Menderes hükümetinden bugüne kadar muhafazakâr iktidarlar ve muhafazakâr bürokratlar devlet binamıza ecüş bücüş eklemeler yaptı.
Eklemelerden şu anda zarar gördüğümüz kısım ekonomi (mutfak). Bir diğer acınası deyimler halk arasında hem eleştiri hem de yönetimin aynasıydı.
Bu deyimler “devletin malı deniz yemeyen domuz”, “benim memurum işini bilir”, “bal tutan parmağını yalar” vb. …
Toplumun kültüründe siyasilerin bu yağmasından yararlanabilmek için iktidar partisinin yanında yer almanın yaşam kalitesini yükselteceğini düşündüler.
Seçimlerde oy kullanacakları parti seçiminde partilerin halkın yaşamına sağlayacakları rahatlığı ön plana çıkarttılar. İnsanlar da parti yöneticilerinden işe girmek için alacakları kartvizitli ricalar için parti desteklerine yön verdiler.
Dünyada, kurallarını yandaş yönünde esnetmeyen ulus devletler, halkına keyifli günler yaşamaları için haklar sunuyorlar.
Devlet yönetiminde “Hak, Hukuk, Adalet” olmalı. Devlet yönetimindeki parti yöneticileri ve partililer, uygulamaların sebebini muhalefete yıkamazlar çünkü muhalefetin söylediklerini çürütecek “Hak, Hukuk, Adalet” uygulamalarını Halk’a anlatmalıdır.
Devlet yönetimindeki kişilere gerçek durumu anlatamayan, sadakat gösteren, liyakatsiz seçilmiş bürokratlar yöneticilerin hakimiyetinin devamı için, Halk’a başarılı ve becerikli göstermek için ekonomi kurallarına aykırı olarak merkez bankasının kamu bankaları vasıtasıyla 128/130 milyar dolarını satarak enflasyonun kontrolünü sağlayarak, her şeyi güllük gülistanlık, yöneticileri becerikli göstermeye çalışmışlardır.
Kamu bankalarınca satışı gerçekleşen 128 milyar doların büyük kısmı tabi ki yönetimdeki partiye destek sağlayan, hükümet yetkilileri yardımıyla zenginleşen parti üyeleri tarafından alınmıştır.
Halkın yapması gereken; Borsa gibi oynak kurları cazip yatırım görmemeleridir. Kur hareketleri kumar gibidir. Bir sefer kazanır zevk alırsın ama çok kere kaybeder ayırdığın para yarıya düşer.
Ülkeyi borçlandırarak, üretime değil gösterişe yatırım yapanları sandıkta cezalandırmalıdır.
Kanunlarımız çağdaş uygarlık olarak yaşamamıza yön verecek kuralları olmasına rağmen, yönetmeliklerle, tebliğlerle (devlet ihale kanunundaki yüzlerce değişiklik gibi) fırsatçı-partici zihniyete teslim edilmesi yaşadığımız sıkıntıların sebebidir.
Seksen öncesinde devlette çalışan insanlar transfer parasıyla, devletin verdiği maaşın iki, üç katı maaşla özel sektöre geçerdi. Şimdi özel sektörde çalışanlar devlet memuru olmaya çalışıyor çünkü yöneticilere sadakat gösterenler 2-3-4-7 maaş alıyor ve devletin değil yöneticilerin kulu oluyorlar.
Üreticiler, satıcılar ürün ve hizmetlere en fazla yüzde yirmi kâr eklemek yerine yüzde yüz kâr eklemesi ve rakip firmalarla birlikte fiyat arttırmaları, bu yöntemi kullananlara fayda değil zarar getirecektir. Yurt dışında daha ucuz olmasına rağmen yerli üretim korunacak diye gümrük vergisi, ÖTV gibi vergilerle ülkenin gelişmesi değil gerilemesi sağlanacaktır.
Saygılarımla,
Adil Kılıçaslan
Yönetim Baş Denetçisi