Bir kuru ekmek uğruna insanların düşürüldüğü hale bakmadan, ekmeğin askıda olup olmaması üzerine tartışmanın ne alemi var.
Erdoğan MHP’nin ‘askıda ekmek’ projesini hiçe sayarak, “Bırakın Allah’ınızı severseniz ya… Ya böyle bir şey var mı Türkiye’de ya… Yani bugün evine ekmek götüremeyen biri var mı Türkiye’de ya… İnanıyor musunuz bunlara?” diye açıklama yaptı. Haliyle koalisyon ortağının başlattığı uygulamayı boşa düşürmüş oldu.
İktidar ortaklarında ‘askıda ekmek’ ayrışması
MHP bundan böyle ‘askıda ekmek’ uygulamasını devam ettirir mi bilinmez ama bilinen bir şey varsa Erdoğan ve Bahçeli ayrı tellerden çalıyor. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor ve belli ki bu konuda farklı düşünüyorlar.
Evine ekmek götüremeyen var mı?
Peki, Türkiye’de evine ekmek götüremeyen insanlar sahiden var mı, yoksa bu sadece muhalefetin iktidarı sıkıştırmak için bir algı operasyonu mu? Aslında bunu ne muhalefete ne de iktidara sormanın bir alemi yok. Yönetenler her zaman için işlerin iyi gittiğinden, yönetime talip olanlar da yönetimin başarısızlığından dem vururlar. O yüzden asıl muhatap olan vatandaşa bunu sormak gerek. Sahiden Türkiye’de evine ekmek götüremeyen insanlar var mı? Vatandaş bu konuda ne düşünüyor acaba.
Bir kuru ekmek uğruna…
Elbette ki, memlekette yaşayan herkes iyi kötü evine bir ekmek götürüyordur ancak mesele bu mu ya da bu meseleyi böyle basit mi ele almak gerekiyor. Diyelim ki, memlekette herkes kuru bir ekmeği bir şekilde evine götürebilmiş olsun. Bundan memleketin halinin iyi olduğu, vatandaşın halinden memnun olduğu sonucu çıkmaz. Aslında soruyu şöyle sormak gerekiyor: Vatandaş evine kuru bir ekmeği götürürken, insani olarak hakkı olan nelerden yoksun kalıyor?
21’inci yüzyılda ekmek davası
Buyurun buradan yanıtlayın! Kimi insan var bir kuru ekmek için o gün dilendi. Kimi insan yardım alarak o kuru ekmeğe ulaşabildi. Kimi insan var, emeğini 3 kuruşa satarak aldı bir somun ekmeğini. Yani, bir kuru ekmek girdi eve ama ne pahasına. Bu mudur insanlık onuruna yakışan hem de 21’inci yüzyılda?
İnsanlık öldü, insan ölmeden…
Demek ki, mesele ekmek değil, insanın ekmeğini kazanırken düştüğü, düşürüldüğü haldir. Yıl 2020 ve vatandaşlarımıza insana yaraşır bir yaşam ve çalışma koşulları sağladık mı sağlayamadık mı buna bakalım. Asgari ücret açlık sınırının altına kalmış. Yoksulluk sınırını emekçiler hayal dahi edemiyorlar ve biz ekmeği askıda mı alalım ne yapalım diye muhabbeti lüzumsuz yere sulandırıyoruz. Bırakın bunları, bir zahmet geçin. İnsana yakışan insanca yaşamaktır. Bunun neresindeyiz, ona göre ölçüp tartın ve sarf edin sözlerinizi. ‘Bu devirde kimse açlıktan ölmüyor’ da demeyin, çünkü ölmesi mi lazım ille de. Ya insanlık ölmüş daha insan ölmeden ve hepimiz bunun seyircisi olmuşuz. Yaşarken ölmek nedir, bunu tatmış birçok insan ve hayallerinden, umutlarından kala kala nasırlı yürekleri, donakalmış bakışları kalmış. Bu mudur insanlık…