İnsan merak ediyor, ülkede ne kadar da kurum, kuruluş, parti, STK, organizasyon, Dernek vb. var. Ama tüm bu örgüt enflasyonuna rağmen nedense memlekette her şey eskisi gibi tamtakır yürüyor ve toplumdaki sorunların çözümünde de bir arpa boyu bile yol alınmıyor.
Sahi neden? Öyle ki, memlekette başkandan geçilmiyor. Nereye baksanız “başkan başkan” diye insanlar birilerinin peşinden koşturuyor. İlkokuldan beri bir başkandır tutturmuş gidiyoruz. Ne yapar ne yer ne içer bu başkanlar pek bilen yok ama bir koşturmacadır devam ediyor.
Türkiye genelinde yaşanan bu başkan ve ilgili kurum-kuruluş-STK-parti-dernek vs. enflasyonu öyle bir noktaya geldi ki, kim gözünü olduğu yerden yükseğe çeviriyorsa bir başkanlık koltuğu kapmanın telaşına düşüyor. En yakınındaki başkanlık koltuğunu kapan bir bakıyorsunuz başkanlıktan başkanlık beğenme hayallerine dalıyor. İnsan bir kere başkan olmaya görsün hemencecik kendini içinde yaşadığı toplumun üzerinde sanmanın yanılsamasına düşüyor. Tabii “Şeyhi uçuran müritleridir” misali etrafında da onu pohpohlayan lüzumsuz işe yaramaz bir kalabalık da oluştu mu değmeyin keyfine başkan sevdalısının.
Başkan çok, sorun çok, çözüm yok
Peki, memleket başkan kaynıyor da bunca başkan varken toplumda en ufak sorunlar dahi neden bir çözüm bulmuyor? Sahi bunca başkan ne iş yapıyor ya da toplum bu başkanları ne diye o koltuklara oturtuyor? Sahada sıkça karşılaşıyoruz; bir başkan ve tabii 3 beş de başkana yakın adam ve onların etrafında öbekleşmiş gruplar falan filan bir yerden bir yerlere koşturup duruyorlar. Ama nasıl bir eda ne biçim bir caka? Sahi başkan yolculuk nereye ne için koşturuyorsunuz diyesi geliyor insanın.
Elbette ki, bunca başkan arasında gerçekten koltuğunun hakkını verenler de yok mu tabii ki var, olmaz mı ve zaten yarası olan gocunsun. Sözümüz oturduğu koltuğun hakkını veren ve içinde yaşadığı topluma bir değer katan, toplumun sorunlarına bir nebze de olsa çözüm bulmaya çalışanlara değil tabii ki. Ama öyle ki, başkan var, var başkancıklar var ve kendi kişisel ya da grup çıkarları için koltuktan koltuğa zıplama heveslisi o kadar başkancık var ki, böylesi bir tabloda işinin hakkını verenler maalesef devede kulak bile değil.
Tabii ki, özgür bir memleketteyiz ve isteyen istediği yere başkan olsun da diyebiliriz. Ama madem birileri başkan olmaya bu kadar hevesli o zaman ne diye ve neyin başkanı oluyorsun diye de toplumdaki bireylerin bir güzel sorgulama hakkı da var, olmalı da. Madem memleket başkan kaynıyor o halde toplumun en ufak sorunları bile niye çözülmüyor? Başkan koltuklarını işgal edenler bir zahmet bu sorunun yanıtını vermek zorundalar.
Toplumun sorunları bunca başkana rağmen yerinde saymak yerine daha da katlanıyor ama bir bakıyorsunuz başkanların koltukları değiştikçe maşallah varlıkları da muazzam artıyor. Kim ki bir koltuk kapmışsa bir bakıyorsunuz etrafındakilerle birlikte palazlandıkça palazlanıyorlar. Demek ki, başkanlık ya da o koltuk birilerine bir şeyler kazandırıyor ama kazanan toplum değil ne fayda.
Zaten “Zurnanın zırt dediği yer” de burası. Kim ki bir koltuk kapmış (Toplum için çalışanlar hariç) orada topluma hizmet için bir mesai tüketmiyor. Başkan beyler çalışıyor ama kendilerine. Zaten toplumun ürettiklerini kendi ceplerine indirmek için o koltuklara göz dikmişlerdi ve icraatları bu bundan başkası olmuyor, olmayacak da. Mesele topluma hizmet olsaydı, başkanlar yerine toplum kalkınırdı. Ama bakıyoruz toplum yerinde sayıyor ama maşallah başkanlar almış yürüyor. Koltuktan koltuğa zıpladıkça da toplumdan yürüttükleri arşa direk oluyor.
Maşallah haddinden fazla başkan-koltuk-kurum-organizasyon-dernek-parti-STK- vb. içinde Allah için toplum yararına çalışanlar o kadar azınlıkta ki, toplum da artık başkan dediğinde durumu kanıksamış halde. “Başkan olmuşsa yiyecek yoksa ne işi var o koltukta” deyiveriyor. Yani, öyle bir çürüme ki, artık toplum da bu duruma tepkisiz kalıyor. Ama böyle olmaz, olmamalı. Bu başkan ve kurum enflasyonu artık bir son bulmalı. Toplum yararına çalışmayan, topluma zerre katkısı olmayan bu başkan enflasyonu nereye kadar böyle devam edecek?
Topluma yararı dokunmayan, toplumsal çıkarı gözetmeyen her türlü kurum, kuruluş, organizasyon ve onların başındaki başkanlar artık bir zahmet düşün şu toplumun yakasından. Kendi kişisel çıkarınıza toplumsal organizasyonları alet etmeyi bırakın artık. Toplum da artık bu tip başkancıklara prim vermeye bir son vermeli. Toplum artık kendi gerçekten sivil organizasyonlarını oluşturmalı ve kendisinin denetleyebileceği sözcülerini öne çıkarmalı. Toplum adına toplum için çalışan her birey de toplumun denetimine açık ve şeffaf olmalı.
Yeter artık biz sürü değiliz, başımızda da bir çobana ihtiyaç yok. Sadece toplum için mesai tüketen gönüllü sözcülere ihtiyacımız var. Toplum için çalışan, toplumdan çalmayan bireylere ihtiyacımız var.