Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat, Alevilerin eşit yurttaşlık talebini yükseltmesi gerektiğine vurgu yaparken, devletten destek talep edenlere yönelik olarak “Bugün elpençe durup Yezid’in Alevilik tanımıyla bütçe isteyenler de bilmeliler ki, Alevi toplumu devlet bütçesiyle özgürleşmez. Şah Hüseyin’in yolundan giden Aleviler parayla özgürleşemez” ifadelerini kullandı.
Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat TBMM’deki bütçe görüşmeleri ve AİHM kararları üzerine sosyal medya hesabından değerlendirmelerde bulundu.
Alevi örgütlerine yapılan eleştirilere konuşmasının başında kısa bir yanıt veren Fırat, şunları söyledi: “Klavye Alevicileri Alevi örgütlerini eleştiriyorlar, gerekeni yapmıyorlar diye. Alevi örgütlerinin çok şey yapmaları gerektiğine canı gönülden inananlardan biriyim ama her şeyi de Alevi örgütlerinin üzerine bir versiyon ile yüklemek de doğru bir yaklaşım değil. Ben hep inanıyorum ki, üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar. Eksikleri var mı, çok olduğuna inanıyorum.”
Devlet eşit yurttaşlık çerçevesinde tüm vatandaşlara eşit hizmet götürmeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe görüşmelerine değinen ve Alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebine vurgu yapan Fırat, şöyle konuştu: “Bugün bütçe görüşmeleri yapılacak. Türkiye’de biz Alevilerin ana teması eşit yurttaşlıktır, sevgili dostlar. Eşit yurttaşlık ilkeleri anlamında biz kimin ne hakları varsa devletin bu konuda yurttaşlarına karşı eşit olarak hizmet götürmesi gerekiyor. Ama şuan Türkiye’de siyasal iktidarın ve farklı bir mekanizmanın içerisinde olmayan diğerleri vatandaş olarak bütün hizmetlerinden mahrum bırakılıyor. Vergisi alınıyor, askerlik yapılıyor. Vatandaşlık hizmeti yapılıyor ama gelin görün ki, ona karşı devlet sorumluluğunu yerine getirmiyor.”
‘Alevilere para verilsin bu ülkeye demokrasi gelsin mantığı doğru bir yaklaşım değil’
Eşit yurttaşlık bağlamından koparılmış şekilde devletten mali destek isteme anlayışının açmazlarına değinen Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı canlarımız şöyle bir çağrıda bulunuyorlar, Alevilere de hak verilsin, bir pay verilsin. Evet bu ülkede holdingleşen bir Diyanet İşleri Başkanlığı var. 16 milyar gibi devasa bütçesi var. Benim bildiğim 4-5 bakanlığın bütçesi var ve inanıyorum ki bu rakam daha yüksektir. Holdingleşen bir Diyanet var ve bununla ilgili maalesef özgürlükler olmadı. Türkiye’ye demokrasi gelmedi, özgürlükler olmadı. Alevilere para verilsin bu ülkeye demokrasi gelsin mantığı doğru bir yaklaşım değil. Bizim talebimiz net bir anlamda eşit yurttaşlık olmalı.”
‘Kendi mantıklarından bir adalet dağıtan bir zihniyet ile karşı karşıyayız’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Siirt’te yaptığı “Demokrasi Konuşmaları” sırasında Alevilerin taleplerini hükümete ilettiğini söyleyen Cem Vakfı’ndan Ercan Güvenç’e yönelik olarak eleştiride bulunan Fırat, şunları ifade etti: “Siirt’te Cumhurbaşkanı konuşurken, Cem Vakfının kurucusu olduğunu dillendiren bir şahıs maalesef adeta kin kustu. Yeni bir Alevilik tanımını getirdi, kafasına göre bir profil çizdi. Biz bu mantığı, zihniyeti de çok yakından tanıyoruz. “Alisiz Aleviler” vs. diye iktidarın söylemleriyle önceden hazırlanmış şekilde kendisine biçilen görevi yerine getirdi. Faydacılıktan ortaya çıkan adaletin Şah Hüseyin adaleti ile hiçbir bağı yoktur. Adalet Kerbale’dan, bugüne hatta kavli beladan bugüne, Şah Hüseyin’den bu yana zulme, çirkinliğe karşı bir tezahürüdür. Haksızlıklar karşısında haklı olup susmak, hakkaniyet ve eşitlik ilkleriyle yaşamayı ahlaki erdem dışına taşıma, bencillik, tarafgirlik, yalancılık ve her türlü soruna nefret, düşmanlık yaratmak Yezid’in cezalandırıcı mantıkla yeni bir adalet tanımını topluma dayatmasına benzetiyoruz. Bu gür bir şekilde söylenilebilir. Adalet kelimesinin içi boşaltılmış. Adil yaşam inancıyla tanımlanan hak bir kişinin toplumsal koşulları kendi açısından algılama değerlendirmesine ve bunun sosyolojik, psikolojik yargılama sürecine alıp yapay adalet ile dönüştürmeye gitmişlerdir. Her gün sözde adalet dağıtıcısı kişilerin sayısı bu yüzdendir ki artmaktadır. Kendi mantıklarından bir adalet dağıtan bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Bunların hepsi siyasal, ekonomik, ideolojik itaat yükümlülüğü adı altında toplum adına ahkam kesilerek, düşünsel ve sosyolojik bir tanımla Alevilerin adalet isteklerini çıkarcılık üzerine kurgulayarak ortaya çıkmaktadırlar. İşte bu faydacılıktan ortaya çıkan adaletin Şah Hüseyin’in adalet inancıyla hiçbir bağının olmadığını gür bir şekilde söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Hiçbir hak tanımı toplumdaki değerlerin dağıtımını özgürlük, eşitlik gibi, siyasal güç gibi hayata sunduğu fırsatlar gibi ve temiz toplum gibi anlamalı değerler üzerine kurulu değildir. Adaleti getirip tüm toplumlar üzerine inşa etmek istemeyen bir devlet olduğunu görüyoruz. Bunu çoğu dostlarımız da dillendiriyorlar. Bunu sadece Sünni İslam ve onun ahlaki değerleri üzerine bağlı bir Alevilik yapılandırmasıyla sürekli kendi adaletinden dem vurup her dönemin Hızır Paşalarıyla bir avantaj ilişkisi kuruluyor. Ve böylece Alevi toplumuna sundukları adalet, fetihçi zihniyetçi perdesi arkasından yorumlanmış olan bir adalete dönüşüyor. Bunu da şuan Türkiye’de yalın bir anlamda görüyoruz.”
‘Adil olmayan pazarlığın sonucu kimseyi özgürleştirmez’
Adalet vurgusunu sürdüren Fırat, adil olmayan pazarlıkların Alevi toplumuna kaybettireceğine işaret ederek şöyle konuştu: “İşte bizler hep şunu dile getiriyor, dillendiriyoruz; adil olmayan pazarlığın ya da adil olmayan bir anlaşmanın sonucu kimseyi özgürleştirmez. Bu dayatma Alevi toplumunu biata zorlar, adil toplum inancımızı kaybettirir. Hepimizin buna karşı çıkması lazım. Mevcut iyi olma halini sürdürmek, deneyimlenen adaletsizliği benimsemek ve bunu sindirmek gelenek göreneklerimizi, yolumuzu inkar etmektir.”
‘Alevi toplumu devlet bütçesiyle özgürleşmez’
Fırat, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Alevilerle ilgili aldığı kararlara dair de şunları söyledi: “Bakınız son birkaç gündür Avrupa Konseyine bağlı AİHM’nin Alevilik inancıyla ilgili verdiği kararlar konuşuluyor. Bunlardan 2 hakka vurgu yapılıyor. Cemevlerinin yasal statüsü ve devlet bütçesinden pay konuşuluyor. Ricayla, minnetle elpençe durarak elleri titreyerek devletin Alevilere biçtiği kumaşı diline dolayanlara diyoruz ki, eşit yurttaşlık haklarımızı kimsenin tanımlamasına izin vermeyeceğiz. Bizler kendi kurumsal yapılarımızla sorunlarımızın çözülmesini, şartların ve koşulların eşit olmasını, kamu kaynaklarına ayrılan genel bütçeden payın karşılanmasını ve bunların derhal yasalaşmasını istiyoruz. Ayrıca bütçe kaygısıyla, salonlarda, otel odalarında ya da basın açıklamalarında devletin istediği Alevi tanımını yaparak Alevi toplumunu rencide eden, yok sayan ve inciten açıklamalar mücadelemizin haklılığını ortaya koyduğuna inanıyorum. Bizler Alevi toplumunun inançlarını yerine getireceğini daha güçlü daha sağlam adımlarla çağdaş ve özgür bir gelecek için ezilen, yok sayılan tüm halkların hak mücadelesine katılacağımızı biliyoruz. Hep beraber mücadele edeceğiz. Ve yine bugün elpençe durup Yezid’in Alevilik tanımıyla bütçe isteyenler de bilmeliler ki, Alevi toplumu devlet bütçesiyle özgürleşmez. Şah Hüseyin’in yolundan giden Aleviler parayla özgürleşemez. Devlet bütçesiyle holdingleşen Diyanette olduğu gibi ki, Diyanet şuan Türkiye’nin en büyük kurumlarından biri ve o kadar para giriyor ama özgürleşti mi? Tam tersi toplumu fetihçi mantığın içerisine hapseden bir konjonktür çerçevesine büründü. Bu kadar güce rağmen sivil itaatsizliği, vicdani reddi, iştirak ahlakını, afaki duyguların niteliğini, eşitlik, özgürlük kavramını, hoşgörü, siyasal adaleti, sosyal adaleti yok eden Diyanetin kendisidir. Verdiği fetvalarla cahilliği, tacizi, tecavüzü, hırsızlığı, yolsuzluğu olağan kılan da Diyanettir. Oysa bize göre adalet her şeye hakkını vermektir, para vermek değildir. Aleviler için ölçü, denge, hak ve doğal olanı aslına teslim etmekle adalet erdemleşir ve toplumlar özgürleşir. Bu anlamda bizim adaletin savunuculuğunu yapmamız lazım.”
‘72 millet diyeceksin ama herkes benim gibi düşünecek diyeceksin’
Alevilere yönelik yersiz eleştiriler olduğuna işaret eden Fırat, şunları söyledi: “Bizlerin koyun postuna bürünmüş kurtlardan öğrenilecek Alevilik derslerine ihtiyacımız yoktur. Bizim bir öğretimiz var, gelenek göreneklerimiz var, yolumuz, itikadımız var, inancımız var. Alevi gelenek göreneklerinin içinde bazı kendini aktivis olarak yad ettiren arkadaşlarımız da var ve her gün Alevi toplumuna kendi mantığını dayatmaktan kendilerini arındırmaları gerekiyor. 72 millet diyeceksin ama herkes benim gibi düşünecek diyeceksin. Bu da çok yanlış ve sakat bir algı. Hepimizin bir bütün içinde daha yoğun mücadele etmemiz lazım. Alevilerin bu ülkede ezilen bütün kesimlerle beraber mücadele etmesi lazım”
‘Eşit yurttaşlık çerçevesinde herkes kendi inancını, yaşamalı ve yaşatmalı’
İktidarın demokrasiden uzak yaklaşımına değinen Fırat, sözlerine şöyle devam etti: “Hangisi olursa olsun siyasi partilerin Türkiye demokrasisine katkı sunması lazım. Ama görülüyor ki, AKP olsun MHP olsun tamamen, onlar gibi düşünmeyen herkesi terörize eden bir mantıkla karşı karşıyayız. Bu doğru değil. Bu ülkede eşit yurttaşlık çerçevesinde herkes kendi inancını, gelenek göreneklerini, ırkını, rengini, kökenini, dilini özgürce ifade etmeli, yaşamalı ve yaşatmalıdır. Siyasi iktidarlar da bunun konjonktürünü yerine getirmeli. Bunun mücadelesini halk olarak hepimizin vermesi lazım. Biz adalet ilkesi doğrultusunda üzerimize ne mücadele düşüyorsa yaptığımızdan ve yapacağımızdan hiçbir kaygınız olmasın.”
‘Canlarımızın birlik, bütünlük içinde birbiri için Hızır olması lazım’
Ülkede ekonomik krizden kaynaklı yaşanan sorunlara ilişkin olarak da Fırat, şunları söyledi: “Toplumun yoğun sorunları var. Çocuklarımız, gençlerimiz işsiz. Türkiye’de ciddi bir ekonomik sıkıntı var. İnsanlar kiralarını ödeyemiyorlar. Günde birçok kişi bize başvuruyor, gıda desteği istiyor. Elimizden geldiğinde başvuruların hiçbirini geri çevirmiyoruz, katkı sunmaya gayret ediyoruz. Ama maalesef fabrikalar açılmıyor, üretim yapamıyoruz. Ticaret yapan arkadaşlarımız çalışamıyor, çünkü ürettiğini sattığında yerine yenisini üretecek kapasitesi olamıyor. Sattığını yerine koyamıyor. Her canımızın bu süreçte daha dikkatli olması lazım. Canlarımızın birlik, bütünlük içinde birbiri için Hızır olması lazım.”
‘Ne mutlu ki, mücadele edene, mücadeleden yana tavır takınana’
Celal Fırat Dede son olarak ise Alevi canlara hitaben şunları söyledi: “Bir bütün olursak yeryüzünün her yerini sevgiyle bezetiriz. Yunus der ya “Bizim dinimiz sevgidir, başka dine inanmayız”. Kim ne söylerse söylesin aslolan bizim söylediğimizdir, sizlerin söylemidir. Hak meydanında konuşmayan canlarımızın başka yerde konuşacakları bir olgu yoktur. Alevi örgütleriyle de ilgili hepimizin eksiklikleri vardır, bunların farkındayız. Ama dostlarımızın muhabbeti ile bu sorunların üstesinden hep beraber geleceğiz. Hızır hepinizin yoldaşı olsun. Ne mutlu ki, mücadele edene, mücadeleden yana tavır takınana. Gıybet etmeyen, sevgiyle gelenek görenekleriyle itikat inanç anlamında mücadele edip Pir’in huzurunda dara durabilene aşk olsun.”
PİRYOL