Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştiren sağlık emekçileri, Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda da alanlardaydı. İktidarın sağlık politikasının halk sağlığı için risk oluşturduğunu haykıran sağlık emekçileri “bıçak kemikte” diyerek uyarıda bulundu.
Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda bir araya gelerek ortak açıklama yapanTürk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Hemşireler Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Mezopotamya Psikologları İnsiyatifi ve Diyarbakır Veteriner Hekimleri Odası, sağlık çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdiler.
‘Emeğimizin karşılığını alana kadar mücadeleye devam’
TTB Merkez Yürütme Kurulu üyesi Halis Yerlikaya, bir günlük uyarı grevi yaptıklarını belirterek, “ Çalışma yaşamı alanlarında yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek için, emeğimizin karşılığını alabilmek için, haklarımızı talep etmek için bir günlük iş bırakma eyleminde bir aradayız. Tüm sağlık çalışanları olarak bu grevi yapıyoruz. Bizler biliyoruz ki, sağlık ekip işidir. Hekimi, hemşiresi, ebesi, sağlık işçisi ile hep beraber, kolektif olarak bu hizmeti yürütüyoruz. Bizi ayrıştırmaya kalkışanlara, aramızda ayrım yapmaya kalkışanlara karşı emek meslek örgütleri ve sağlık emekçileri olarak hep beraberiz, yan yanayız, omuz omuzayız ve birlikte mücadele ediyoruz. Ekonomik krizin olduğu koşullarda ve bize de yansıttığı koşullarda tıpkı yoksul halk kesimleri gibi biz sağlık emekçileri de geçinemiyoruz. O nedenle bugünkü en temel talebimiz insanca yaşayabileceğimiz bir ücret talebimizdir. Emekliliğe de yansıyacak ve insanca yaşayabileceğimiz temel talebimizdir. Sağlık alanında yaşanan şiddetin son bulması diğer bir talebimizdir. 3600’den başlayıp 7200’e kadar sağlık emekçileri açısından ek gösterge talebimiz var. Yine, sağlık alanındaki yaşanan çöküşün bedelini biz ödemek istemiyoruz. Çalışma koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz. 26 saate varan uzun çalışma sürelerinde çalışmak istemiyoruz. Emeğimizin karşılığını istiyoruz ve emeğimizin karşılığını alana kadar da hep birlikte yan yana omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Diyarbakır’daki sağlık emekçileri adına yapılan ortak açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan okudu.
‘Bıçak kemikte, geçinemiyoruz’
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan’ın okuduğu açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Bugün gelinen aşamada tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması nedeniyle zor durumdadır. Genç hekimler başta olmak üzere sağlık emekçileri ülkeyi terk etmekte çareyi arıyor. Kamuoyuna yansıdığı gibi ağır çalışma koşulları ve mobbing etkisi ile intiharlar yaşanıyor. Uzun nöbetler sonrası uykusuz kalanlar trafik kazalarında yaşamlarını yitiriyor. Yüzlercemiz pandemi ile mücadelede yaşamını yitirdi. Yüz binlercemiz enfekte oldu. Bu da yetmezmiş gibi yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırının biraz üzerinde kalan düşük aylık gelirler ile hepimiz birden ‘Geçinemiyoruz’ demeye başladık. Evet, artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Onun için iş bırakarak bu gün alanlara çıkarak uyarıyoruz!”
Sağlık sistemi böyle yürümez
İktidarın sağlık sisteminin toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini aldığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzlerce insanımız, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler” ifadelerine yer verildi.
Sağlık Bakanı sağlık emekçilerine neden bakmıyor?
Pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının daha da ağırlaştığına vurgu yapılan açıklamada, “Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa ederken, emekli olurken; sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın sağlık ve sosyal hizmet emekçilerin çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?” denildi.
Sağlık sistemi iflasta
Yurttaşların sağlık sistemine ve ilaca erişimde yaşadığı sorunlara vurgu yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Mevcut sağlık sistemi işkolu emekçileri ve halk açısından da iflas etmiş durumdadır. Halk sağlık hizmetlerine erişememektedir. Kronik hastalığı olanlar bile bu pandemi sürecinde tedaviye ulaşamamaktadır. Halkın verdiği vergiler yetmezmiş gibi 14 kalemde katkı katılım payları ilave ücretler alınmaktadır. İlaçlar ödeme kapsamından çıkarılmakta, çok sayıda ilaca erişememe hali yaşanmaktadır. Artık yaşamımıza bile mâl olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan algı yönetimleriyle çarpıtmaya, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışmaktadır.”
‘Ses çıkardığımızda mobbing uygulanmakta’
Sağlık emekçilerine sefalet ücretini dayatan iktidarın sağlıkçılar arasında ayrım yaptığına dikkat çekilerek, “Ülkeyi yönetenler angarya koşullarında, sefalet ücretleri ile bizleri çalıştırırken ayrım yapmamaktalar. Ne zaman haklarımızı elde etmek için ortaklaştığımızda, güçlü ses çıkardığımızda bizleri ayırmak için ekibin bir kısmına yönelik kısmi yasal düzenlemeler yapmakta, mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle bizi baskı altına almaya çalışmaktalar. Bizler bunun farkındayız. Nasıl hizmeti üretirken ekip olarak çalışıyor isek haklarımızı almak içinde ekip olarak mücadele edeceğiz. Uyarıyoruz: Torba yasa kapsamında gündeme gelen mevcut teklifin altında ve tüm işkolu emekçilerini kapsayacak tarzda bizlerin TBMM’ye gönderdiği ve muhalefet patileri tarafından kanun teklifi olarak sunulan, emekçilerin ekip olma prensibine uygun herkesi kapsamayan hiçbir teklifi kabul etmiyoruz. Sorunlarımızı muhatabı ile çözemediğimiz için bu gün alanlardayız. Sorunlarımızın köklü çözümü ancak bu sağlık sisteminin tümüyle değişmesi ile gerçekleşecektir. Halkın ve işkolu emekçilerinin taleplerini karşılayacak, hizmet üretenlerin ve alanların örgütleri aracılığı ile sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar karar alma süreçleri içinde yer alacağı sağlık sistemi inşa edilinceye kadar birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
‘Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyin’
Açıklamada sağlık emekçilerinin talepleri ise şöyle sıralandı:
“-Özelleştirme politikalarından vazgeçin.
-Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyin.
-Tüm işkolu emekçilerine emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret uygulamasını başlatın.
-Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verin.
-Güvenceli çalışabilme koşullarını sağlayın. Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri sağlıklı çalışma ortamları oluşturun.
-COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası
-Ağır ve tehlikeli işler kapsamında faaliyet yürüten tüm işkolu emekçileri için 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verin.”
PİRYOL