PİRYOL- Araştırmacı-Yazar Hüseyin Ayrılmaz, “Sempozyumla amaçlanan, günümüzdeki araştırmalar sonucu boşa düşen Horasan ideasını yeniden gündemleştirmek ve gençliği etkileme çabasıdır” dedi.
“Tunceli Sempozyumu” programına tepkiler gelmeye devam ediyor.
Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak ise ” Horasan, Cumhuriyet Dönemi’nden itibaren kimlik karartmada pilot bölge olarak kullanıldı” diye konuştu. Yazar Faik Bulut da ‘Horasan’dan gelen Alevilerin hepsi Türktür’ anlayışının bir parçasıdır. Bir çeşit beyin yıkamadır” ifadesini kullandı.
AKP hükümetinin Dersim’deki asimilasyon faaliyetleri çeşitli yöntemlerle sürüyor. Tunceli Valiliği’nin koordinasyonuyla, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Munzur Üniversitesi işbirliğiyle, 16-17 Ekim 2024 tarihlerinde Munzur Üniversitesi’nde “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu” gerçekleşecek.
“AMAÇLARI, BOŞA DÜŞEN HORASAN İDEASINI YENİDEN GÜNDEMLEŞTİRMEK”
Araştırmacı-Yazar Hüseyin Ayrılmaz, sempozyumla amaçlananın Horasan ideasının yeniden gündemleştirilmesi ve gençliği etkileme çabası olduğunu belirterek şunları söyledi: “Burada konusunu yaptıkları mevzuların hiçbirine biz yabancı değiliz. 100 yıllık tarihi içinde defalarca tekrarlanan sistemin idealarıdır. Bu Alevi inancı üzerindeki ideayı, ilk defa İttihatçılar ortaya attı. Dersimlilerin kim olduğu ve inancının ne olduğunu İttihatçılar öne sürdü. Aleviler için sahte kitaplar yazıldı. Ve bu inancı çarpıtmak için bir sürü tez ileri sürüldü. Bugün Tunceli Horasan Sempozyumu’yla hedeflenen onun tekrarıdır. Dersimliler dolayısıyla bu tezlerin, söylemlerin yabancısı değil. 12 Eylül’de köylerimize camiler yapıldı. Çocuklarımız imam hatip okullarına götürüldü. O yıllarda da kim olduğumuzun tarifleri yapıldı. Ama 100 yıldır tekrarlanan bu düşünceye rağmen Dersim halkı, bu yalanlara itibar etmedi. Ve hafızasına bağlı kaldı. Diline, inancına, kültürüne olan bağlılığını devam ettirdi. Dersim dün Aleviliğini nasıl yaşıyorduysa bugün de aynı şekilde yaşıyor. Birilerinin onun Aleviliğini tarif etmesine ihtiyacı yoktur. Ve bu yalanlara da inanmaz. Kim olduğunu biliyor ve yolunu, erkanını da ona göre yürütüyor. Sempozyumla amaçlanan, günümüzdeki araştırmalar sonucu boşa düşen Horasan ideasını yeniden gündemleştirmek ve gençliği etkileme çabasıdır.”
“HORASAN GEÇMİŞTEN BERİ KİMLİK KARARTMADA PİLOT BÖLGE OLARAK KULLANILDI”
Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak da Horasan’ın geçmişten bu yana, özellikle de Cumhuriyet Dönemi’nden itibaren kimlik karartmada bir pilot bölge olarak kullanıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Horasan 7 Kürt Alevi yerleşiminden biridir. Bu tarihsel olarak bir gerçekliktir. Kürtlerin Horasan’daki varlığı sadece Horasan’ın Safevilere geçmesinden itibaren gerçekleşmiyor. Önceden de, Sasaniler döneminde de Horasan’da önemli bir Kürt varlığı var. Esas olarak Kürtlerin orada yoğunlaşması Safevilerin, Horasan’ı Özbeklerden ve Türkmenlerden almasından sonradır. Horasan’ın alınması Şah İsmail döneminde oluyor. Şah İsmail fethediyor, kendi topraklarına katıyor ama Sünni, Müslüman Özbekler sürekli olarak Horasan’ı kendilerine tekrar bağlamak için yoğun bir çaba içine giriyorlar.
Şah İsmail döneminde başlayıp, 16. Yüzyılın başlarında başlayıp 17. Yüzyıla kadar devam eden, yüz yıl devam eden bir savaş serüveni var. Kasr-ı Şirin Antlaşması’na kadar Dersim’in önemli bir bölümü Safevilere bağlı, bu nedenle Şah İsmail politika olarak; özellikle Urmiye bölgesinde Yaresan Kürtleri, Kızılbaş Kürtleri Horasan’a götürüyor ve yerleştiriyor. Kasr-ı Şirin Anlaşması ile sınırlar belirlenince oraya daha önce yerleştirilmiş olan Kızılbaş Kürt aşiretlerinden önemli bir bölümü eski topraklarına geri döndü. Horasan’dan gelme olayının aslı bu iken, bu bir tarihsel, toplumsal gerçeklik iken resmi ideoloji, resmi kültür politikaları bunu saptırarak, içini boşaltarak sanki Kızılbaş Kürtler köken olarak Türk Müslümanlarıymış, oradan çıkmış gelmişler gibi yansıtılır. Eskiden beri kimlik karartmada Horasan bir pilot bölge olarak kullanıldı. Şimdi yapılmak istenilen yine budur.
Devletin yapmak istediği, ön ayak olduğu Horasan olgusunun aslı budur. Özellikle Horasan, İttihatçılar döneminden bu tarafa, Cumhuriyet Döneminde özellikle bir kimlik karartmada bir pilot bölge olarak kullanıldı. Kızılbaş Kürtlerin, Türkleştirilmesi ve giderek İslamlaştırılması hedeflenmişti. Sempozyum buna katkı olarak düzenlenmiş bir toplantıdır.”
FAİK BULUT: DEVLET, DEVLET ALEVİLİĞİ KURMAK İSTİYOR
Gazeteci-Yazar Faik Bulut ise yapılması planlanan sempozyuma ilişkin, “Devletin politikası bellidir. ‘Horasan’dan gelenler Türktür ve oradan gelen Alevilerin hepsi Türktür’ anlayışının bir parçasıdır. Bir çeşit beyin yıkamadır. Bu anlayış Cumhuriyet Dönemi’nden beri süre gelir. Dersim, Bingöl çevresine özgü bir Alevilik, hakikat Aleviliği dediğimiz bir Alevilik vardır. Devlet istiyor ki ‘devlet Aleviliği’ kursun. Bu Karaman Beyliği, Keykubad’tan beri devam eden bir politikadır. Bu politikayı sürdürüyorlar” dedi. (Kaynak: PİRHA)