Alevi kurumlarında değişim ve yenilenme zaruri hale gelmiştir. Yenilenmeyi reddeden statükocu yönetim Alevi kurumları içerisinde yaşanan sorunları çözme kabiliyetine sahip değildir.
Sorunlara çözüm aramak yerine, algı operasyonları ile günü kurtarmaya çalışıyorlar.
Kızıl baş alevi öğretisi her gün kendini yenileyen, geliştiren, sürekli yeniden kendini yaratan bir öğretidir.
Gelişmeyen, yenilenmeyen, sürekli kendini yeniden yaratarak var edemeyen bir yapıda bozulma olur, gerileme olur.
Gelişmenin ve yenilenmenin dinamosu toplumu geliştirecek, toparlayacak, perspektif sunacak donanımlı kadrolardır, bu kadrolara sahip değilseniz o yapıda çürüme, yozlaşma, çatışma, kavga ve gerileme kaçınılmazdır.
Alevi kurumlarında yaşanan, içine düştüğü durum her şeyi anlatmaya yetiyor.
Kızılbaş alevi ocakları, dergahları eğitim merkezleri görevini üstlenirdi, bu eğitim merkezlerinde sadece inançsal konular işlenmezdi, edebiyat, sanat, toplumsal vb. Konular hakkında muhabbetler yapılırdı.
Muhabbet meydanları alevi öğretisinin doğduğu beslenme pınarıydı. Bu pınardan demlenen canlar benliklerinden arınarak yeniden hayatta doğarlardı.
Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Hamdullah Çelebi, Mahsuni Şerif, Aşık Daimi, Aşık Veysel, Davut Sulari ve daha nice yol ozanları, Pirleri bu pınardan demlenmişlerdir.
Muhabbet meydanlarında hayata yeniden doğan yol erenleri içinde yaşadıkları topluma sevgiyi taşımış, yol göstermiş insan ilişkilerini yeni boyutlara taşımışlar, temiz, ahlaklı, eşitlikçi, rızalık temelinde bir yaşam için mücadele etmişler, yoksul halkı muktedirlere karşı örgütlemişler.
Günümüzde ocakların yerine geçirilen, geçirilmek istenen yeni bir örgütleme modeli olan dernekçilik alevi toplumunun ihtiyaçlarına cevap veremiyor. İyi niyet ve ihtiyaçtan doğan dernekçilik anlayışı ilk kuruluş aşamasında hedeflenen amaçlarından uzaklaşmıştır. Gövde büyüdükçe, sorunlar çoğaldı, iktidarlaşmaya alan açıldı, Alevi toplumu kutuplara ayrıldı, insan ilişkilerinde çıkar temeli birliktelikler belirleyici oldu, yol unutuldu, yolun kuralları kaideleri terk edildi, rızalık unutuldu.
Sevgi, barış, özgürlük temelinde aşk ile yürünen bu yolla sahip çıkmak yol taliplerinin görevidir.
Bugün ciddi bir bozulma, kültürel yozlaşma ile karşı karşıyayız.
“Yol cümleden uludur”.
Yolun kuralları, kaideleri belli, yolda sorun yok, bozulan yol değil, sorun insanda, insan ilişkilerinde, bozulan, çürüyen insandır.
Eline, beline, diline sahip olmayan, bireysel çıkarları için yolun değerlerini sömürenler hangi koltukta, makamda, güçleri, cüsseleri ne olursa olsun bu yolun sahibi değiller, yolun sahipleri yola ikrar vermiş yol talipleridir.
Yaşamıyla, davranışıyla, tutumlarıyla yolun kuralları ile uyumlu olmayan sıfatı, unvanına bakılmaksızın ister yönetici, isterse inanç hizmetini yapsın hiç fark etmez bu yolda, öğretide yeri olamaz, olmamalıdır, yol talipleri bu tür kişiliklere rızalık vermemelidir.
Yol bir pınardır, pınara bir kirli damla dahi düşürülmemelidir.
Aşk ile Kalınız
Nurten Yalnız.


















































































