Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşta herkes kendince safını belli etmeye çalışıyor. Savaşa karşı tutumda etkileşimin en yoğun yaşandığı alanların başında sosyal medya kullanıcıları geliyor. Gündelik yaşamda bile her tepkisini sosyal medya üzerinden gösterip bir kenara çekilen milyonlarca yurttaş Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline de bir çift sözünü paylaşıp üzerine düşen görevi yapmanın rahatlığıyla yaşamında kaldığı yerden devam ediyor.
Tabii her birey kendini ait hissettiği siyasal-sosyal-kültürel grupların, toplulukların ya da organizasyonların savaşa karşı alacağı tutuma göre bir saf belirleyip Tweetini yollayıp duruyor. Bir zamanlar başka coğrafyalarda savaş yanlısı olanlar bir anda Avrasya’da savaş karşıtı olabiliyorlar. Bir zamanlar Rusya’yı dost belleyenler bir bakmışsınız Ruslara ver yansın edebiliyorlar. Savaşa karşı ilkesel tutumun esamesinin okunmadığı bu gelgitlerin kişileri nerelere sürükleyeceğinin de herhangi bir garantisi yok.
Rusya’nın Ukrayna üzerinde hegemonya kurma isteği ile NATO’nun Ukrayna’ya yaklaşımı arasında özde bir fark yok. Emperyalist bloklar arasındaki dalaşın bir noktadan sonra şiddet araçlarıyla sürdürülmesi eşyanın tabiatı gereğidir. Emperyalizmin özgürlük peşinde olmadığı her zaman hegemonya peşine düştüğünü sağlıklı düşünme yetisini kaybetmemiş her bireye de bilir. Bunun için öyle siyaset uzmanı olmak gerekmiyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Telegram hesabından yayınladığı videoda NATO ülkelerine yaptığı çağrıda diyor ki: “Kim Ukrayna’ya NATO’ya girme garantisi vermeye hazır? Dürüst olmak gerekirse, herkes korkuyor. Tüm partnerlerimize ‘Şu anda çok önemli bir andayız, ülkemizin kaderi belirleniyor. Bizimle misiniz?’ diyorum. Onlar da bizimle olduklarını ancak bizi İttifak’a alamayacakları yanıtını veriyorlar. Bugün 27 Avrupa liderine, Ukrayna’nın NATO’da olup olmayacağını direkt olarak sordum. Hepsi korkuyor, cevap vermiyorlar.”
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise, “Ukrayna’ya asker gönderme planımız yok, savaşın NATO topraklarına sıçramaması için savunma planlarımızı aktive ediyoruz” diyor.
Oysa, ABD’nin çektiği emperyalist NATO ile Ukrayna üzerinde hegemonya savaşı yürüten işgalci Rusya arasında herhangi bir fark yok. Her ikisi de tastamam sömürücü. Emperyalistler arası dalaşın savaşa evrildiği noktada ise her zamanki gibi kaybeden yoksul halk kesimleridir. Savaşı zenginlerin başlattığı ve yoksulların savaştırıldığı bir dünyada olan her zaman çaresiz işçi-emekçi kitlelere oluyor. Zaten savaşa karşı ilkesel tutum tam da burada kendini gösteriyor. Yani, “Filler tepişiyor çimenler eziliyor” ve savaşın çıkmasına karşı olan insanlar ne yazık ki savaşın en ağır faturasını ödemek zorunda bırakılıyor.
Rusya’da savaşa karşı çıktıkları için gözaltına alınanlarla Ukrayna’da savaşın faturasını ödeyecek kesimler bir ve aynı. Putin Ukrayna’ya savaş açarken, Rus halkının çıkarlarını değil, Rus sermaye çevrelerinin çıkarlarını temsil ediyor. Dünyanın hiçbir yerindeki herhangi bir emperyalist hegemonya savaşında emekçi kesimlerin çıkarı yoktur. Eğer savaşa bu yüzden karşıysanız mesele yok ama sırf bizim takım falanı destekliyor, filandan yana diye siz de bir koroya katılıyorsanız ciddi sıkıntı var demektir. İşime gelirse öyle gelmezse böyle ya da çıkarım ne gerektiriyorsa onu yaparım derseniz o zaman aldığınız tutumun ilkesel bir yanı kalmaz. Bir gün yuhaladığınız birini yarın alkışlayabilirsiniz. Bugün ak dediğinize ertesi gün kara demek zorunda kalırsınız.
Oysa insan doğru ne ise ilkesel bir tutumla ona sadık kalmalıdır. İşimize gelse de gelmese de doğru her zaman için doğrudur.
Elbette ki, bugünkü koşullarda Rusya işgalci bir güçtür. Rusya Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşta haksızdır ama Ukrayna’ya alttan destek verip onu Rusya karşısında yalnız bırakan NATO da haklı değildir. Kendi çıkarları için Ukrayna’da fink atanlar şimdi ortalıkta gözükmüyorlar. Tek dertleri “savaşın NATO topraklarına sıçramaması”. Yoksa Ukrayna halkına ne olmuş ne olmamış onların zerre umurunda değil. O yüzden de Sadece Rusya’nın işgaline değil NATO’nun ikiyüzlü tutumuna da karşı olmak ve her iki taraftan da hakların savaş karşıtı sesine güç katmak gerekiyor.
NATO’ya da Rusya’nın işgaline de Hayır!