Koronalı günlerin normalleşme zamanlarında anormal bir şekilde rahatlamamızın faturası kabaracak gibi gözüküyor ama biz hala tehlikenin farkında değiliz.
Koronavirüs salgınında dünya normalleşmeye geçti. Koronaya karşı alınan tedbirler bir bir esnetildi. Tabii biz de uyduk normalleşmeye, her ne kadar korona bize geç gelse de erken gitsin diye apar topar normalleşme adımlarını attık.
1 Haziran bayram sonrası normalleşmeye başladık. Gerçi bizde normalleşme biraz yanlış anlaşıldı. Korona ile yaşamayı öğrenme yerine sandık ki, korona memleketimizi terk etti. Birkaç ayın evde kalma stresinden bir anda koronayla dalga geçercesine bir rahatlığın içinde bulduk kendimizi.
Normalleşme sarhoşluğu
Korona ne bulaş hızında ne de saçtığı hayati tehlikeden bir şey kaybetmediği halde biz koronalı günleri geride bıraktığımızı sanmanın sarhoşluğuyla saldık kendimizi sokaklara, uzandık yeşillikler üzerine yan yana ve başladık koyu bir sohbete.
Oysa virüs hala aynı virüs ve vaka sayısı, can kaybı azalsa da yine de öldürücü etkisinden bir şey kaybetmemişti. 1 Haziran’da başladı şehirlerarası yer değiştirmeler ve milyonlar birkaç gün içinde evli evine, köylü köyüne, köyü olmayan da çekildi hayalini kurduğu tatil diyarına. Sonuçta bir güzel normalleşmenin tadını çıkara çıkara düştük yollara.
Virüsle köşe kapmaca
İnsanlar yer değiştirir de virüs yerinde durur mu? O da normalleşmeye uydu ve takıldı en yakınındakinin peşine. Test sonucunu almadan yollara düşen kimileri memlekete niyet etmişken soluğu 14 günlük karantinada aldı. Askerde emirlere uymayan bir kişi yüzünden tüm bölüğün sürünme cezası sırasında başlayan homurdanmalar karantinaya alınan otobüslerden yükseldi.
Bu kadar da olmaz
Normalleşme başlamışken, geçmiş bayram ziyaretleri başladı. Geçmiş bayramını kutladığı yakınlarına korona bulaştıranlarla birlikte köyler, mahalleler karantinaya alındı. Korona ile mücadelenin sıkı bir şekilde sürdüğü günlerde dahi yaşanmayan görüntüler normalleşme zamanlarında yaşandı.
Cemaate maske dağıtan imamın korona olduğu ortaya çıktı. Eve tıraşa giden berber yatalak hastaya korona bulaştırdı. Bir kişiden 70 kişi birden korona kaptı. Henüz birinci dalga bitmeden normalleşme ile virüs dalgasını geçti.
Vatandaşa otobüste yan yana oturma izni verildi ama sosyal mesafeyi de koruma konusunda telkinler eksik olmadı. Çarşıda pazarda, markette maske takma zorunluluğundan toptan maskesiz dolaşamama noktasına normalleşme zamanlarında geçtik.
Anormal normalleşmenin faturası
Normalleştik mi? Evet, normalleştik ama anormal bir şekilde. Normalleşmeyi anormal yaşayınca vaka sayımız da anormal bir şekilde yeniden yükseldi. Bazı illerde karantinaya alınan vatandaşların sayısında ciddi artışlar yaşandı.
Normalleşme dememeliydik belki de bu sürecin adına. Virüsle yaşamayı öğrenme günleri demeliydik, kim bilir. Virüs var, öldürücü etkisi devam ediyor ama biz her şeye rağmen sosyal yaşamımızı buna göre düzenleyebileceğiz.
Virüse yiğitlik olmaz
Evet, virüs hala yayılıyor ve öldürmeye devam ediyor. Ne aşısı bulundu ne de bir ilacı var. Hala yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar için ölüm saçmaya devam ediyor. Bize bir şey olmayabilir ama sevdiklerimize vereceği zararla bizi üzebilir. Bunu bir türlü öğrenemedik. Hala daha virüse karşı efelenmeye, kabadayılık etmeye devam edebiliyoruz. Bu büyük bir sorumsuzluk. Bundan kurtulmalıyız. Artık korona morana bize sökmez çiğliklerini, boş kabadayılıkları bir kenara bırakalım.
Korona ile mücadele sürüyor
Koronalı günler bitmedi. Ne zaman biteceğinin de bir garantisi yok. Daha birinci dalgayı atlatmakla meşgulüz. İkinci dalga ne zaman nasıl gelecek, üçüncü dalgası olacak mı bilmiyoruz. Şuan bildiklerimiz sadece virüsün devam ettiği, virüse karşı önlemleri sürdürmemiz gerektiğidir. Maske, sosyal mesafe ve hijyen. Bunlardan en küçük bir gevşemeye gitmeden sosyal yaşamımızı, işimizi, uğraşımızı devam ettireceğiz.
Virüse her yol asfalt
Virüs adını ‘normalleşme’ koyduğumuz süreçte de maalesef bulaşmaya devam ediyor. Sürecin adı normalleşme ama bizde anormal bir rahatlık var. Bundan kurtulmak gerek. Yoksa virüse göre ha kel Hasan ha Hasan kel bir şey fark etmez. Olan bize olur, gerisi de yalan olur.