PİRYOL- Cumartesi Anneleri, 1024. haftaki eylemlerinde 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram’ın akıbetlerini açığa çıkartacak ve ceza adaletini sağlayacak etkinlikte bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırdı.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle başlattıkları ve Türkiye’nin en uzun soluklu eylemi olan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi, 1024. haftada devam etti.
1024. haftaki eylemde 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram için adalet istendi. Bu haftaki buluşmanın basın açıklamasını, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu.
“KÖYLÜLER KORUCU OLMAYI KABUL ETMEYİNCE İNSANLAR ZORLA YERİNDEN EDİLDİ”
Jiyan Tosun, kayyım uygulamalarına son verilmesi ve halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanlarının görevlerine tekrar iade edilmesi gerektiği çağrısında bulunarak açıklamanın devamında şunları söyledi: “1024. haftamızda antidemokratik yönetimler nedeniyle 28 yıldır akıbetleri karanlıkta bırakılan, failleri cezasızlıkla korunan Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin’i unutmadık diyerek buluştuk. Bayram Ailesi, Kulp Demirli köyüne bağlı Bira Zeyna mezrasında yaşıyordu. Korucu olmaya zorlanan köylüler ağır baskı görüyordu. Tüm baskılara rağmen köylüler korucu olmayı kabul etmeyince 1994 yılında köy yakıldı ve insanlar zorla yerinden edildi. Bayram Ailesi de Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldı. Mustafa Bayram, oğlu Şirin ile birlikte inşaatta çalışmak için Kocaeli’ne gitti. 18 yaşında olan Şirin, ailesine sevdiği bir kız olduğunu söyledi. Aileler görüştü ve söz kesildi. Şirin nişan için Kocaeli’nden eve geldi. 2 Kasım 1996 tarihinde köyde yaşayan amcasını ziyaret etmek için yola çıktı. Hava kararınca, devam eden operasyonlar nedeniyle tehlikeli olur diye yola devam etmedi. Geceyi geçirip sabah yola devam etmek üzere akrabaları olan Ramazan Tekin’in Kulp’un Demirci köyündeki evine gitti.
AİLELER SAVCILIĞA BAŞVURDU
2 Kasım 1996 gecesi 65 yaşındaki Ramazan Tekin’in evi askerler ve korucular tarafından basıldı. 65 yaşındaki Ramazan Tekin ile evde misafir olan Mehmet Şirin Bayram gözaltına alındı. Gözaltına alınanların Kulp İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldüğü ve beş gün karakolda tutulduğu bilgisi ailelerine ulaşsa da, başvurdukları karakol’dan “Biz almadık, bizde yok” cevabı verildi. Aile, tanıdığı koruculardan bilgi istedi. Ertesi gün M.B isimli korucu Mehmet Şirin Bayram’ı gözleri bağlı biçimde Kulp Jandarma İlçe Karakolunda gördüğünü ve kendisiyle konuştuğunu söyledi. Ancak karakola çağrılan korucu, şiddet görüp tehdit edilince tanıklığını geri çekti. Aileler savcılığa başvurdu. Hazal Tekin, evlerine yapılan baskında eşini ve misafirleri Mehmet Şirin’i gözaltına alanların içinde iki korucuyu tanıdığını, isimlerinin Fettah ve Cumali olduğunu söyledi.
KAYIPLARINA ULAŞMAK İSTEYEN AİLELER, BASKI VE TEHDİTLE KARŞILAŞTI
Kayıplarına ulaşmak için resmi makamlara başvuran aileler “Askeriyeyi şikayet ediyorsunuz” diye ağır baskı ve tehditle karşılaştı. Diğer gözaltında kaybetmelerde olduğu gibi etkin soruşturma yürütülmedi. Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram’dan bir daha haber alınamadı; akıbetleri karanlıkta, failleri cezasız bırakıldı. 28 yıldır Bayram ve Tekin Aileleri sevdiklerinin akıbetini öğrenememenin acısıyla yaşıyor. 28 yıldır annesi, babası, kardeşleri Mehmet Şirin’i arıyor. 28 yıldır nişanlısı “Ölü ya da diri bir haber alıncaya kadar Şirin’i bekleyeceğim” diyor.
SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suçtur, zaman aşımına tabi değildir. Hemen şimdi bu hukuksuzluğa son verecek, Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin’in akıbetlerini açığa çıkartacak ve ceza adaletini sağlayacak etkinlikte bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Ramazan Tekin, Mehmet Şirin Bayram ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
BU COĞRAFYADA DEVLETİN HER EVE BİR CAN BORCU VAR
Şirin ailesi adına Halime Bayram’ın mektubunu İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu. Yoleri’nin okuduğu mektupta şu ifadeler yer aldı: “28. yılında da aynı inanç aynı kararlılık, aynı özlem ve aynı acıyla, Şirin’i aramak. Şirin’i aramak derken; adalet aramak, bir insanın yaşam hakkını aramak ve onu hatırlatmak, yaşam hakkı elinden alınmış Şirin’in ve binlercesinin hesabını sormak. 28 yıldır her cumartesi Şirin’in sapasağlam, evden alınıp, bir daha geri dönmemesinin hesabını sormak, faillerinin bulunup en ağır şekilde yargılanmasını istemek. Sevdiklerimizin kemiklerini aramaya bizi mahkum edenlere hesap sormak. Kaybedilen evlatlarının mezarını arayan annelere bu ağır acıyı yaşatanlara, gerçek yargı önünde bir gün hesap sorabilmek için, on yıllarını meydanlarda geçiren kayıp yakınlarının, hakikat ve adalet arayışı, elbette ki bir gün üstün gelecek. Bu adalet arayışının yerini bulacağına inanarak, Şirin’in şahsında, kaybedilen bütün sevdiklerimizin akıbetini sormaya devam edeceğiz. Bu devlet, bu coğrafyada her anneye bir evlat canı borçlu. Bu coğrafyada devletin her kardeşe bir kardeş can borcu var. Bu coğrafyada devletin her eve bir can borcu var. Devlet bu hakikatle yüzleşmek zorunda. Devleti yönetenler cumartesi annelerinin, kayıp yakınlarının sesini duymalı ve bir an önce, zaman kaybetmeden bütün yargı mekanizmalarını harekete geçirerek faillerin ve sorumluların yargılanarak cezalandırılmasını sağlamalıdır. Bu ülkede bir iç barış sağlanacaksa öncelikle cumartesi annelerinin adalet arayışı görülmelidir. Biz, Şirin’in gözaltında kaybedilişinin 28.yıldönümünde de hakikat ve adalet talebimizi yineliyoruz. Şirin’i ve arkadaşlarını bulun, faillerini yargılayın diyoruz.” (Kaynak: PİRHA)