PİRYOL- AABF Genel Kurulu öncesi değerlendirmelerde bulunan AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, “Alevi örgütlenmesi öğretisine uygun bir model yaratmalı. Öğreti merkezli yeni bir örgütlenme kaçınılmaz” dedi.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Kurulu öncesi değerlendirmelerde bulunan AABK Onursal Başkanı Turgut Öker ve AABF Eski Genel Sekreteri Hasan Öğütcü, Alevi hareketinin örgütleme modelinde değişimin altını çizdiler.

Alevi hareketinin dernekçilikten hizmet esaslı bir örgütlenme modeli ile topluma nüfuz etmesi ve yeni kuşaklarla buluşmanın sağlanması gerektiğinin altının çizildiği değerlendirmelerde köklü değişim vurgusu yapıldı.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) 19- 20 Ekim 2024 tarihleri arasında seçimli Genel Kurulunu gerçekleştirecek.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Kurulu öncesi Alevi hareketinin kurumsallaşmasının önündeki engelleri değerlendiren AABK Onursal Başkanı Turgut Öker ve AABF Eski Genel Sekreteri Hasan Öğütcü, önemli değerlendirmelerde bulundu.
AABF Genel Kurulunda değişime ihtiyaç olduğuna vurgu yapılan değerlendirmelerde Alevi hareketindeki kurumsallaşmada profesyonel çalışmanın altı çizildi.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker ve AABF Eski Genel Sekreteri Hasan Öğütcü, Özgün TV’de Dilek Şirin’in konuğu oldu.
Programda AABF’de değişim ve Alevi kurumsallaşmasının gelinen noktada aşması gerekenler üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.
Yeni kuşağın Alevi Hareketine katılımında yaşanan eksikliklere değinen AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, devrimci hareketin içinden gelen aktivistlerin içinden geldikleri Alevi toplumu için bir şeyler yapmanın gerekliğine inandıkları için katkı sunma yoluna girdiklerini söyledi.

‘YER YER SIKINTILAR YAŞASAK DA ASLA BİR KRİZ, DARALMA YAŞAMADIK’
Federasyon, konfederasyon kavramlarının inanç örgütlenmesinin doğasıyla uyuşmayan kavramlar olduğuna değinen Öker, “Dünyanın hiçbir yerinde inanç örgütlenmeleri federasyon, konfederasyon modeliyle örgütlenmezler. Biz o günün koşulları içinde her şeye rağmen Alevi toplumunun bütün katmanlarını bu tür bir örgütlenme içinde bir arada tutabildik. Alevi dünyası homojen bir topluluk değil. Yöresel farklılıkları var, politik farklılıkları var. İçinde emekçileri var, küçükburjuva potansiyeli var. Biz o günün koşullarında her şeye rağmen bütün Alevi katmanlarını bir arada tutabildik. Federasyon ve konfederasyon çatısı altında nefes alıp verebildiler. Biz kendi dünyaya bakış açımızı Alevi hareketine empoze etmedik. Federasyonumuzun bünyesinde çok çeşitli kesimlerden insanlar yer aldı. Yer yer sıkıntılar yaşasak da asla bir kriz, daralma yaşamadık. Bir tane bile kültür merkezimiz federasyonumuzdan, konfederasyonumuzdan ayrılmadı.” dedi.
‘BİZ SON 20 YILDIR BİR ARTI 90’I YAŞIYORUZ’
Kuşak değişiminin gerekliliğine işaret eden Öker, “Almanya’da doğup büyüyen bir kuşağın direksiyona geçişini sağlayamadığımızdan dolayı bugün sıkıntılar yaşıyoruz. Şuan bu Genel Kurulda yaşadığımız sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Biz son 20 yıldır bir artı 90’ı yaşıyoruz. Aslında 2000’li yıllardan beri Alevi hareketi Avrupa’nın normlarına göre bir örgütlenme modeline kavuşabilirdi. Vitrin yeni kuşaktan oluşabilirdi. 20 yıl geçmişin ısıtılıp ısıtılıp yeniden sunulmasıyla harcanmayabilirdi. Yeni kuşağı işin içine katma noktasında eksikliğimiz oldu. Sağlıklı geçiş yapamamamızdan kaynaklı sıkıntılar yaşıyoruz.” İfadelerini kullandı.

‘CEMALİMİZİ AVRUPA’YA DÖNMEK ZORUNDAYDIK’
AABF Eski Genel Sekreteri Hasan Öğütcü ise Alevi toplumunun potansiyeline vurgu yaparak şunları söyledi: “Kendi gücümüze dönmemiz ve potansiyelimizin dinamiklerine kavuşmamız lazım. Kolektif çalışmayı, ortak aklı, atölye çalışmasını kuruma hakim kıldık. Bilim insanlarına, akademisyenlere, gazetecilere sorular gönderdik. Çünkü kolektif çalışmadan uzak bir yapımız vardı. Genelde Türkiye’ye yönelikti çalışmalarımız ama cemalimizi Avrupa’ya dönmek zorundaydık. Avrupa’da bir inanç kurumu olarak kabul görmemiz için şartları yerine getirmemiz lazım. Hukuksal anlamda bugün Alevi Birlikleri Federasyonunun bir inanç kurumu olmasının temelleri o dönemlerde atıldı.”
‘KISA SÜREDE BİN 500 ÖĞRENCİ SAYISINA ULAŞTIK’
İnanç kurumu olarak görülmenin önündeki engelleri kaldırmak için Prof. Dr. Ursula Spuler- Stegemann’dan katkı aldıklarını belirten Öğütcü, şöyle devam etti: “Almanya’da anayasanın 7. maddesinin 3. Bendine göre 2004 yılında ilk olarak bir inanç kurumu olarak tanındık. Anayasaya göre bir inanç kurumu olarak kabul gördükten sonra Berlin’de başlaya dersleri yaygınlaştırdık. Kısa sürede bin 500 öğrenci sayısına ulaştık. 2014 yılında resmi olarak ilk defa Alevi din pedagojisi ortaya çıktı.”
‘SORUNLARIMIZI TABANI YALNIZ BIRAKARAK ÇÖZEMEYİZ’
Profesyonel ve kurumsal bir yapılaşmayı başaramadıklarını ifade eden Öğütcü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yöneticilerde genel olarak bir yetersizlik sözkonusu. Sürekli eğitime önem verilmemesi başaramadığımız bir şey. Hafta sonu kursları ile yöneticilerimizi eğitmemiz gerekiyordu. Sorunlarımızı tabanı yalnız bırakarak çözemeyiz. Profesyonel bir destekten yoksunuz.”
‘90’LI YILLARIN DERNEKÇİLİK MODELİNİ AŞAMADIK’
Öker, “Bin yıllık varolma yok olma mücadelesi içinde geçen bir toplumdan bahsediyoruz. Avrupa koşullarında tabii bir engel de yok. Biz 90’lı yılların dernekçilik modelini aşamadık. Alevilerin hizmet anlamında yeni bir yapılanmasına geçemedik. Kreşler, bakımevleri 50-60 bin Alevinin yaşadığı Berlin’de sadece bir cemevi var. Alevi toplumunun ihtiyaçlarına bu şekilde cevap veremeyiz. Hizmet alanında Alevi Kültür Merkezlerini işlevselleştirebiliriz. Kağıt üzerinde elde ettiğimiz hukuksal hakları ete kemiğe büründürebilmeliyiz. Cemevleri kırk yemeği, cenaze buluşmasıyla bu iş yürümez. Yaşadığımız Avrupa’nın normlarına uygun yeni bir örgütlemeyi başarmak zorundayız.”
‘ALEVİ KÜLTÜR MERKEZLERİNE HİZMET EDEN BİR KURUM YARATMAK GEREKİYOR’
Öğütcü, “Bizim gibi toplumlar; yüzyıllardan beri baskı göreceksiniz, kendinizi ifade edemeyeceksiniz. Alevi değerlerine ne kadar sıkı sıkıya sarılırsak, benliği bir yana bırakarak toplumun birliği bütünlüğü için pozitif şekilde hareket ettiğimizde cemevlerimiz dolacaktır. Hizmet sunmak gerekir. Senede bir iki buluşmayla canlı bir ortam yakalayamazsınız. Toplumun dinamiklerini gören, hayır demesini bilen insanları anlamaya çalışan bir tarzı, sorgulayıcı bir yöntemi esas almamız gerekiyor. Bu yapıyı değiştirmeden Almanya’daki Avrupa’daki Alevilerin adım atmasını bekleyemeyiz. Kurumların içini doldurmak lazım. Mazlumun yanında olacak canlı bir yapı olmak gerekiyor. Burada kimse kendini dıştalanmış hissetmemeli. Herkesin birbirini dinlediği, birbirinden öğrendiği bir ortam sağlanmalı. Alevi geleneği, erkanı bellidir. Bin yıldır değerlerimizi uyguluyoruz. 30 yılda AABF içinde binden fazla çalışan arkadaşımız var. Alevi Kültür Merkezlerine hizmet eden bir kurum yaratmak gerekiyor.”
Alevi kurumsallaşmasında profesyonelleşmenin esas görev olduğunu ifade eden Öğütcü, yetersizliklere vurgu yaptı.
‘KADRO DEĞİŞİMİNİN YANINDA ANLAYIŞ VE PERSPEKTİF OLARAK DA DEĞİŞİM ŞART’
AABF Genel Kurulu’nda kadro değişiminin yanında anlayış ve perspektif olarak da değişimin şart olduğunu dile getiren Öğütcü, Alevi hareketinin 2050 yılı için bir yeni vizyon oluşturarak, Alevilerin Almanya’da hayatın her alanında görünür olmasının sağlanması gerektiğini belirterek, “Cemevleri ömür boyu eğitim programı ile çağın gereksinimlerine Cemevleri öncülük yapmalıdır” dedi.
‘YENİ YÖNETİCİLERİMİZ YENİ KUŞAĞI DAVAYA BAĞLAMALI’
Öker, AABF’nin Genel Kurul sürecine ilişkin de şunları söyledi: “Genel Kurulla ilgili altını çizeceğim konular sadece Almanya’ya özgü değil. Almanya 10 yıldır cepten yiyor. Bütün yapılanlar tekrardan ibaret. Artık Avrupa Alevi örgütlenmesi 30 yılın birikimlerini tüketmeyi bırakmalı. Bir kuşak değişiminin yaşanması gerekiyor. Bizden sonraki kuşakların benimsemesi gereken bir model oluşturmamız gerekir. Alevi örgütlenmesi öğretisine uygun bir model yaratmalı. Öğreti merkezli yeni bir örgütlenme kaçınılmaz. Yahudiler, Budistler nasıl örgütleniyor ona bakmalı. Alevi hareketi toplumuna hizmet esaslı örgütlenmeli. Alevi hareketinde birliğimizi, bir aradalığımızı teolojik tartışmalar değil ortak mücadele ve hizmet anlayışı hakim kılınmalı. Aleviliği anlayan başkanımız olsun ve çocuklarımız onunla iletişim kursun istiyoruz. Yeni yöneticilerimiz yeni kuşağı davaya bağlamalı. Bunun için de dil şart. Bu ancak dağılmayı önleyebilir, yeni kuşakları Alevi hareketine bağlayabilir. Aksi halde küçülme ve sönümlenme gelir.”
Öker’in ardından söz alan Öğütcü, Alevi kurum yöneticilerinin bireysel yaklaşımdan uzaklaşmaların gerektiğine vurgu yaprak, “Alevi kurum yöneticileri benliği bir tarafa bırakırlarsa, karınca dahi olsa ondan bir şey öğrenmesini bilirlerse başarı gelir.” diye belirtti.
‘5 DÖNEM YÖNETİCİLİK OLMAZ’
Öker de yönetim kademesindeki sorunlara işaret ederek şunları ekledi: “Güne göre değil perspektife göre hareket etmek gerekir. Yetkili, sorumlu kişilerin olması gerekiyor. Yeni bir yapılanma yapılacaksa profesyonel çalışmanın esaslarını hakim kılmak gerekiyor. Bütünü kucaklayan bir bakış açısıyla hareket etmek gerekir. Her şeyi kendisiyle başlatan bir anlayış olamaz. Alevi hareketinin yeni dönemde kucaklayıcı olmasını istiyorum. Bu harekete binlerce insan emek kattı. 5 dönem yöneticilik olmaz. Kurucu olduğumuz halde 3 dönem yaptık. Alevi hareketine hizmet için ille de başkan olmak gerekmiyor.”
‘ALEVİLERDE EN BÜYÜK MAKAM TURAB OLMAKTIR’
Alevi hareketinde yöneticilerin görev süresine sınırlandırma getirilmesi ve bunun tüzükle güvence altına alınması gerektiğini ifade den Öğütcü, “Kurumlar tüzüklere, yönetmenliklere göre yönetilir. Tüzük değişikliği yapmak gerekir. 2 dönem kuralı olmalı. Profesyonelleşmek gerekir. AABF yönetimindeki arkadaşların fahri olarak çalışması gerekir. Oraya hiçbir siyasi, maddi bağımlılık katmamak gerekiyor. Yeni bir tüzük hazırlanmalı. Alevilerde en büyük makam turab olmaktır. Yöneticilerimiz içe dönük çalışma yapmalıdır. Sorunlarımızı çözecek yeni insanlar, yeni bir anlayışla, yeni bir vizyonla başa gelmelidir” ifadelerini kullandı.
‘ALEVİ HAREKETİNİN DERLENİP TOPARLANMASINDA YENİ BİR VİZYONA İHTİYAÇ VAR’
Son olarak Öker, Genel Kurulda yeni bir anlayışın hakim olması dileğiyle şunları dile getirdi: “Ömrümüzü adadığımız Genel Kurula davet dahi edilmiyoruz. Genel Kurul yöneticilerin evinde yapılmıyor. Yaptıklarımızın şahidi tarihtir. Ben bu görevi kendi rızamla bıraktım. Bu yaştan sonra organlarda gözümüz yok. Pırıl pırıl gençlerimiz var. Alevi hareketinin derlenip toparlanmasında yeni bir vizyona ihtiyaç var. 8 kadın arkadaşımız aday, onlarla guru duyuyorum. AABF’de yeni bir anlayış, yeni bir barış süreci olmalı.”
Geçmişe dönük olumlu eleştirel değerlendirme yapılmış.Ancak geçmiş dönemlerde çeşitli organlarda görev almış yöneticiler, yeni organlarda yer almasalar da kurumun aktif günlük faaliyetlerine ‘DANIŞMA KURULU’nda yer alarak katkı sunmalıdırlar. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılar…