Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) eski Genel Başkanı ve Yazar Ali Balkız, Alevi kurumlarının yenilenme ihtiyacına vurgu yaparak, kongre süreçlerinin sorunların tartışıldığı, özeleştiri yapıldığı ve bunlardan derslerin çıkarıldığı bir CEM’e dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Alevilerin temel taleplerinden biri olan “eşit yurttaşlık” talebinin Diyanetin varlığı koşullarında laiklik ilkesiyle ilişkisi, Alevilerin mevcut örgütlülüklerinin durumu ve 2022 yılında Alevilerin atması gereken adımlar üzerine PİRYOL’a değerlendirmelerde bulunan ABF eski Genel Başkanı Balkız, Alevi kurumlarında demokratik merkeziyetçiliğin kaybedildiğini belirterek, önümüzdeki kongre süreçlerinde özeleştiri ve yenilenme ihtiyacına vurgu yaptı.
Ali Balkız: Alevi örgütleri son yıllarda büyük uyku halindeler
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) eski Genel Başkanı ve Yazar Ali Balkız Alevilerin 2022 mücadele programı kapsamında PİRYOL’un sorularını yanıtladı.
PİRYOL: Alevilerin temel taleplerinden biri eşit yurttaşlık talebini nasıl değerlendiriyorsunuz. Diyanet Kurumunun olduğu bir yerde eşit yurttaşlık talebini laiklik ilkesiyle bağdaştırmak mümkün mü?
‘Anayasadaki özgürlük alanını genişletme mücadelesi’
Ali Balkız: ‘Eşit Yurttaşlık’ kavramını, Türkiye Siyasi Yaşamına biz kazandırdık. O artık tüm hak talep edenlerin ortak dili oldu. Türk ve Sünni devlet, kendinden başka kimseyi tanımıyorsa, yok sayıyorsa, giderek bu iki kimlik içinde eriyip yok olmasını istiyorsa, üstelik bunu Anayasa ve Yasalara rağmen, Uluslararası sözleşmelere rağmen yapıyorsa, büyük bir suç işliyor demektir.
Aslında; anılan yasalara uysa, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Zorunlu Din Dersleriyle ilgili maddeleri, laiklik-eşitlik adına değiştirse, sorun kısmen de olsa çözülmüş olacak. Ki; Anayasa’nın daha başlangıç maddesinde ‘laik devlet’ vurgusuna karşın, devamındaki aykırı maddeler var.
Anayasanın kendi içindeki çelişkileri kim giderecek? Anayasayı yeniden yazabilenler. Halk, Sol, Sosyal Demokratlar, Sosyalistler. Böyle bir gerçeklik var mı? Ne yazık ki yok. Ama buna karşın, tarihin bu evresinde, (Ana uzak hedef orada dursun) yapılabilecek, başarılabilecek işler vardır: Hak arayan tüm kesimleri bir araya getirebilecek bir sınıf-halk örgütlenmesiyle mücadele etmek. Özgürlük alanını genişletmek. AKP’nin; laiklik adına laikliği yok eden politikalarını deşifre etmek. Laikliğin evrensel tanımını, içeriğini savunmak. Bu konuda Aleviler açısından kimi tuzaklar var. Diyanet’te temsil edilmeyi istemek gibi, ‘Bir Diyanet yetmez, bize de bir Diyanet’ istemek gibi. Cemevlerine yasal statü, Dedelere maaş istemek gibi. AKP bunları, kendince orasını burasını yontarak kabul edebilir. Yeter ki Laiklik duvarından bir tuğla daha alabilsin. Alevileri de olabildiği kadar kendi trenine bindirebilsin. Aslında geldiğimiz süreçte, laikliğin sadece ‘sözcük’ olarak kaldığını, içeriğinin boşaltıldığını da bilmemiz lazım. Buna bizim pasifliğimiz kadar, CHP’nin, Sağ’dan oy alabilme sevdasıyla, bu alanı kendileri için ‘mayınlı alan’ ilan etmiş olmasının da payı büyüktür.
Cemevlerine yaklaşım
Cemevleri Alevilerin İbadethanesidir. Onun değerini, işlevini, misyonunu, vizyonunu Aleviler bilir. Kimsenin himmetine ihtiyacı yoktur. Yalnız burada da bir sorun var: Cemevlerini ‘Cenaze Kaldırma Merkezi’ gibi anlamak, devletten, kimi tarikatlardan ve Şiilerden gelen ele geçirme girişimlere karşı koyamamak gibi. ‘Geçim kaynağı’ haline getirmek gibi. Dernek ve Vakıflarımızın karşısında muhalif bir merkez oluşturmak gibi.
PİRYOL: Alevilerin varolan örgütlülüğünü yeterli buluyor musunuz? Alevi örgütlülüğünün kitle bağlarının zayıf olduğu ve Alevilerin varolan taleplerinin toplumsallaştırılması noktasında eksikliler olduğu yönündeki eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?
‘Alevi Örgütleri büyük bir uyku halindeler’
Ali Balkız: Alevi Örgütleri son yıllarda ne yazık ki, büyük bir uyku halindeler. 2021 Ağustosunda Hacıbektaş kasabasında yapılan iki eylem dışında katliamları, o da devletin verdiği izin ölçüsünde, anmaktan başka bir iş yaptıkları söylenemez. Bu sessizlik hali, sadece pandemi ile izah edilemez. Davanın ne denli yaşamsal olduğu yeterince anlaşılmamış olması bir nedendir. Yorgunluk, inançsızlık bir nedendir. Kadroların yenilenmemesi, gençleştirilmemesi bir nedendir. Yöneticilerin kendi aralarında anlaşmazlığa düşmesi bir nedendir. Tüzüğe, programa uymama, demokratik merkeziyetçiliğin kaybedilmesi, örgüt yapısının gevşemesi bir nedendir. Yöneticilerin bulundukları konumu, sosyal, siyasal ve ekonomik çıkarlar için kullanmaları bir nedendir. Devletle açık, toplumsal faydalar yerine, bireysel veya grupsal çıkar ilişkileri kurmak bir nedendir. Kimi siyasi oluşumların Alevi örgütlenmeleri içinde yer edinme girişimleri bir nedendir. Siyasi partilerle ilkeler yerine karşılıklı fayda edinme beklentili ilişki kurma bir nedendir. Enerjiyi, zamanı olanakları davanın genel çıkarları yerine; gelecek seçimi yeniden kazanma yolunda harcamak bir nedendir. DAHA DA ÇOĞALTILABİLİR…
Geniş Alevi kitlesi tüm bunları görür, izler, işitir de hiç etkilenmez mi? Güven duygusu zedelenmez mi? Sevgisi, saygısı, bağlılık duygusu azalmaz mı?
PİRYOL: 2022 yılında Aleviler ne yapmalı, örgütlülüklerini geliştirme konusunda hangi adımları atmalı?
Aleviler 2022’de ne yapmalı?
Ali Balkız: 2022 zorlu bir yıl olacak. Büyük olasılıkla da AKP faşizminden kurtulma olanağı bulabileceğiz. Bu mücadelede Alevilere de büyük görevler düşüyor. Hem ülkemizin göreceli olarak, daha laik, demokrat, özgürlükçü, çoğulcu, kamucu barışçı bir yönetime kavuşması için, gerekse de kendi programlarını hayata geçirebilmeleri için hazırlıklı olmalılar. Önümüzdeki aylarda, büyük, merkezi örgütlerimizin kongreleri var. Bu kongreler birer fırsattır. Seçim kazanma çabası yerine bu kongreler yukarda belirttiğim sorunların konuşulduğu, tartışıldığı, özeleştiri yapıldığı, dersler çıkartıldığı bir Cem’e dönüştürülebilirse iyi bir başlangıç yapılmış olur. Alevi Hareketi’nin köküne, edindiği tarihsel, kutsal mirasa baktığımızda bu olabilirdir. Yeter ki inanalım. Nereden gelip nereye gitmekte olduğumuzu bilelim. PİRYOL/ÖZEL