TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Doğan Hatun, kentte rant amaçlı ticari kaçak yapılara karşı olduklarını belirtti.
TMMOB Diyarbakır İKK sekreteri Hatun, kentsel dönüşüme değil, kentsel dönüşümün pratikte uygulanan yöntemine karşı olduklarını ve burada halkın mağdur edildiğini ifade etti.
Doğan Hatun: Ticari kaçak yapılara karşıyız
Hatun, Diyarbakır’da yakın zamanda ticari amaçlı kaçak yapılaşmalar olduğunu belirterek, “Günümüzde ticari kaçak yapılar yapılıyor ve belediye buna karşı durmuyor. Kentin birçok noktasında bu tür kaçak ticari yapılar var. Hastaneye bitişik koca bir bina kaçak olarak yapılıyor, belediye bunu görmüyor mu? Biz bunlara karşı çıkıyoruz, biz demiyoruz fakir fukaranın evini başına yıkın. Biz yeni yapılan ticari kaçak yapılara, rant amaçlı yapılan kaçak yapılara karşıyız. Biz gariban halkın sığındığı bir gecekonduya niye karşı çıkalım?” dedi.
TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Doğan Hatun, Diyarbakır’da ticari amaçlı kaçak yapılara göz yumulmasına karşı çıktıklarını ve ihmali bulunan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söylüyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Doğan Hatun, Diyarbakır’da rant amaçlı kaçak yapılaşmaya izin veren yetkili ve kurumlar hakkında suç duyurusu yaptıklarını ve kentte ticari amaçlı birçok kaçak yapı olduğunu belirtiyor.
TMMOB’dan suç duyurusu
TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Ferit Kahraman ise suç duyurusuna ilişkin Diyarbakır Adliyesi önünde yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu kentte mevzuata aykırı birçok kent suçu yetkililerin gözleri önünde, yanı başında, bitişik duvarında işlenmektedir. Hastane/sağlık yapısına, özel eğitim binasına, büro/plaza binasına, alışveriş merkezine, otel yapısına kaçak kat ilave edilmekte, kaçak lokanta ve kaçak düğün salonları inşa edilmekte ve hiçbir denetime tabi tutulmamaktadır… Başta yerel yönetimlerdeki kaçak yapılara işlem yapmayan ilgili tüm birimler hakkında olmak üzere, ticari alanlara ruhsat işletmesi veren belediye yetkilileri, inşa faaliyetleri süren yapılara dair görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, yapı denetim firmaları, ayrıca hastaneler için Sağlık İl Müdürlüğü, eğitim yapıları için Milli Eğitim İl Müdürlüğü yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunacağımızı belirtmek istiyoruz.”
Diyarbakır’da ilk imarlı alan Yenişehir ilçesi
TMMOB Diyarbakır İKK Sekreteri Doğan Hatun, kentin ilk imar projesinin Yenişehir ilçesinde yapıldığına ilişkin şunları söyledi: “Cumhuriyet ilk defa 1930’lu (1936) yıllarda Sur’un dışında imar planı ile Yenişehir ilçesini kuruyor. O dönemlerde Cumhuriyet şöyle bir yöntem uyguluyor; kendisinden önceki Osmanlı kırıntısına karşı modern yaşamı ve Avrupai sistemi kentler üzerinde de inşa etmeye başlıyor. Bunun için de özel imar planları ve ütün illerde Cumhuriyet Meydanı oluşturuyor. O dönem Diyarbakır’da da Şeyh Said’i idam ettikleri meydanı Cumhuriyet Meydanı olarak kararlaştırıyorlar. Diyarbakır’a da ilk imar o dönemler geliyor ve ticari alanlarıyla birlikte planlanıyor. Yine o dönem demiryollarını da getiriyorlar. Bu süreçten sonra kent nüfusu da hızlı bir şekilde artıyor. 1930’lu yıllarda devlet Yenişehir’de imarlı alan yaptırabiliyor. Vali Bey’in Fiskaya’da yıkım gerçekleştirmek istediği alanlarda ise 1960’larda yapılaşma başlıyor. Bu dönem kırdan kente ekonomik nedenlerden dolayı ciddi göçler yaşanıyor.”
‘1930’lu yıllarda Yenişehir’de imar verebiliyorsanız neden 1960’lı, 90’lı yıllarda imar vermediniz?’
Hatun, Vali Münir Karaloğlu’nun TMMOB’a yönelik sözlerini hatırlatarak, imarsız alanlarda kaçak yapılaşmaya neden izin verildiğine ilişkin şunları ifade etti: “Vali Bey TMMOB’a diyor ki, “siz kaçak yapılara göz yumuyorsunuz”. Biz de diyoruz ki, 1936’da Cumhuriyet imarlı, ifrazlı planlı bir yapılaşma yapabiliyorken, aradan 30 yıl sonra neden Fiskaya’da bunu yapmadı? O zaman biz de yoktuk, TMMOB da yoktu. Bu yapılaşmanın arşivi kentin mülki amiri olarak Validedir. Buraya neden imar verilmediğinin arşivi bizde yok. Açıkçası biz halkın kendi imkanları ile zorunluluktan dolayı böyle bir yapılaşmaya biz karşı da değiliz. Bizim şuan kentsel dönüşüme karşı durmamızdaki tek mesele de bu dönüşüm sırasında halkın mağdur edilmesidir. Yoksa sağlıklı ve yaşanabilir yapılarda barınabilmek bütün halkın hakkıdır. Devlet de bunu karşılamalıdır. Bu mesele o yapıları halkın başına yıkıp çaresiz bırakmak değildir. Vali Bey’e de temel eleştirimiz buydu. Ama güya biz kaçak yapılara karşı duruyormuşuz ve yıkılırken bir daha karşı duruyormuşuz. Hayır, biz diyoruz ki, devlet olarak 1930’lu yıllarda Yenişehir’de imar verebiliyorsanız neden 1960’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda imar vermediniz? Bunun da cevabını biz değil, devletin mülki amiri olarak Vali Bey verecektir. Ben-u Sen’deki yapılar da aynı şekilde öyle.”
‘Surların etrafı temizlensin ama halk mağdur edilmesin’
Diyarbakır Surlarının etrafının kaçak yapılardan arındırılması çalışmasına ilişkin olarak ise Hatun, şöyle konuştu: “Sur diplerinin temizlenmesi ise 2000’li yılların başında Feridun Çelik tarafından başlatıldı. Kürt siyasal hareketinin ilk belediyesinin yaptığı ilk iş ise Sur’u kaçak yapılardan kurtarmak oldu. Sonrasında bu çalışmalar Osman Baydemir tarafından devam ettirildi. Peyder pey bu çalışmalar devam ettirildi ama kimse mağdur edilmeden bunlar yapılıyordu. Halka yapılarının bedeli en üst noktadan veriliyordu ve o parayla kentin daha iyi yerlerinden yurttaşlar kendilerine ev alabiliyorlardı. Vali Bey de Ben-u Sen’de Surların etrafını temizledi ve biz bu çalışmaya karşı da çıkmadık. Çünkü biz de istiyoruz Surların etrafının temiz olmasını ama bunlar yapılırken halk mağdur edilmesin istiyoruz. Maksimum halka verdikleri 60-70 bin TL’ye bir yıl kira ödeyemezsiniz. Diyarbakır’da eski yapılarda kiralar bin 500 TL’den başlıyor, yeni yapılarda ise kiralar 3 bin TL’den başlıyor. Bizim karşı çıktığımız nokta şudur; oraları riskli alan ilan edip, halkı perişan bir şekilde sokağa atmalarıdır. Eğer halk memnun ediliyorsa, yurttaşlar verdikleri paralarla Diyarbakır’da bir ev alabiliyorlarsa biz gelip halkı ikna edelim.”
‘İmarsız alanlardaki yapıların arazi tapusunu halka verin, halkı mağdur etmeyin’
Diyarbakır’ın en büyük ilçesi ve kaçak ve plansız yapılaşmanın en yoğun yaşandığı Bağlar ilçesi ve kentteki diğer imarsız yapılaşmalara ilişkin olarak ise şunları dile getirdi: “80 darbesi ve 90’ların köy boşaltmaları sonucu Bağlar’da imarsız yapılaşma oluyor. Peki, Bağlar’a neden imar verilmedi? O dönem kim Belediye Başkanı ise bunun cevabı da ondadır. Bağlar Dörtyol’da kentsel dönüşüm alanı ilan edilen bölgede de yapıların çoğu sağlıksızdır ama yapıların sağlıksız olmasından dolayı riskli alan ilan etmediler. Buranın halkı risklidir diye riskli alan ilan ettiler. Biz tam da bu yüzden karşı çıkıyoruz, halkı riskli gördükleri için karşı çıkıyoruz. Sur’daki çatışmalar sırasında bir ara Bağlar’da da 4-5 gün çatışmalar olmuştu ve ona istinaden Kaynartepe’de bu çalışmayı yaptılar. Gelelim Peyas’a. Şehir genişlemeden Peyas şehre yakın bir köydü ve imar olmaması da çok normaldi. Peyas’ın da bir kısmı tapulu ve geriye kalan hazine arazisi. Burası belki 100 yıllık köydür. Biz diyoruz ki, halkı mağdur etmeyin. Bunun için de arazilerin tapusunu halka verin ve ondan sonra imar çalışması yapın. Derdiniz halka hizmet ise buyurun, verin arazi tapularını. Halk bilmiyor oradaki imar planını. Akıllara zarar bir imar planı vardı ve biz buna itiraz ettik. Mahkeme de bizi haklı buldu ve bütün imarı iptal etti. Mahkeme imar planını iptal etti diye neden Şehir Plancıları Odamızı hedefe koyuyorsunuz? Mahkeme niye iptal etti, demek ki, yanlış bir şey yapılmış. İtirazın haklı nedenleri var ki mahkeme bunu iptal ediyor. Bize diyor ki, rezidanslarda oturuyorlar. Biz de diyoruz ki, Sayın Vali, buranın tapusunu halka verin onlar da rezidanslarda otursun. Yolaltı mahallesi de yapı rezerv alanı ilan edilmiş. Buradaki yapılaşma da 90’lı yıllara dayanıyor. Peki, niye o zaman buradaki kaçak yapılaşmaya karşı durmadınız, buraya niye imar vermediniz? İmarı TMMOB vermiyor. Belediyenin, Valiliğin göz yumduğu bir yapılaşmanın hesabını bize neden soruyorsunuz? Kim göz yummuşsa hesabını ona soracaksınız, bize değil. Ben 90’lı yıllarda 7 yaşında bir çocuktum, bunun hesabını bana soramazsınız. Yolatı’nı TOKİ’ye rezerv alanı diye tahsis etmişler ve hepsini yıkacaklar. Burada da önce arazi tapusunu halka verin, noter tasdikli tapulardan sonra bir bedel ödeyin ve halkı mağdur etmeyin. Madem halkı düşünüyorsunuz, işte size yöntem öneriyoruz. Siz halkı mağdur etmeden bir kentsel dönüşüm yapın, biz de gelip sizi alkışlayalım.”
‘Karşı çıktığımız kaçak yapılar ticari amaçlı olanlardır’
Diyarbakır’da yakın zamanda ticari amaçlı kaçak yapılaşmalara değinen Hatun, “Günümüzde ticari kaçak yapılar yapılıyor ve belediye buna karşı durmuyor. Kentin birçok noktasında bu tür kaçak ticari yapılar var. Hastaneye bitişik koca bir bina kaçak olarak yapılıyor, belediye bunu görmüyor mu? Biz bunlara karşı çıkıyoruz, biz demiyoruz fakir fukaranın evini başına yıkın. Biz yeni yapılan ticari kaçak yapılara, rant amaçlı yapılan kaçak yapılara karşıyız. Biz gariban halkın sığındığı bir gecekonduya niye karşı çıkalım? Adliye ek binasının hemen hemen bitişiğinde kaçak yapı var ve buna ses etmiyorlar. Buyurun burası ticari bir alandır ve kaçak, niye karşı çıkmıyorsunuz? Yine, Newroz alanının bitişiğinde bir kısmı tapulu bir kısmı hazine arazisi olan bir alana düğün salonunu kurdular. Gariban bir halk buraya bir gecekondu yapsaydı beni enterese etmezdi hatta mutlu da olurdum. Ama buradan milyonlarca rant elde edenlere de sessiz kalmamızı kimse bizden beklemesin. Bizim kentte karşı çıktığımız kaçak yapılar ticari amaçlı olanlardır, biz halkın evini başına yıkın demiyoruz. Biz usulsüz gördüğümüz ne varsa teşhir ederiz ve muhataplarımız da mahkemelerdir. Belediyeye yazı gönderir, bilgi isteriz. Bilgi veremezlerse mahkemeye başvururuz. Bu bizim kurumsal görevimizdir. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz, bugün uygulanan yöntemlerine karşıyız. Halkı mağdur etmelerine karşıyız. Yoksa bu yapılarda yaşanmayacağını biz de çok iyi biliyoruz. Mimar, mühendis olan bizleriz sizler değil” diye belirtti.
‘Sur’daki mimari ile cezaevi mimarisi arasındaki 3 farkı bize göstersinler‘
Diyarbakır Sur’da yapılan evlerin kentin eski mimarisi ile bir alakasının bulunmadığını ifade eden Hatun, “Sur’daki yeni yapılaşmanın cezaevi mimarisi ile bir farkı yok. Diyarbakır Sur’daki mimari ile cezaevi mimarisi arasındaki 3 farkı bize göstersinler. Buradaki yapılaşmanın model, mimari olarak D Tipi cezaevi ile ne farkı var? Ha D-E-T Tipi cezaevleri ha Sur’un “özgün” mimarisi. Buyurun Toledo’nun mimarisi” sözleriyle tarihi ilçedeki yeni yapılaşmaya göndermede bulundu.