Melodi Körlüğü: Türkünün yazgısı, düşünmemenin tadı
“Müzik var olmasaydı yaşam
bir yanlışlık olurdu.”, der Nietzsche:
Ne kadar haklı.
Türküyü yorumlarsan, türkü, melodiye ve söze gebe kalır. Ancak yorumlayabilmek için, melodiden çok söze gereksinim vardır: Bu nedenle geleneksel Yol âşıklarında, melodi değil, söz öndedir; melodi, söze mayadır. Alevi müziğinde, melodi ile söz, birbirini dokur; sonunda, melodi ile sözün, uyumlu birliği oluşur.
Sadece insanın değil, müziğin de yazgısı vardır: Alevilikte bu yazgı, bugün sorunludur. Çünkü Alevi müziğinin müzikal hazzı, ideolojik, yani felsefi içeriğinden özgürleşmiştir. Sesle söz birbirinden uzaklaşmış, birbirini terbiye edemez hale gelmiştir. Çözüm için, sesle sözü buluşturmaktan başka seçenek yok gibidir. (1)
Dünden bugüne sözel yoldan taşınan Alevilikte, hâlâ yazılı iletişimden çok sözel iletişim belirleyicidir, yani kulak kültürü baskındır; kulak kültürü deyince de türkü-deyiş ve nefes önceliklidir. Son dönem araştırmalarında, bu durumun çarpıcı kanıtları saptanmış durumdadır: “Bebekler 20 haftalık olduklarında, farklı seslere tepki göstermeye başlar. Dölyatağındaki en yüksek ses anneninkidir ve bebekler dünyaya geldiklerinde annelerinin sesini öteki tüm seslere, dilini de öteki dillere yeğlerler. Bebeğin ilk ağlamalarının ezgisi bile yerel dile uyumludur ve araştırmalar çift dilli annelerin çocuklarının her iki dili de eşit orada öğrenmeye çalıştıklarını ortaya koymaktadır… Kişinin müzikle ilgili beğenileri, anne rahminde iken gelişmeye başlamış olabilir…” (2)
Sorun, nefes okumak değil, nefes düşünmektir: Çünkü devriye yolcusu, nefes düşünen bir kimliktir; nefes düşünmeyip nefes söyleseydi eğer, dinleyene nefesin yalnızca melodik yapısını sunardı ve dinleyen de nefes düşünmez, nefes dinlerdi: “…, standartlaşmış toplumda müziğin işlevindeki ve müzik dinlemedeki dönüşümlerin teşhisi için şeyleşme, yabancılaşma, üretim güçleri ve üretim ilişkileri… işe koşulur. Kapitalist üretim ilişkilerine tabi olan müzik bir metaa dönüşmüş. Müziğin işlevindeki bu değişim, müzik dinlemenin yapısını da dönüştürmüştür.” (3)
Bilindiği gibi türkünün/ deyişin / nefesin ikili bir yapısı vardır; melodik yapı ve sözel yapı. Aleviler bugün, türkünün / deyişin / nefesin melodik yapısına âşıktır; sözel yapı unutulmuş ya da ötelenmiştir. Müzikal yapıya âşık olma durumu onları sözel yapıdan uzaklaştırmış, düşünmemenin tadında buluşturmuştur. Düşünmemenin tadıyla sarhoş olan her Alevi, sistemin eğlence mantığında gezinmek varken, Alevi felsefesini-öğretisini ve inancını taşıyan sözel yapıya yönelip, çileli bir eğitim miracına adım atmaktan sakınmaktadır. Bu durum müziğin metalaşmasını hızlandırır: Kapitalist mübadele üstyapıya egemen olunca, müzik metalaşmış, topluma yabancılaşmıştır.
Tasarımın mantığına taşırsak kendimizi, türkünün / deyişin / nefesin melodik yapısı bir uyuşturucu, sözel yapısı ise düşündürücüdür. Sözel yanı çağrılıp melodik yapıyla kucaklaşıldığında, inançsal kuşatılmışlığına karşın Alevi müziği, seküler çağrı çıkaran bir gülbank ya da hayırlı olarak öne çıkar; çünkü her türkü, deyiş ve nefes, inanç alanının bize bıraktığı seküler bir mirastır. Çünkü Alevi felsefesi, aklın yaratıcı kullanımını içerir; yaratıcı aklın tüketimi, sözden çok etkinliğe-eyleme, yani felsefi düşünme etkinliğine dayanır.
Unutmayalım ki Alevi müziği, Alevi canların yakıtıdır; bu yakıttan mahrum kalmak, Alevi yaşamını kesintiye uğratır. Türkü, deyiş, nefes dinlerken her Alevi, gölgesiyle konuşma görüntüsü ardında, kendisiyle dertleşir ve simgelerin türküsüne katılır. Sûfi gelenekte, kişinin kendi gönül aynasına bakması durumunda, simgeler canlanarak sese dönüşür ki bu duruma, simgelerin türküsü adı verilir.
Melodik yapıyla sözel yapı birbirinden uzaklaşınca Alevi müziği, kapitalist sürece taşınmıştır. Taşınır taşınmaz Alevi müziği, kullanım değerinden farklı olarak bir değişim değeri edinmiş; melodik yapısından yakalanarak yaratılan değişim değeri, Alevi müziğini, kullanım değeri farklı olmakla birlikte, aynı yazgıyı paylaşan, başka müzik ürünleriyle değişim değeri ortak paydasında, eşdeğer duruma taşınmıştır. Süreç bu noktaya taşındığında, Alevi müziği, değişim değeri içeriğiyle metalaşmış ve Aleviliğin toplumsal koşullarından bağımsızlaşmıştır. Giderek Alevi kimliğinin denetimi dışına çıkmış ve başka bir yaşam sürmeye başlamıştır. Alevi müziğinin haysiyeti itibar kaybetmiş; haysiyet yitimi ile birlikte Alevi müziği Alevi’ye, kötü kötü bakmaya başlamıştır.
Bıçağın ya da bir merminin öyküsü, nasıl bedendeki bir yara izinde gizli ise bir Alevinin öyküsü de bir türküde /deyişte/ nefeste gizlidir. Her türkü /deyiş /nefes doğaya sunulmuş yeni bir doğadır; hissedilen, düşünülmüş, insani olarak olgunlaşmış bir doğa: Devriye yolcusu, karşıtlara dayalı sanatsal haykırışın izinde, düşünülmemiş doğayı, düşünülmüş doğa durumuna taşır. Düşünülmüş doğa, müzik yoluyla konuşan-konuşulan doğadır aynı zamanda. Pisagor geleneği boşuna söylememiştir, -Evren seslerin toplamıdır; ama sesin dili matematiktir, bu matematiği öğrendiğimizde canlı-cansız her şeyle konuşabiliriz, diye. (4)
Türkü/deyiş/nefes amaçsız değildir: Zamanın tersine çevrilmezliğine başkaldırmak ve bizleri, canlı-cansız her şeyin başlangıç zamanına taşımak, geçmişi yakalamak-geleceği kurmak gibi bir amacı vardır; amaç yaşama taşındığında, biz kavgamıza yaklaşır, kavgamız bize koşar.
Anılar, türkü-deyiş-nefesle çağrılır; (5) öyleyse her anı, bir türküdür-deyiştir, nefestir. Türkülerle, deyişlerle, nefeslerle çağrılan anı, zaman denen mekânda bir yandan diğer yana savrulur durur. Anının asıl hamalı, melodik yapıdan çok sözel yapıdır. Birbirinden uzaklaşan bu iki yapıyı, yeniden birleştirmek yükümüyle karşı karşıyayız. Türkü, deyiş, nefes söylerken ses sözcüklere evriliyorsa eğer melodik yapıyla sözel yapı bir aradadır; türkü, deyiş, nefes bize hem melodik yapının hem de sözel yapının öyküsünü verir. (6) Öykü devreye girdiğinde, türkünün, deyişin, nefesin melodik yapısıyla sözel yapısını kavuşturursun birbirine; tersi durumda, düşünme tembelliğini ya da düşünmemenin tadını, düşünme kabul etme belâsına bağlarsın kendini; sürekli önde olan melodik yapının akrabası olursun. Bu akrabalıktan firar etmek ve unutulan-sakınılan sözel yapıya aşkla bağlanmaktır asıl olan. Bu kazanımın elde edilmesi durumunda Alevi felsefesi, Alevi müziğini dansa kaldıracaktır bu kesin. Dansa kaldıramıyorsa ya da dans teklifini Alevi müziği kabul etmiyorsa, ciddi bir yabancılaşmayla karşı karşıyayız, demektir. (7)
Her Alevi, türkünün, deyişin, nefesin ritminin yarattığı rüzgâra biner, melodinin ve sözün öyküsünü izleyerek devriye yolculuğuna çıkar: Bağlama bu gezintide, yani zaman yolculuğunda-devriyede binilen bir attır. Öyleyse her Alevi, türkünün, deyişin, nefesin içinde yüzmeyi öğrenmek durumundadır: Zaman, şimdiden firar ettiğinde anlayacaktır, geçen zamandan başka ölümün olmadığını. Geçen zaman ölümse eğer, zamanı sabitlemek, ölümün elinden bir kare kurtarmaktır.
Çünkü geçmiş Alevi yaşama özlem, türküyle, deyişle, nefesle başlar; devriye kapsamında zamanda yolculuk yapabilmek için türkü, deyiş, nefes koşuldur; geçmiş, kitapların sayfalarından çok, türkünün, deyişin, nefesin içeriğindedir; bu durumda her Alevinin dünyayla ilişkisi müzikal bir ilişkidir. (8)
KAYNAKÇA
(1) Korkmaz, Esat; Özgürlüğü Özgürleştirmek / Bâtınî Aforizmalar, Demos Yayınları, İstanbul- 2018, s, 16
2) Öğrenme Doğumdan Çok Önce Başlıyor; Derleyen: Urgan, Rita, Cumhuriyet / Bilim ve Teknoloji, 23 Şubat 2019, s, 14
3) Korkmaz, Esat; Alevilikte Devriye Tasarımı ve Zamanda Yolculuk, Demos yayınları, İstanbul- 2019, s, 109-110; Adorno, Theodor W.; Müzik Yazıları/ Bir Seçki-Haz. ve çev.: Şeyda Öztürk-Yapı Kredi Yayınları, İstanbul- 2018, Sunuş /Şeyda Öztürk/, s, 19-20
4) Korkmaz, Esat; Müziğin Dili ve Matematik, Alevilikte Devriye tasarımı ve Zamanda Yolculuk, Demos Yayınları, İstanbul- 2019, 113-114; Žıžek Slavoj; Sanat ya da Konuşan Kafalar-Çev.: Mine Yıldırım-; EncorE, İstanbul- 2009; s, 77-78
5) Tulgar, Ahmet; Şarkı Yazarı Olarak Yazar, Notos 71; İlki Aylık Edebiyat Dergisi, Ağustos-Eylül 2018, s, 29
6) Tezgör, Hilmi; Burbon, Jeton ve Edebiyat; Notos 71; İlki Aylık Edebiyat Dergisi, Ağustos-Eylül 2018, s, 34
7) Adorno, Theodor W.; Müzik Yazıları/ Bir Seçki-Hazırlayan ve çeviren: Şeyda Öztürk-Yapı Kredi Yayınları, İstanbul- 2018, Sunuş (Şeyda Öztürk), s, 15
8) Korkmaz, Esat; Ortadan Yarılan Alevi Müziği, Alevilikte Devriye Tasarımı ve Zamanda Yolculuk, Demos yayınları, İstanbul- 2019, s, 107-117 arası
Esat Korkmaz