Verginin sözlük anlamı: Kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin, hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı yoldan yurttaşlardan topladığı para.
Bu tanımda en çarpıcı olan; “Kamu hizmetlerine harcanmak üzere” sözleridir.
Devlet kurumlarında yapılacak işlemler için bedel ödüyoruz (aslında esas vergiler) mesela tapu harcı, ruhsat harcı, ehliyet harcı, beyanname düzenlediğimizde damga vergisi, sözleşmelerde damga vergisi, gümrük vergisi. İşletmelerin ödediği kurumlar vergisi veya gelir vergisi, aslında çalıştırdıkları işçiler ve mülk sahibi adına ödenen gelir vergisi stopajlar.
Bütün bu tip ödemeler kamu kurumlarında her aşamada ödenmektedir. Tabi ki bu ödemeler devletin esas işlemlerinin hakkıdır.
Peki, bu doğrudan vergiler ve işlem masrafları kamu kurumlarının giderlerini karşılamak maksadıyla tahsil ediyorsa! KDV, ÖTV, ÖİV, BSMV, en çok bilinen dolaylı vergilerdir.
Vergileri farkında olmadan kim öder?
Yukarıda saydığım ve kamu tarafından alınan tüm vergileri önce hizmet veya üretim yapan işletmeler öder. Fakat bu ödemeleri önce onlar ödedi diye sadece onlar ödüyor sanmayın.
İşletmeler ödedikleri bu vergileri gerçekleştirdikleri hizmet ve ürün maliyeti üzerine ekleyerek fiyat belirledikleri için ürün veya hizmet satın alan vatandaş bu vergilerin hepsini öder.
Çalışanlar sigorta primi öder. Bilmiyorlar ki primi oluşturan ana kalemler; İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları, Hastalık ve Analık halleri, Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma, Malullük, Yaşlılık ve Ölüm durumundan oluşur.
Yani kamunun kaynaklarının tamamı tarafımızdan ödeniyor. Bütün bu hizmetler dolaysız vergilerle gerçekleştiriliyor.
Bu durumda ödediğimiz dolaylı vergiler ki bu vergilerin tutarı toplam vergilerin (devletin gelirinin) %66,8’idir. Yani bu verginin tamamı ücretli ve veya işveren tüm halkın harcamalarında ödediği ilave vergilerdir ve bu vergiler aslında devlete aracısız ödenen vergilerdir.
Devletin çalışması için bu kadar vergi yeterli olmasına rağmen devletin iç ve dış borcu nasıl oluşuyor?
Şirket ortağı olarak düşünün; müdür sermayenizle, gayri menkullerinizle ve gelirinizle ayakta tuttuğunuz şirkete yönetici genel müdür diye atadığınız kişiler 1950 yılına kadar gelirli olmanıza rağmen ondan sonrakiler şirketi borçlandırıp şirketi batacak hale getirmişler. Bu durum bilhassa son 7 veya 20 yılda belirgin hale gelmişse ne yapmalısınız?
Genel Müdür akrabanız bile olsa ne yaparsınız? Şirket batarsa batsın canı sağolsun mu dersiniz?
Şirket ortakları birlik olup, önce genel müdürü kovar sonrasında hep birlikte borcu ödeyip şirketi ayağa mı kaldırırsınız?
Günün atasözü:
Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin?
Oğlan deli olursa, babasından kalan malı nasıl harcayacağını bilemez, planlı bir harcama yapamaz ve parayı har vurup harman savurur. Bu yüzden para hemen çarçur olur, elde bir şey kalmaz. Akıllı oğlan ise babadan kalan mirasa ihtiyaç duymaz ve güvenmez, kendi çalışıp kendisi kazanır.
Saygılarımla,
Adil Kılıçaslan
Yönetim Baş Denetçisi