Olağanüstü güçlü makinelerin yanında afallamış, yoksullaşmış, belleğin temel işlemlerini yapmaktan aciz bir bedenle başıboş dolaşıyoruz dünyamızda. Bedenimiz, gitgide duyu organlarının duyu algılarını yitiriyor ve basit ve sıradan makineler gibi robotlaşıyor: Göz daha az görüyor, burun ve ağzımız algılamaz oluyor, dokunma duyarlılığını yitiriyor, kulaklarımız, kesintisiz gürültülerle, gereksiz desibellerin cangılında artık işitmez oluyor.
Kimliklerimiz düşük nitelikte malzemelerle, kendimize armağan olmaktan uzak anılarla daha da önemlisi, boş belleklerle şekilleniyor.
Kullandığımız bilgisayarlar, belleğimizi yapaylaştırıyor bununla da kalmıyor aynı zamanda insani anımsamanın olanaklarını tüketiyor: Geldiğimiz noktada, birbirimize, taşa bakar gibi bakıyoruz.
Esat Korkmaz