HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Alevi kurumlarının kendisini yenilemesi gerektiğine işaret ederken, Cemevlerinin dernek tüzüğü ile yönetilemeyeceğini belirterek yeni örgütlenme modeli olarak Alevi Meclisleri önerisinde bulundu.
Ali Kenanoğlu’ndan Alevi Meclisi önerisi
Alevi örgütlerinin yapısının yenilenmesi gerektiğini ifade eden Kenanoğlu, “Alevi Örgütlerinin üst yapıları; 3 tane federasyon var Türkiye’de ve Avrupa’da bir konfederasyon var. Bunlar bütünüyle bir meclis yapısına dönüşmek zorundadır. Meclis yapısından da kastımız şu; mevcut federasyonları dışlamadan, yok saymadan, yapılarını ortadan kaldırmadan ve onların da içerisinde yer alacağı, onları da güçlendiren bir anlamda geniş bir Alevi Meclisi oluşturulmalı” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Alevilerin eşit yurttaşlık talebi, Alevi örgütlülüğünün yetersizlikleri ve yenilenme ihtiyacına ilişkin PİRYOL’un sorularını yanıtladı.
PİRYOL: Alevilerin temel taleplerinden biri eşit yurttaşlık talebini nasıl değerlendiriyorsunuz. Diyanet Kurumunun olduğu bir yerde eşit yurttaşlık talebini laiklik ilkesiyle bağdaştırmak mümkün mü?
‘Eşit yurttaşlık talebi önemli’
Ali Kenanoğlu: Alevilerin temel taleplerinden bir tanesi eşit yurttaşlık talebidir. Eşit yurttaşlık talebini inançsal anlamda bir eşit yurttaşlık ile bağdaştırmıyoruz sadece. Eşit yurttaşlık aynı zamanda devletin kurumlarından, kamusal hizmetlerinden eşit olarak yararlanmak anlamına geliyor. Kamuya iş alımlarında özellikle KPSS sınavlarında birinci olup ya da dereceye girip arkasından mülakatta elenenler. Kim bunlar, muhalifler. Muhaliflerin başında kim geliyor; Aleviler, Kürtler, sosyalistler. Dolayısıyla eşit yurttaşlık talebi bütünüyle kamusal hizmetlerin eşit olarak verilmesi. Bunun içerisinde Alevi köylerinin yolları ve Alevi köylerine yapılan ya da yapılamayan yatırımlar var. Bunları dile getiriyoruz. Örneğin Alevi köyüne bir yatırım yapılacaksa bu iş camiden, mescitten başlıyor. Buna itiraz ediyoruz ve bunun bir asimilasyon olduğunu söylüyoruz. Ama diğer taraftan da Alevi köylerinin yolları yapılmıyor ve bu yolların yapılması gerekiyor. Ya da sağlık ocağı kurulması veya diğer hizmetlerden eşit bir şekilde faydalanması gerekiyor. Yine aynı şekilde kamusal hizmetler dediğimiz örneğin televizyon; TRT Alevileri yok sayıyor. Hem yaptığı dizilerde, filmlerde hem de bir bütün olarak yayın programına baktığınızda da bu ülkede Aleviler yaşamıyor, Alevilik diye de bir şey yok şeklinde algılanıyor. Dolayısıyla eşit yurttaşlık meselesindeki talepler kısmını sadece inançsal olarak bir eşitlikten bahsetmiyoruz. Alevi inançsal kimliğine sahip kişilerin vatandaş olmaktan kaynaklı haklarını dahi kullanamamaları durumu söz konusu. Dolayısıyla eşit yurttaşlık talebi bu anlamıyla önemli. Öbür taraftan da inançsal anlamda; Bir Diyanet İşleri Başkanlığı var ve devletin dini kamu kurumu ve bütün bütçe buraya akıyor. Buradan da Sünni inancının gereklerine aktarılıyor, o yönde değerlendiriliyor. Tabii ki bu olana yönelik de itirazımız var ama bizim öncelikli itirazımız devletin dinden elini çekmesi, dinleri finanse etmekten vazgeçmesidir. Devletin demokratik ve laik bir cumhuriyet haline dönüşmesidir. Böylece Avrupa’da olduğu gibi dinler, inançlar toplumsal-kamusal alana hizmet eden projeler sunup bu kapsamda destek alabilirler. Bunlar mümkündür ama doğrudan devletin inanç kurumlarına doğrudan para aktarması, belli bir inancı desteklemesi ve bununla ilgili bir dini yapı oluşturması da zaten başlı başına sorunlu bir durumun ta kendisidir.
PİRYOL: Alevilerin varolan örgütlülüğünü yeterli buluyor musunuz? Alevi örgütlülüğünün kitle bağlarının zayıf olduğu ve Alevilerin varolan taleplerinin toplumsallaştırılması noktasında eksikliler olduğu yönündeki eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?
‘Alevi Örgütlülükleri gelinen noktada yeterli değil’
Ali Kenanoğlu: Gelinen noktada Alevi örgütlülüğünü tartışıyoruz. Nasıl tartışıyoruz; böyle bir örgütlülük oluştu ve artık bu örgütlülük yeterli mi değil mi tartışması yapabiliyoruz. O anlamıyla Alevi örgütlerinin varlığı bir kere önemli, çünkü Alevi örgütleri Alevilerin Ocak Sistemi yapılarının işleyemez hale geldiği kent koşullarında varlıklarını sürdürebildikleri, kimliklerini, inançlarını ifade edebildikleri bir yer haline dönüştü. Bu anlamıyla Alevi örgütlerinin varlığı son derece önemli. Alevi örgütleri bugüne kadar bütün eksiği gediğine rağmen önemli işler başardı. Alevilerin taleplerini kamuoyunda belirgin, konuşulur hale getirdi. İktidarın ve muhalefet partilerinin ve bütünüyle siyaset kurumlarının Alevileri muhatap alması noktasına getirdi. Alevi kurumları yokken düşündüğünüz zaman hiçbir şekilde Aleviliğin adı yoktu. Kamusal alanda adı yoktu. Mecliste adı yoktu, siyasette adı yoktu. Bu anlamıyla Alevi örgütlülüğünün varlığı, kurulması ve bugüne kadarki mücadelesi son derece önemlidir. Alevilerin eşit yurttaşlık talebi çerçevesinde büyük ve önemli mitingler yaptık. Alevi toplumunun talepleri az çok Alevilikle ilgilenen birisi tarafından dahi ezberlenir hale getirdik. Gelinen noktada ise artık şurası sorgulanıyor; varolan bu örgütlülük yeterli mi? Şüphesiz yeterli değil. Özellikle Alevi kurumları kendisini tekrar eden bir yere geldi. Cemevleri büyüdü, devasa yapılar haline dönüştü. Hizmet kurumundan çıktı ve hantal yapılar haline dönüştü ve bunlar eleştiriliyor. Diğer taraftan da aslında Alevi örgütlerinin Alevi toplumunun kitlesi ile bağlarının çok sağlam olmadığı da görüldü. Türkiye’deki Alevi nüfusunun yüzde 1’i Alevi örgütleriyle ilişkili ya da üyesi. Bugün Alevi kurumlarındaki üyelerin bile tamamı kendi kurumlarıyla ilgili değil. Herhangi bir eylemde ve söylemde de bulunmazlar. Çoğunluğu sadece kağıt üzerinde üyedir. Bu anlamıyla şu gerçeği maalesef görüyoruz ki, Alevilerin örgütlü yapı içerisindeki yeri yüzde 1 noktasındadır. O anlamıyla şüphesiz ki, yeterli diyemeyiz. Artık Alevi örgütlülüğü kendisini yenilemek ve bütün bu sorunları aşabilecek tartışmalara girmek zorundadır. Çünkü siz temsil ettiğiniz toplum tarafından kabullenilmezseniz, söylemleriniz temsil ettiğiniz toplum tarafından kabul edilmezse o zaman sözünün de bir ağırlığı, karşılığı olmaz. Nihayet bütün bunları yaşamın içinde de çok rahatlıkla görebiliyoruz.
PİRYOL: 2022 yılında Aleviler ne yapmalı, örgütlülüklerini geliştirme konusunda hangi adımları atmalı?
‘Alevi Meclisi oluşturulmalı’
Ali Kenanoğlu: Peki, gelinen noktada bütün bu eleştirilerden sonra Aleviler ne yapmalı? Şüphesiz Alevi örgütleri Alevi toplumunun ve örgütsel yapılarının kitleselleşmesi konusunda tartışmalar yürütmelidir. Bununla birlikte Alevi örgütlerinin yapısının değiştirilmesine yönelik önerilerimiz de var. Öncelikle cemevleri bir inanç kurumu ve cemevleri bir sendika ya da dernek yönetmeliği çerçevesinde, onların tüzükleriyle yönetilen yerler olmaktan öte bir inançsal boyutu olan yapıya evrilmelidir. Cemevlerine üyelik meselesi tümüyle yeniden ele alınmalı ve inançsal anlamda bir ilişki, gönül bağı oluşturulmalıdır. Cemevine üye olan bir kişinin manevi bir hazla oraya üye olması ve bunun ritüelleri konusunda da somut bir önerimiz olmuştu. Diğer taraftan Alevi Örgütlerinin üst yapıları; 3 tane federasyon var Türkiye’de ve Avrupa’da bir konfederasyon var. Bunlar bütünüyle bir meclis yapısına dönüşmek zorundadır. Meclis yapısından da kastımız şu; mevcut federasyonları dışlamadan, yok saymadan, yapılarını ortadan kaldırmadan ve onların da içerisinde yer alacağı, onları da güçlendiren bir anlamda geniş bir Alevi Meclisi oluşturulmalı. Bu meclis içerisinde Alevi örgütlülüğü içerisinde yer almayan sanatçıları, siyasetçileri, muhtarları, köy dernekleri, akademisyenleri, köy dernekleri, yayın organları gibi bütünüyle, Alevi dünyasındaki aktörlerin tamamının içerisinde yer aldığı bir Alevi Meclisi oluşturulmalı ki, hem Aleviler siyaset ilişkisi hem Alevilerle ilgili belirlenen politikalar hem de Alevilerin söyleyecekleri sözler geniş alanda tartışılıp ortaya konması gibi bir sonuca evrilecektir. Bu neye yol açar; birincisi söylenen sözün kapsamlı bir şekilde tartışılarak ele almış olmasının getirdiği güce tekabül eder. Diğer taraftan da bu güçle söylenen söz şüphesiz birlikte alınmış bir karar olduğu için geniş kitleler tarafından da kabul edilen ve uygulamaya konulan bir karar haline dönüşür. O anlamıyla Alevi kurumlarının sözleri de bir mana kazanır, kitleler tarafından kabul görür. Ama maalesef şunu görüyoruz ve ben de içerisinde yer aldığım için biliyorum. Bir siyasetçinin, siyasi partinin ya da herhangi bir milletvekilinin, siyasi parti liderinin söylediği sözler Alevi kurumalarının söylediği sözlerden çok daha fazla etki ediyor. Biz bunu şöyle tartışmıştık; yıllarca biz Alevi kurumları olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı dedik, fakat HDP Eşgenel Başkanları Sayın Yüksekdağ ile Sayın Demirtaş Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır dedi Türkiye’de kıyamet koptu. Ne anlamda kıymaet koptu, tartışmaya neden oldu. Ama biz yıllarca Alevi kurumları olarak Diyanet kaldırılsın dedik ve hala da diyorlar ama bu hiçbir şekilde tartışılmıyor. O anlamıyla bir karşılığı yok, kamusal alanda da siyasi alanda da. Bu anlamıyla bir Alevi Meclisi tümüyle daha etkili bir noktada iş yapacaktır. Buna yönelik inancım ve önerim bundan kaynaklıdır. PİRYOL/ÖZEL