Gülme, ağlamanın yasıdır: Her kahkahanın, her şakanın bir derdi olmalı: Neden mi? Çünkü dertsiz kahkaha, dertsiz şaka sisteme hizmet eder.
Gülmek, ağlamanın ödülü ise eğer; Nietzsche’nin de anımsattığı gibi, gülmek cesaret ister: Çünkü acı olarak bedeli ödenmeden kolay gülünmez, kolay gülenler, acısının uzağında gezinenlerdir; bedel ödemeden yaşayanlardır.
Zevk-eğlence, yani gülme, kendi karşıtını çağırır; unutmayalım: İnsanların zevklerine, eğlencelerine, yani gülmelerine atacağınız en küçük adım, onların acılarını çoğaltacaktır; çünkü her zevk, her eğlence, yani her gülme, kendi karşıtını çağıracaktır. Büyüklerimiz boşuna konuşmamış, -Oğlum ya da kızım, fazla gülme ağlarsın diye…
Hani derler ya; ağız dolusu gülen birini görürsen yaklaş ve sor -Bunun acısı nerede? diye. Nerede olduğunu biliyorsa sorun yok, bilmiyorsa o bir pisliktir.
Demek ki ölümsüz olan gülme değil, ağlamadır: Gülme sorgulanmaya başladığında, ağlama baş gösterir; çünkü gülmenin içinde gizil bir ağlama vardır. Öyleyse son sözümüzü söyleyelim: Gülme, ağlamanın yasıdır.
Esat Korkmaz