi Alevi kurumlarına örtülü bütçe var?
Diyanetin devasa bütçesine değinen Kenanoğlu, Alevilerin bütçede yer almadığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından devletin resmi dini kurumu Diyanettir. Böyle kurgulanmış, anayasaya böyle konmuş. Dolayısıyla inançsal anlamında bütün bütçe diyanete aktarılıyor. 2021 bütçesi yüzde 24 arttırılarak 2022’de 16 milyar 98 milyon liraya çıkartılmış durumda. Birçok bakanlığın ve başkanlığın kat kat üzerinde bütçe bu. Bir de Diyanet Vakfı var ki, Diyanet Başkanlığı’nın bütçesinden de çok bir bütçeye tekabül ediyor. Bu bütçeler oluşturulurken, Alevi toplumunun verdiği vergilerden de oluşturuluyor. Diyanet Alevi toplumuna herhangi bir hizmeti yok. Olmasını da istemiyoruz zaten. Böyle bir talebi de yok Alevi kurumlarının. Çünkü yaklaşımı tümüyle asimilasyon üzerine, Alevileri Sünnileştirmek üzerine kurulu. Alevilere uzak dursun gölge etmesin diyoruz. Ancak şunu da eleştiriyoruz. Sonuçta bu kadar bütçenin devletin dini kurumu olan ve sadece Sünni İslam anlayışına hizmet eden bir kuruma aktarılmasını ve burada Alevilerin vergilerinin de olasını eleştiriyor, hakkımızı da helal etmediğimizi her fırsatta söylüyoruz. Sonuçta şunu gördük, her yıl olduğu gibi bu sene 2022 bütçesinde de Aleviler yine yok. Alevilik Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında ve yasalarında olmayan bir inanç, yasaklı bir inanç. Hiçbir şekilde adı sanı geçmeyen bir inanç. Hiçbir dönem de resmi bütçede yer almamışlar. Ama başka bir bütçede yer aldılar. Ben de bir Alevi kurum başkanıydım, biliyorum bu süreci. 90’lı yılların karanlık yıllarında Tansu Çiller’in Başbakanlığında örtülü ödenekten para verildi Alevilere, kimi Alevi kurumlarına. Başta Cem Vakfı olmak üzere ki, kendileri ifade ediyorlar. O yüzden arkadan konuşma ya da dedikodu değil. Şimdi yine o karanlık süreçte işbaşında olan ekipleri, Tansu Çiller’in, Mehmet Ağar’ın bütün o 90’lı yılların karanlık ekibinin yeniden görev başında olduğu bu süreçte yine başka bir şey devreye sokuldu. Yine resmi bütçelerde, resmi söylemlerde Alevilik yok sayılırken, bu sefer de İçişleri Bakanlığı’nın danışmanı aracılığıyla Cemevleri, Alevi kurumları ziyaret edilerek oralara para aktarılmaya başlandı. Artık bunlar örtülü ödenekten mi aktarılıyor, başka yerden mi aktarılıyor bilemiyoruz, çünkü kanyağı açıklanmış değil. Aynı dönemin belirtilerini tekrar burada da görüyoruz. Biz bu tür gayrı resmi işlere son verilmesi gerektiğini, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık hakkı çerçevesinde, ülkenin eşit yurttaşı olarak bütçelerde yerini alması gerektiğini ifade ediyoruz. Tabii bunları söylerken şunun da altını çizmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik ve laik bir ülke olması gerektiğini ve demokratik bir anayasaya sahip olması gerektiğini söylüyoruz. Alevilerin sorunlarının da Türkiye’nin demokratik bir ülke olmayışından kaynaklı olduğunu söylüyoruz. Şunu da ifade ediyoruz; gerçekten demokratik olan ve laikliğin uygulandığı ülkelerde devletin Diyanet gibi bir kurumu olmadığı gibi, devletin inançlara ayırdığı bir bütçesi de yoktur.”
‘Diyanet İşleri Türk İslam Birliği daha fazla bütçe alıyor’
Almanya devletinin proje bazında kültür kurumlarına verdiği desteğe işaret eden Kenanoğlu, şu ifadeleri kullandı: “İnanç kurumlarına para verir mi devlet? Proje üzerine verir. O projenin kamusallığına bakar, topluma yararlılığına bakar. Bütün bu şartlara bakar ve onun üzerinde bir bütçe öder. Avrupa ülkelerinde bu böyle oluyor. Hani Cumhurbaşkanı diyor ya, Almanya hükümeti oradaki Alevileri destekliyor, bölücülük adına filan diye. Bunların hiç biri doğru değil, tümüyle iftira. Zaten Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu da Cumhurbaşkanına dava açtı. Çünkü iftira atıyor, hiçbir şekilde bir gerçekliği yok. Almanya’da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumu olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ’de (DİTİB) daha fazla Almanya hükümetinden bütçe alıyor, proje bazında. Tam tersine Almanya’daki Alevi kurumlar daha az proje sunup daha az az para alan kurumlar. Doğrudan bir destek de söz konusu değil. Bütün inançlara nasıl destek olunuyorsa proje bazında aynı şey oluyor.”

‘Aleviler vardı, Alevilik haktır’
Türkiye’de demokratik ve laik bir anayasa olmasını ve devletin bütün inançlara eşit mesafede durması gerektiğini ifade eden Kenanoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Aleviliğin sorunlarını meclis kürsüsünde bir kez daha dile getiriyor ve 2022 bütçesinde de birçok toplumsal kesim olmadığı gibi Aleviler adına da herhangi bir şeyi olmadığını ifade etmek istiyorum. Alevi toplumu bu ülkenin bir gerçekliğidir. Aleviler vardı, Alevilik haktır. Biz de HDP milletvekilleri olarak bu hakkı teslim etmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.” PİRYOL