Yirmi günden beri ne oldu da döviz fiyatları düştü diye sorguluyorum.
Duramadım ve bu konu ile ilgili rüya görmek istedim. Sonunda rüyamda döviz hareketinin arka planını gördüm ve sabah ilk işim bu hareketlerin senaryosunu hazırlamak oldu.
Şimdi size bu masalın senaryosunu anlatayım.
Senaryoda başrolde benim yani şahsım bulunuyor ama kuklacı gibi arka planda kuklaları hareket ettiriyorum.
Kuklaları sınıflandıralım.
Bir kısmı benim gibi konuşan, dikkat dağıtan yardımcım (bakanım) pozisyonundaki kukla rolünde.
Bir kısmı yönetim kurulu başkanı olduğum varlığım fonunun bankalarının yöneticisi kuklalar rolünde.
Bir kısmı sus payı fırsatlar verdiğim kuklalar rolünde.
Bir kısmı bana hayran, kraldan çok kralcı kukla rolünde.
Kadroya emrediyorum, dövizin değerini düşürün diyorum.
Hepsi bir araya gelip bir hikâye oluşturuyorlar. Hepsi oyundaki rollerini ezberliyorlar.
Oyunu başlatmak için akşamı bekliyorum çünkü ancak o zaman oyunu sahneleme fırsatını kâr’a çevireceklerini söyledi kuklalar, daha çok seyirci olacak ve hiçbir şey yapmadan sadece oyunu seyredecekler.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiriyle filmi ve buna uygun müzikle film başlıyor
Haydi Abbas, vakit tamam; / Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı; / Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun; / Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece; / Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye, / Göster hükmettiğini mesafeye / Ve zamana.
Katıp tozu dumana, / Var git, / Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; / Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Güçlü görünmek için kuklalarla toplantıdan çıkıp durumu anlatan çekim yaparız.
Şahsım konuşmaya başladıktan 10 dakika sonra dövizin değeri düşmeye başlar.
Kraldan çok kralcılardan haberci kuklalar bütün medyada dövizle ilgili haber düzenliyorlar.
Sus payı fırsatlar verdiğim kuklalar, internet sitesinden döviz alış ve satış fiyatlarını düşürüyorlar.
İnsanlar gece vakti yastık altı paralarını veya alacakları hesaplarına geçmediği için döviz alamayacaklar.
Ya sabah kalkınca ne olacak dersiniz? Sürü psikolojisi devreye girecek. 10 gündür döviz yükselecek diye döviz alanlar, döviz düşünce ellerindeki döviz yeniden aldıkları fiyata gelinceye kadar ne ellerindeki dövizi satabilecekler ne de zararı azaltmak için düşük değerden döviz alabilecekler.
Birde enflasyonu gerçeğe yakın oranda açıklarsak, ellerindeki dövizi satıp malzeme alacaklar ki üretimleri dönsün veya evin ihtiyacı alınacak ki eldeki birikmiş para enflasyondan korunsun.
Birde yeniden değerleme oranı yüzde 36 olduğu için devlette yapılan işlemlere ödenen harç güncellendi (yükseldi).
Bu oyunun sonunda kazana şahsım oldu, kaybeden halk oldu.
Bu filminde sonuna geldik.
Filmin sonunu bir sloganla kapatalım.
Can Yücel’in “Yorgunluk” şiirini bir gurup sessizce söyler ve ekranda BİTTİ yazar.
Kuşlar vardır, cana benzer havalarda: / Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz, / Güneşle yeşil elleriyle çıplak;
-Uslu ayaklarla başlamış yolculuk- / Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk; / Kapanır sükûn üzre kitaplar.
Nefeslerle sürüp giden yaşamamız / Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır; / Yürünmez öyle hep, bazen susulur.
Saygılarımla,
Adil Kılıçaslan
Yönetim Sistemleri Baş Denetçisi