Gardaşım, kadınlarımız var ya kadınlarımız, anamız, avradımız, bacımız, yârimiz, kızımız gardaş kızımız. Uğruna ölümlere gidip geldiğimiz.
Cenneti ayaklarının altına serdiğimiz kadınlar. Özel günlerde özel hediyeler alıp iltifatlar yağdırdığımız kadınlar. Gün gelir aşkım, gülüm, hayatım, bir tanem diyerek onsuz nefes dahi alamayacağımızı söylediğimiz kadınlar. Uğruna dağları deldiğimiz, deli olup yollara düştüğümüz, sevginin bedeli olarak zindanlar da yatığımız, hasretinden prangalar eskittiğimiz, şiirler yazıp şarkılar, türküler söylediğimiz kadınlar.
Palavra bunlar gardaşım palavra
Boş laf geç bunları sen geç. Hele o uğruna ölünebilen kadınlar egemen erkeğin çizdiği sınırların dışına bir çıksın da sen o zaman gör başlarına gelenleri. Hem de ne çizgi gardaşım ne çizgi. Kuralı yok, kaidesi yok, yasası yok, eşe, sevgiliye, baba-ya, kardeşe, amcaya, dayıya, yönetene, ezene, ezilene, patronundan işçisine, zengininden yoksu-una her birine göre ayrı, ayrı çizilen çizgiler. İşte bu çizgiler içinde yaşamaya mahkûm edilmiş kadınlar. Doğduğunda cinsiyetinden dolayı canlı, canlı toprağa gömülen kız çocukları. Kutsal kitaba göre dövülesi kadınlar. Sofra da yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar. Karnında sıpası sırtında sopasının eksik edilmemesi gereken kadınlar. Tarlada çifte koşulan kadınlar. Fındıkta,-pamukta güneşin anlında yanan kadınlar. Sadece elleri değil taşıdığı yükten sırtları da nasır bağlamış kadınlar. Doğum sancısını defalarca çekip otuzuna geldiğinde altmışında gösteren kadınlar. Aha da budur gardaş kadınlara, kadınlarımıza reva gördüğümüz yaşam. Tabii gardaşım bunlar çizilen çizgiler içinde kalanlar için lütuf olarak gördüğümüz yaşam.
İnsan olmanın ötesinde cinsel obje haline getirilmiş kadınlar
Sermayedir gardaşım birilerinin etinden para kazandığı sermaye. İstediği gibi giyinemeyen, istediği yere gidemeyen, istediği saatte sokağa çıkamayan kadınlar. Yediden yetmişe taciz ve tecavüzün hedefindedir kadınlar. Ha yediden yetmişe dedim ya gardaşım, sen yediden aşağılara inerken üst sınırı hiç çizme. Bu ülkede hem de en batısında annesinin eve aldığı müşterileri tarafından tecavüz sonucu ölen 1,5 yaşında ki çocuğu da biliyoruz. Kuran kurslarında, vakıf yurtlarında yaşanan tecavüzleri zaman, zaman duyuyor okuyoruz. Hoş oralarda tecavüze uğrayan sadece kız çocukları olmuyor, erkek çocuklarda o sapıklığın hedefinde oluyorlar. Emeğiyle para kazanıp yaşamını sürdürmek için iş ararken uğramadığı taciz kalmayan kadınlar. Çalışırken de eşit iş ya da daha fazlasını yaparken erkeklerle eşit ücret alamadığı gibi bazen patron, bazen aynı kaderi paylaştığı iş arkadaşları tarafından da taciz edilen kadınlar. Sokağa çıktığında ise tanımadığı gözler ve duymadığı sözler ile taciz edilen, hatta daha da ilerisi tecavüze uğrayan kadınlar. Daha korkuncu bazen ortaya çıkan ama çoğunlukla gizli kalan evdeki tecavüzlerin hedefi olan kadınlar. Saldırganlar ise bazen baba, bazen abi, bazen dayı, amca, kayınpeder, kayın vd. şeklinde uzayıp gidebiliyor.
Mezarda bile rahat yok kadınlara
Eh be güzel gardaşım, kadınlar yaşarken bu saldırılarla karşı karşıyayken sapıklıkta sınır tanımayanların saldırılarına bazı kadınların ölü bedenlerinin de uğramadığını mı sanıyorsun. Hani sen de okumuştursun morg görevlileri tarafından tecavüze uğrayan ölü bedenlerin olduğunu. Hatta bilindiği halde bunlara göz yumulduğunu. Mezara gömüldüğü ilk gece bazı mezarlık görevlileri tarafından çıkartılıp tecavüze uğrayan kadınları. Mezarda bile rahat yok kadınlara gardaşım mezarda bile.
Dur hele sen verilen fetvaları da bilirsin. Hani erkeklerin ölen eşleriyle ilk altı saat içerisinde cinsel ilişkiye girme-sinde bir engel olmadığı fetvasının verildiğini. “İslamcılardan nekrofil talep” başlığında ilk olarak Faslı Zamzami Abdelbari adlı imamın Mayıs 2011’de yayınladığı fetvaya göre “İyi bir Müslüman çift Cennette yeniden buluşacağı için ve ölüm evlilik sözleşmesini değiştirmeyeceği için, bu durum bir kocanın yeni ölen eşiyle cinsel ilişkiye girmesi için bir engel teşkil etmez” denilmedi mi? Hatta Mısır’da Müslüman Kardeşler ve Selefiler’in egemen olduğu parlamento-da özellikle iki yasa önerisine dikkat çekmedi mi? Bunlardan biri kız çocuklarının evlilik yaşının 14’e indirilmesini, diğeri ise kocaların, karıları öldükten sonraki ilk 6 saat içerisinde onların ölü bedenleriyle seks yapmalarına izin verilmesini öngörüyordu. Hemen şimdiden çıldırma gardaşım daha nelerle karşılaşıp neler yaşayacağız kim bilir.
Tecavüzcüsüyle zorla evlendirilen kadınlar
Gardaşıma söyleyeyim, hani kendisine her şeyi reva görüp adı çapkına çıktıktan sonrada evlenirken de çarşafın kanlı olmasını isterler ya, bunun içinde kapıda nöbet tutanlar yine kadınlardır. Sadece bekâret aranmaz aynı zamanda edilgenlik ve uysallıkta aranır. Uysal olacak ki her isteneni yapabilsin. Her kadın bedenine kendi hakkı varmış gibi bakanlar, kendi eşlerine başkalarının bakacağını düşünerek kılıktan kılığa sokulup yaşamları zehir edilen kadınlar. Güvenden, güvensizlikten bahsedilerek kıskançlığın aşırı sevgi olarak yutturulup sıkboğaz edilip intiharlara dahi sürüklenebilen kadınlar. Çocuk gardaşım çocuk doğuramıyorsa sorun kimde olduğuna bakılmaksızın suçlanan ve üzerine kuma aranan kadınlar. Namus kadının apış arasında aranırken, bedeninin kendisinin olduğunu söyleyerek dik durduğu içinde adı namussuza çıkartılan kadınlar. Tecavüzcüsüyle zorla evlendirilen kadınlar.
Kumaları ile birlikte kara çarşaflara bürünen kadınlar
Ya gardaşım birde ezilmişliğinin yaşadığı tüm zorlukların farkında olan kadınların yanı sıra kadın haklarının kırıntısının dahi olmadığı, kadının tam bir kölelik yaşamı sürdüğü, pazarlarda ezidi kadınları gibi alınıp satıldığı şeriat düzenine özlem duyup onun için çaba gösteren kadınlara ne demeli. Kumaları ile birlikte kara çarşaflara bürünüp erkeğinin beş adım gerisin-den yürüyenlerde kadın değil mi? Ya da ne şeriattan nede teknolojiden vazgeçemeyip içine girdiği kara çarşaf ve yüzündeki peçe ile selfi çekip sosyal medyada bu benim diyerek payla-şan kadınlarda özgür olduğunu nasıl açıklayabilecektir.
Ücretli çalışan kölenin evdeki hizmetçisi
Ah gardaşım ah, Binlerce yıldır kadın; kölenin de kölesi. Ücretli çalışan kölenin evdeki hizmetçisi. İşyerinde işçi, çocuğa anne, kocaya karı, hastaya bakıcıdır. Feodal kocanın namusu
Bilumum çapkınların ve küçük burjuva aydınlarının içki sofrasında mezesi ve ilişki defterinde yeteneğinin övüncesi. Kapitalist pazarın cinsel metası. Dindarın kapatması. Erkek avcıların gülü, Sözde aşk meleği. Oysa o, insanı “Rahminde” var edip, yaratanı! Emzireni, Emeği ile büyüteni yani insan toplumunun sahibidir kadınlar.
Yinede öldürülüyor gardaş öldürülüyor, kadınlarımız göz göre, göre öldürülüyor. Yönetenlerin seyirci kaldığı ülkemizde her gün kadınlarımız katlediliyor. Biliyor musun gardaş katledilen kadınların katilleri birinci dereceden yakınları çıkıyor çoğunlukla. Bu katillerin adları bazen kocadır, bazen baba, bazen abi, kardeş, bazen amca, dayı oluyor. Koklamaya doyamadıklarını söyledikleri sevdiklerini hunharca katledebiliyorlar. Çizdikleri çizginin dışına çıktıkları hatta hiçbir çizgiye, hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan kıyıyorlar kadınlara gardaş.
Kadınların çektiği eziyetler
Gardaşım, kadınlara kıymanın gerekçesini sormana gerek yok ki! Töredir bazı kadın katliamlarının adı. İlk gece bakılan çarşafa göre koca ya da başta baba ve annesi olmak üzere toplanan aile meclisi kararı sonucu katledilen kadın sayısı hiçte az değildir. Birileri tarafından bilinçlice çıkartılan dedi kodu sonucu devreye giren töre az mı kadının canı aldı. Töre bu selam verdi kıy kadına, konuştu kıy kadına, birine sevdalandı kıy kadına, eğlendi, gezdi, sinemaya, düğüne gitti kıy kadına, kıy kadına, kıy kadına… Evine gitmek için bindiği minibüs şoförü tarafından tecavüze uğrayıp katledildikten sonra yakılan kadının adıdır ÖZGECAN. Cezaevinden elini kolunu sallayıp çıkan yaratığın hiç tanımadığı halde öldürmekte tereddüt etmediği kadının adıdır CEREN. Çocuklarının gözleri önünde ve yalvarışları arasında öldürülen kadınların adıdır Ayşe, Fatma, Sevgi, ya da canan, ya da sevda ve yüzlercesi. Sevgilisi sandığı cani tarafından boğazı kesildikten sonra testereyle parçalara ayrılan kadının adıdır Münevver.
Töre uğruna yok edilen bedenler
Sevgili gardaşım, erkek arkadaşı var diye babası ya da kardeşi tarafından öldürülen yine kadındır. Kocasının zulmüne dayanamayıp boşanmak istediği için katledilen yine kadındır. Kaçırılıp tecavüz edildikten sonra başı taşla ezilerek katledilen el kadar küçük çocuğa yürek nasıl dayanır. Sevgilisinden ayrıldığı için öldürülen kadınlar olduğu gibi tekliflere karşılık vermediği için öldürülen kadınları saymakla bitmez. Evde yemek yapmadın, temizlik yapmadın, içki sofrası kurmadın, para kazanmadın diye öldürülen kadınların haberlerini birlikte okumadık mı? Öldürüleceğini devletin polisine, savcısına haber verdiği halde hiçbir önlem alınmadığı için katledilen kadınların sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Ah be gardaşım kocası öldükten sonra yaşama hakkı bile çok görülen kadınlara ne dersin. Hindistan’ın kimi bölgelerinde ve Afrika’daki bazı bölge ve kabilelerde koca ölmüşse kadından da ölmesi istenir. Töre uğruna yok edilen bedenler yine kadınlara aittir. Vd. kadın katliamlarının adıdır…
Tüm yaşadıkları zulümlere dur diyecek olan yine kadınlar
Kadınlar gardaşım kadınlar erkek egemen toplumların kurbanı kadınlar, geçmişte öldürüldüğü gibi bugünde öldürülüyor ve gelecekte de sayısız defalar öldürüleceklerdir eril devletin seyirciliğinde. Sende benim gibi biliyorsun ki gardaşım katliamlar kadınların kaderi değildir. Kadınların da kurtuluşunun yolunun sınıfın kurtuluşundan geçtiğini çok konuştuk, kadınların emeği ve mücadelesi olmadan da sınıfın da kurtulamayacağını. Sınıfın kurtuluşu ile kadının kurtuluşunun gelmesi öyle kısa vade de olacak gibi gözükmüyor gardaşım. İyide zulme, sömürüye, katliamlara göz mü yummaları gerekir. Hiçte öyle değil gardaşım hiçte öyle değil. Tüm yaşadıkları zulümlere dur diyecek olan yine kadınlardır. Dili, dini, ırkı, rengi, inancı, siyasi düşüncesi, dünyaya bakışı, yaşadığı coğrafyası, okumuşu, okumamışı, bekârı, evlisi,
Kadınlar birlik olmalı
Yaşlısı, genci tüm kadınlar ve kadın örgütleri el ele vererek mücadelelerini yükselterek dur diyebilirler. Emek dostu zulme, sömürüye karşı çıkan erkeklerle birlik olup eril iktidarlara rağmen seslerini yükselterek dur diyebilirler yaşadıkları katliam ve zulme. Kadınların yarınlarını kurtarabilmek adına birlik olup seslerini yükseltirken bir yandan da kendilerine zulmü reva gören erkekleri doğuranın da kadınlar olduğunu düşünmelidirler. Düşünüp doğurdukları erkek çocuklarını ona göre eğitmelidirler ki erkek egemen toplumun kadına olan şiddetinden uzak tutabilsinler.
Ey sevgili gardaşım kadınlarımızın yaşadığı ve farklı coğrafyalarda yüzlerce yıl daha yaşayacağı zulümlerden bahsetmeyi daha da uzatabiliriz. Ama konuştuklarımız bile içimizi acıtıyor, içimizi karartıyor. Hadi burada son noktayı koyarken YAŞASIN KADINLARIN BİRLİKTELİĞİ. YAŞASIN KADINLARIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ diyelim.