Çeyrek asır oldu bir türlü düze çıkamadık ve her yeni yıl bir öncekini aratır oldu. 2021 yılında da bir hayır görmedik, bakalım 2022 geride kalan yılı ne kadar aratacak?
Gidişat iyi olmayınca ne yazık ki insan yeni olacaklardan da pek umutlu olamıyor. Umut etmek gerçeklikten kopuksa eğer, insanın kendi kendini avutmasından başka da bir işe yaramıyor.
Son 21 yılın ekonomik verileri de insanların yaşam standardı da ortada. Yıldan yıla kimi ekonomik veriler ufak tefek değişiklik gösterse de genel gidişat bir türlü değişmedi. Gelinen noktada ise tablo eskisine göre daha da ağırlaştı.
Yeni yıl 2 kalemde neler getirdi?
2000 yılında asgari ücret 86,92 TL ve bu para ile 8.27 çeyrek altın, 695 adet de ekmek alınabiliyor. 2001 krizinin patlak verdiği yıl ise asgari ücret 122.18 TL; 5.19 adet çeyrek altın ve 814 adet de ekmek satın alınabiliyor. Yıl 2011; asgari ücret 658.95 TL ve bu paraya 3.93 adet çeyrek altın ve 1317 adet ekmek geliyor. Yıl 2021; asgari ücret 2.825,90 TL ve bu paraya gelen çeyrek altın 1.91, ekmek ise 941. Yeni yılda ise henüz yeni zamlar gelmeden önce 4 bin 250 TL asgari ücretle alınabilecek çeyrek altın ve ekmeğin hesabı da ucu açık ve isteyen herkes de kendi matematiğince hesaplayabilir.
22 yıl önce milenyum gelsin diye insanlar umutlanmıştı. Her yeni yıl geldiğinde yine umutlar tazelendi ama bugüne kadar görüldü ki, gelen yıl hep gideni arattı. Altın ve ekmek; biri vatandaşın birikimi diğeri ise karnını doyurması için olmazsa olmaz yiyeceği. Yılın son günü çeyrek altın bin 300 TL civarında, 360 gram ekmeğin fiyatı da 4 TL. Tabii ne herkes birikim yapabilecek güçte ne de hayatta kalabilmek için tek gereksinimimiz ekmektir. Ekmeğin fiyatının diğer gıda maddelerine göre nasıl baskılandığı da sır değil. TMO’nun tahsisli buğday ile piyasayı sübvanse ettiğini ve yine bu paranın da hazineden karşılandığı sır değil. Yani yine vatandaşın cebinden çıkan paralarla ekmeğin fiyatı bir nebze olsun ortalama bir seviyede tutulabiliyor.
Alında yıllardır bu hesabı üç aşağı beş yukarı yapıyoruz. Bir ileri iki geri ekonomik göstergeler sıralanıyor falan filan. Oysa üzerinde asıl düşünülmesi gereken şey, bu çağda bu zamanda insanlarımız insanca yaşayabilecekleri çalışma ve yaşam koşullarına ne kadar yakınlaşabildiler? Geçim derdi, alım gücü, zam, hayat pahalılığı vs. bunları insanlarımızın gündeminden ne kadar çıkarabildik? Bu konuda 2000 yılından bu yana ne mesafe alınabildi?
Yeni yıl eski dertler
Bu yıl kötü geçti, gelecek yıl iyi geçsin diye umut edip durduk ama iyileşmek bir yerde dursun her şey daha da kötüleşti. Sadece hayat pahalılığı, geçim derdi konusunda da değil. Hayatın her alanına bakın çeyrek asırdır hemen hemen hiçbir alanda bir ilerleme, gelişme yok. İnsanların ekonomik koşulları günden güne kötüleşti. İnsanlar sosyal yaşamdan gittikçe uzaklaştı. Kitap okuyan azaldı, sinemaya, tiyatroya gidenler azaldı. Özgürlükler daraldı, haksızlıklar arttı. Yurtdışına gidenler arttı, kalanlar hayatından memnun değil. Betonlaşma arttı, yeşil alanlar azaldı. Ev fiyatları katlandı, kiralar aldı başını gitti. İnsanların ev araba hayali tuzla buz oldu. Vatandaş derdini anlatamaz, konuşamaz hale geldi. Konuşanların tedirginliği arttı. Adam kayırma, rüşvet, çalma, çırpma işleri dolu dizgin… Milyarderlerin sayısı arttı. Zenginin serveti, fakirin sefaleti daha da büyüdü.
2020 yılı felaketlerle dolu dizgin ilerlerken biran önce başımızdan gitsin istedik ve 2021 için yeni umutlar besledik. Ne oldu, koca bir hiç ve geride bıraktığımız yılı arar olduk. Şimdi de 2021 için biran önce bitsin diyoruz ama yenisinden de artık bir umudumuz kalmadı. Yeni yıl olan 2022’nin daha da kötü geçeceği gidişattan belli. 2021’de kuraklık oldu ve bu yıl gıda fiyatları aldı başını gitti ama 2022 bu açıdan hiç de iç açıcı olmayacak çünkü çiftçi tarlasına gübre dahi atamadı. Bu yıl gübresiz ekilen ürünlere doğru bir yönelim de oldu. Yani, gireceğimiz yılda buğday üretimi çok daha az olacak. Gübresiz ekim yapıldığı için hem verim düşecek hem de buğday ekim alanı geçen yılın gerisinde kalacak. Tabii bu da buğdayın daha fazla ithal edileceğini ve ekmeğin fiyatının daha da artacağını gösteriyor. Dünyada da kuraklık ciddi tehlike ve yem fiyatları olsun, buna bağlı tüm gıda ürünleri de hem azalacak hem de daha da fiyatlanacak. Buradan bile bakıldığında 2022 için umutlu olmak için bir neden yok. Çiftçinin yüzünün gülmediği sene kimsenin yüzü gülmez. 2021 yılında bunu yaşadık, gördük. 2022 yılında bunu daha da katmerli şekilde deneyimleyeceğiz.
Başımızın yeni belası pandemi ise yeni varyantlarıyla yaşamı tehdit etmeyi sürdürüyor. Ne zaman biteceği de henüz belli değil. Aşılamayla birlikte hastalığın seyrindeki şiddeti belli ölçülerde azalsa da hala can almaya devam ediyor. Yani 2022 yılı da pandeminin gölgesinde geçecek. Ekonomik krizin ne hal alacağı, erken seçimin olup olmayacağı ise yeni yılın en çok merak edilen 2 konusu. 2022 bu bakımdan da kritik bir yıl olacak. Yani 2022 her şeyin daha da sıkıştığı bir yıl olarak önümüzde duruyor ve yaşayarak hep birlikte göreceğiz. Ama gidişatın hiç de iç açıcı olmadığı da herkesin malumu. Bakalım 2022 yılı 2021’i ne kadar aratacak ve yeni yıl neler getirecek?