Koronavirüs dünyada da Türkiye’de de etkisini arttırmayı sürdürüyor. Virüs ne kontrol altına alındı ne de virüse karşı aşı geliştirme çalışmalarından bir sonuç çıktı.
Virüs yayıldıkça bizim toparlanmamız lazım ama maalesef onda da bir ilerleme yok. Vatandaşımızın epey bir kısmı sağolsun “ evde kal” çağrısına uymama konusunda ayak diriyor. Neymiş efendim, evde canları sıkılıyormuş.
65 yaş ve üstü için sokağa çıkma yasağı geldi ama o da nafile, millet yasağı çiğnemeyi marifet sanıyor. Bahar ayında kar maskesi takıp sokağa çıkan yaşlıları gördükçe, yaşlıların yaratıcılığına şapka çıkarmak geliyor insanın içinden ama bunlar hepimize zarar işler.
İnsan evinde neden sıkılır?
Yaşlısı, genci, çoluğu çocuğu, kadını erkeği, toplumun her kesiminde evde kalma konusunda sıkıntı var. Oysa insanın evde sevdikleri var ama her ne hikmetse evde kalmaktan sıkılma muhabbetlerinden geçilmiyor.
Demek ki, evde sevdiklerimizle bir arada nasıl keyifli zaman geçirebileceğimiz konusunda ciddi sıkıntılarımız, eksikliklerimiz var. Demek ki, biz evlerimizi bugüne kadar otel gibi kullanmışız. İhtiyaçlarımızı giderip kendimizi sokağa vurmuşuz bugüne kadar.
Evinde kal, hayata bağlan
Virüs bugün var yarın yok ama bu huy bize huy değil bundan kurtulmak gerek. Evlerimizde keyifli zamanlar geçirmesini, sevdiklerimizle sıkılmadan bir arada bulunabilmeyi öğreneceğiz, başka yolu yok. Virüs musibetinin belki de bize öğreteceği en güzel şey hijyen kuralları dışında bu olacak. Evlerimizde sıkılmadan, patlamadan, çatlamadan nitelikli zaman geçirmeyi bileceğiz.
Sadece yaşlılar değil, işi olmayan herkes
Ayrıca şu “evde kal” çağrısına sanki sadece yaşlılar uymak zorundaymış gibi tuhaf algıyı da bir kenara koyacağız. Dışarıda işi olmayan, dışarıya çıkması zorunlu olmayan herkes evde kalacak ötesi yok. Dışarıya çıkması gerekenler de geliş gidişlerde uyması gereken hijyen krallarına harfiyen uyacak. Bunda en ufak bir tavsama toplum sağlığımıza da birey sağlığımıza da kökten zarardır.
Virüse kabadayılık olmaz
Kurallara uyma konusunda gereksiz inatlara yeltenmenin kimseye bir yararı yok. Kaldık ki, öyle yasaklara karşı geleme gibi boş kabadayılıklar hepimizin sağlığına zarardır. Virüse kabadayılık olmaz. Sağlık şakaya gelmez. Bunun lamı cimi yok. Bu konuda artık işi işten geçmeden ciddiyetle yaklaşmak durumundayız. Virüs artık Çin’de değil, yanı başında. Ülkenin dört bir yanına dağılmış, can almaya başlamış. Her geçen gün Sağlık Bakanı vaka sayısını, can kaybını açıklıyor. Ölümden de ders almıyorsak neyden ders alacağız. Yeter gayrı, bizden istenen çok şey değil, sadece evde kalmak. Bunu da yapmayacaksak, ne söylense boşuna söylenmiş olacak.
Virüs adres sormaz
Evde kal, zor değil. İstenen bir eylem değil, eylemsizlik. Herhangi bir çabaya gerek yok. Yani en tembel ruhlumuzun dahi yapacağı basit bir şey, evde kalacağız.
Bazen insan düşünmeden edemiyor; bizim millet ne denirse tersini yapıyor. Acaba ‘evde kal’ yerine ‘dışarı çık’ denmiş olsaydı, virüse karşı izolasyon daha mı iyi sağlanırdı? Sözün bittiği yer, virüs adres sormuyor, ne zaman nerede karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Her yerde gerekli önlemleri almaktan başka çaremiz yok.
Evde kal, virüse bulaşma, vesselam…