Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan davacı oldu. Öker, Erdoğan’ı mahkeme huzurunda “Almanya’nın Alevi kurumlara 30 milyon Euro verdiği” iddiasını ispata davet etti.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “asılsız, gerçeğe aykırı açıklamalarla kişilik haklarına basın yoluyla saldırıda” bulunduğu gerekçesiyle 0,05 TL (beş kuruş) manevi tazminat davası açtı.
AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te “Demokrasi Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, Almanya’daki Alevi kurumlarının Alman hükümetinden 30 milyon Euro destek aldığı ve Alisiz Alevilik” söylemleri ile yeni bir din ihdas ettiği yönündeki iddialarını mahkemeye taşıdı.

‘Başka ülkelerin maddi desteği ile Türkiye’de milletvekili olmaya çalıştığını iddia etmiştir’
AABK Onursal Başkanı Turgut Öker’in, Av. Nimet Acar aracılığıyla İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde, şu ifadelere yer verildi: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 05.12.2021 tarihinde Siirt ilinde bulunduğu sırada katıldığı Demokrasi Konuşmaları, Bir Şiirin Öyküsü isimli etkinlik sırasında yaptığı konuşmasında müvekkil hakkında asılsız iddialarda bulunmuştur. Hiçbir bulguya dayanmaksızın müvekkilin onurunu zedeleyecek ithamlar ileri sürmüş, temsil ettiği konum itibariyle değer ve ilkelerle bağdaşmayacak şekilde müvekkili zan altında bırakmıştır: ‘Bu işi şu anda en büyük tahrik unsuru olan yurt dışı, yurt dışında da birinci derecede Almanya ve Almanya’da da özellikle Alevilikten öte Ali’siz Alevilikle adeta bir yeni din ihdası öne sürülüyor ve Cumhuriyet Halk Partisi orada o işi yürüteni de hatta buradan aday yapmakta istedi. Bunlarında zaten kimler olduğunu bilirsiniz. Ve ciddide onlara para desteği veriyorlar. Yani bundan 2 yıl öncesi rakamla 30 milyon Euro yıllık bunlara bir parasal destekleri de olmuştu.’ Diyerek müvekkili hedef almıştır, müvekkilin inancını ve bu inancın şeklini sorguladığı gibi ait olduğu toplumun temel kazanımlarının sağlanması için yıllardır yaptığı çalışmaları değersizleştirerek başka ülkelerin maddi desteği ile Türkiye’de milletvekili olmaya çalıştığını iddia etmiştir.”

‘Yıllık 30 milyon Euro gibi bir rakam verilmesi söz konusu dahi değildir’
Öte yandandava dilekçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Öker’e yönelik olarak çeşitli yayın organlarında yer alan “Alisiz Alevilik” söylemi üzerinden yönelttiği ithamlara da yer verildi.
Dava dilekçesinde Öker’in Alevilerin bir inanç gurubu olarak tanınması, inançlarını rahatça yaşayabilmeleri için Almanya’da yürüttüğü faaliyetlere vurgu yapılırken, Türkiye’de ise Alevilerin haklarının tanınmadığına işaret edildi.
Alevi kurumların Avrupa’da sürdürdüğü mücadelelere değinilen dilekçede, Avrupa devletlerinin inançlara mesafeli bir yapıda olduğuna vurgu yapılarak, “Vatandaşlarının çoğunluğunun benimsediği inanç merkezleri olan kiliseler dahi kendi imkanları ile dini faaliyetlerini yapmakta ve varlıklarını sürdürmekteyken, Cem evlerine ya da Alevi kurumlarına inanç bazında faaliyet yürütmeleri amacıyla maddi destek yapılması hem de yıllık 30 milyon Euro gibi bir rakam verilmesi söz konusu dahi değildir” ifadeleri kullanıldı.

‘Alevi toplumunun öncülerinden bir siyasetçidir’
Dava dilekçesinde Türkiye’de Alevilerin ibadethanelerinin yasal statüden yoksun olduğuna işaret edilirken, Alevilerin uğradığı hak ihlallerine yönelik AİHM’de verilen kararların uygulanmadığına dikkat çekildi.
Öker’in Alevi toplumunun hakları için yürüttüğü mücadeleye değinilen dilekçede, “Avrupa’da yürüttüğü özverili ve zorlu mücadeleler neticesinde Alevi toplumunun öncülerinden biri haline gelen müvekkil Türkiye’de de Alevi toplumunun Anayasal zeminde temel haklarına kavuşabilmesi için seçme ve seçilme hakkını kullanarak parlamento çatısı altında milletvekili sıfatıyla bu misyonunu devam ettirmeyi ve ait olduğu toplum için çalışmaya onların da desteğini alarak devam etmek istemiş, 7 Haziran 2015 yılında İstanbul milletvekili seçilmiştir. Müvekkil hakkında Alevi toplumunu ilgilendiren konularda ve geçmişte yaşanan Alevi katliamlarının anmalarında yapmış olduğu konuşmalar gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla çok defa soruşturma başlatılmış, defalarca yargılanmış hala da derdest yargılamaları bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi.

‘Müvekkil adeta yabancı ülkelerce fonlanan ve bu sebeple Türkiye’ye gelen bir ajanmış gibi gösterilmekte’
Avrupa’daki Alevi hareketinin güçlenmesinden, federal hükümet nezdinde itibar görmesinden ve ciddi kazanımlar elde etmesinden duyulan rahatsızlıktan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temelsiz ithamlarıyla karşı karşıya kalındığına işaret edilen dava dilekçesinde şu ifadeler kullanıldı: “Alevi kurumları ve müvekkil adeta yabancı ülkelerce fonlanan ve bu sebeple Türkiye’ye gelen bir ajanmış gibi gösterilmektedir. Bu iddia özellikle Alevilik inancı, öğretisi ve kültürü ile bağdaşmayan iftira niteliğinde bir ithamdır. Alevilik inancına sahip ve bu inancı benimseyen toplumun öncülülerinden olan müvekkile yönelik böyle ithamlarda bulunulması ayrıca inciticidir. Din ve vicdan hürriyeti, ifade hürriyeti ve örgütlenme hakkı hem Anayasa hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış temel haklardır. Müvekkil ve itham edilen Alevi kurumları hem Avrupa’da hem de Türkiye’de temel haklarını kullanmanın dışında bir faaliyette bulunmamıştır.”
4 yılda Alman devleti Alevi kurumlarına 596.117,00 euro, İslamcılara ise 7.645.221,00 euro verdi
Avrupa Birliği’nin Türkiye dahil birçok ülkede kadınların iş hayatına katılımı, gençlerin mesleki eğitim alması, göçmenlerin bulundukları ülkelere uyum sağlaması, hukuksal alanda hak ihlallerinin engellenmesi amacıyla eğitim verilmesi gibi çeşitli alanlarda topluma yararlı faaliyetler yapmak için gerekli programları hazırlayan sivil toplum kuruluşlarını desteklediğinin belirtildiği dava dilekçesinde, Alman hükümeti de söz konusu alanlarda hazırlanan projelere finansal destek sağlandığına vurgu yapılırken, söz konusu projelere ilişkin harcamaların sıkı denetime tabi tutulduğunu ve Almanya’daki Alevi kurumlarının yanında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ’de (DİTİB) Alman hükümetinden bu projeler kapsamında yardım aldığı ifade edildi. Dava dilekçesinde ayrıca, Almanya hükümetince yapılan desteklere ilişkin olarak 4 yılda Alevi Kurumlarına yapılan finansal desteğin Toplam 596.117,00 Euro; benzer projeler kapsamında Diyanetin Almanya Şubesi (DİTİB) Kurumlarına yapılan proje desteğinin ise Toplam 7.645.221,00 Euro olduğu ifade edildi.
Dava dilekçesinde ayrıca, DİTİB ‘in aldığı finansal desteğin Alevi kurumlarının aldığından fazla olduğuna vurgu yapılırken, DİTİB ve AABK’ya müzekkere yazılarak Almanya’da faaliyet yürüten derneklerine belirtilen yıllarda yapılan finansal destek miktarının sorulması talep edildi.

Davalının iddialarını ispatlamaması halinde hakkında kınama kararı verilmesi talep edildi
Dava dilekçesinde son olarak ise Öker’in maddi ve manevi açıdan hedef haline getirildiği ve itibarını, şeref ve onurunu zedeleyici dayanaksız, gerçeklikten uzak iftira niteliğinde ithamlarda bulunulduğu belirtilerek, davalının söz konusu iddialarını ispatlaması talep edildi. Davalının söz konusu iddiaları kanıtlamaması halinde ise davalı hakkında kınama kararı verilmesi ve bu hükmünün tirajı en yüksek 3 ulusal gazetede yayımlanması talep edildi.
Öker’den Erdoğan’a “beş kuruşluk” manevi tazminat davası
Dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde ise şu ifadeler yer aldı: “Yukarıda açıklanan nedenlerle davamızın kabulüne asılsız, gerçeğe aykırı açıklamalar suretiyle müvekkilin kişilik hakkına basın yoluyla saldırıda bulunan davalıdan, 0,05 TL (beş kuruş) manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 05.12.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı hakkında kınama kararı verilerek bu hükmün tirajı en yüksek 3 ulusal gazetede yayımlanmasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, vekaleten talep ederim.” PİRYOL