PİRYOL- Diyarbakır TSO İş Kadınları Meclisi, TOBB Diyarbakır İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Diyarbakır Sanayi Mektebi işbirliğinde gerçekleşen ‘Ekonomide Kadın Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde öne çıkan tespitler sıralanırken, kadına yönelik şiddetin toplumsal eşitsizlikleri derinleştirdiğine vurgu yapıldı.
DTSO İş Kadınları Meclisi ve TOBB Diyarbakır Kadın Girişimciler Kurulu, “Ekonomide Kadın Çalıştayı” sonuç bildirgesini yayınladı.
Diyarbakır TSO İş Kadınları Meclisi, TOBB Diyarbakır İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Diyarbakır Sanayi Mektebi işbirliğinde, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ve Diyarbakır Ticaret Borsasının desteğiyle düzenlenen Ekonomide Kadın Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayımlandı.
ÇALIŞTAYA 150 KİŞİLİK KATILIM
Ekonomide Kadın Çalıştayı Sonuç Bildirgesi şöyle:
“DTSO İş Kadınları Meclisi, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu tarafından DTSO ve Diyarbakır Ticaret Borsası işbirliğinde ve Diyarbakır Sanayi Mektebi desteğiyle “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” bağlamında düzenlenen “Ekonomide Kadın Çalıştayı” , kadınların ekonomik alanda karşı karşıya kaldığı şiddetin geldiği boyutu ve ekonomiye katılımlarında Türkiye ve bölge illerindeki mevcut durumu değerlendirmek, ortak çözüm önerileri geliştirmek ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla Diyarbakır’da geniş bir katılım ile gerçekleştirildi.
Çalıştaya Diyarbakır ilinden belediye eş başkanları, destek veren kurumların başkanları ve yetkilileri, kadın girişimciler, kendi hesabına çalışan kadınlar, ücretli çalışan kadınlar, kadın kooperatifleri üyeleri, ilgili kamu kurumlarından yöneticiler, belediyeler ve kent konseyinden kadın birimleri, NEET kapsamındaki kadınlar, işsiz kadınlar, kültür sanat, sağlık, basın gibi farklı alanlardan kadınlar ve kadın sivil toplum örgütleri ile düşünce kuruluşları gibi oldukça geniş ve farklı kesimlerden oluşan yaklaşık 150 kişi katılım sağladı.
1 günlük çalıştayın ilk bölümü farklı alanlarda uzman kadınların sunumları ile gerçekleşti. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Aslı Çoban’ın moderatörlüğünde Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu tarafından Türkiye’de kadın istihdamının kırılgan yapısına, kadın işgücünün yatay yoğunlaşması ve sektörel ayrışmaya, cam tavan ve cinsiyete dayalı ücret farkı gibi ülke genelinde kadınların işgücüne katılımındaki kısıtlar ve sorunlara değinildi. Daha sonra Aktivist Hace Foggo tarafından özellikle pandemi ve ekonomik krizler ile Türkiye’de artan kadın ve çocuk yokslulluğuna ve yoksun bırakılma hallerine değinildi. Prof. Dr. Besime Şen erkekler tarafından inşa edilen kentlerin kadınların ekonomiye katılımında yarattığı sorunları, yoksullaşmayı ve Diyarbakır ilinde kentleşme politikalarının kadınların ekonomik, kültürel ve sosyal hayata katılımına etkilerini değerlendirdi. Sabancı Vakfı Proje Yöneticisi Simla Yavaş, NEET kadın kavramını, Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesi deneyimi ile NEET kadınların istihdamda karşılaştıkları zorlukları aktardı. Kadın Kooperatiflerine ilişkin bilgi veren Doç Dr. Ayşe Gönüllü Atakan kadın kooperatiflerinin kadının güçlenmesi için her kesimin uzlaştığı bir model olduğunu vurgulayarak, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin yapısı, sorunları, sosyal kooperatif modelini ve karma kooperatiflerde kadın ve gençlerin katılımının masaya yatırılması gerektiğine değindi. Son olarak DTSO Projeler Koordinatörü Meryem Özdemir Ok Diyarbakır ve bölge illerinin batı illeri ile gelişmişlik farklarına değinerek bölge illerinde kadının ekonomiye katılımının daha düşük olduğunu kadın girişimciliği, istihdamı ve kadın kooperatiflerine dair veriler ile aktardı ve TRC2 (Diyarbakır, Şanlıurfa) illerinin en yüksek NEET kadın nüfusuna sahip olduğunu vurguladı.
Sunumlar sonrasında yapılan tartışmalarda girişimci, kendi hesabına çalışan, farklı sektörlerde ücretli çalışan tüm kadınların ekonomik alanda kısıtlar ve şiddet ile karşı karşıya kalabildiği, kadınların yaptıkları işlerin görünmez, ücretsiz ya da kayıt dışı olduğu, kadının başta bakım yükü ve kadına yönelik şiddet olmak üzere, çeşitli nedenlerle istihdama katılamadığı, eğitime ve nitelikli işlere erişimde eşitsizlikler ve sunulan alternatiflerin kadını yeniden aileye sıkıştıran ve özel alana hapseden bir yapıda olduğu değerlendirildi. Değerlendirmelerin ardından kadınlar tarafından 10 tartışma masası oluşturularak; kadın emeğinin ne kadar görünür olduğu, hangi alanlarda işgücüne katıldığı, istihdamda karşılaştığı sorunlar, kadın girişimcilerin karşılaştığı kısıtlar ve ekonomik kuruluşlarda karar alma süreçlerine ne kadar katılabildikleri, yerel politikalara kadınların katılımı, kadına yönelik ekonomik şiddetin boyutu, kadın kooperatiflerinin kadınların ekonomiye katılımında doğru bir model olup olmadığı, Diyarbakır ilinde kadın yoksulluğunda mevcut durum, mevcut sosyal politikaların kadın yoksulluğunun önlenmesinde ne derece katkı sunduğu, kadın kurumları, stkları ve girişimleri arasında işbirliği ve dayanışmanın düzeyi konularında tartışmalar yürütüldü.
TESPİTLER VE ÖNERİLER
Çalıştay gruplarının yaptıkları tartışmalarda öne çıkan tespit ve öneriler:
1.Kadınların Ekonomik Güçlenmesi: Kadın kooperatifleri ve kadın girişimciliği, kadınların ekonomik alandaki varlığını artırmak açısından kritik bir öneme sahip. Ancak, bu alanlarda kadınlar cinsiyetçi kalıplarla sınırlanmakta, özellikle geleneksel olarak eril görülen iş kollarına erişimde zorlanmaktadır. Ayrıca kadınlar iş kurarken, ekonomiye katılırken finansa erişim sorunu oldukça kritik bir yerde duruyor. Bu nedenle, kentte kadın girişimciliğini güçlendirmek adına kapsamlı ve bütüncül destek programlarına ihtiyaç var. Kadınların istihdama belirli sektörlerde katılmakta, özellikle Diyarbakır’da tekstilde emek gücü, tarımda ücretsiz aile işçisi ve hizmetler sektöründe düşük ücretli ve sürdürülebilirliği düşük olan işlerde yoğunlaşmaktadırlar. NEET kadın nüfusunun en yüksek olduğu kentlerden biri olan Diyarbakır’a kadınlar için özellikle genç kadınların daha nitelikli işlere erişimi için özgün politikalar geliştirilmelidir.
2.Kadına Yönelik Şiddetin Ekonomiye Etkisi: Kadına yönelik şiddet ve işyerlerinde karşılaşılan mobbing, kadınların istihdama katılımını olumsuz etkilemektedir. Kadınlar, şiddet ve tacizle karşılaşma korkusuyla birçok çalışma ortamından uzak durmakta ve ekonomik faaliyetlerin dışında kalmaktadır. Bu nedenle, kamu kurumlarında, belediyelerde ve işyerlerinde şiddetle mücadeleye yönelik politikaların geliştirilmesi hayati öneme sahiptir.
3.Bakım Hizmetlerinin Toplumsallaştırılması: Kadınların istihdama katılımının önündeki en büyük engellerden biri bakım yüküdür. Çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılması oldukça kritik bir yerde durmaktadır. OSB ve istihdam sayısı yüksek işyerlerinde kreş uygulaması maalesef istenilen sonuçları sağlamamıştır. Kamu ve yerel yönetimler tarafından da özellikle daha dezavantajlı konumdaki kadınların yararlanabileceği mahalle düzeyinde kreş ve yaşlı bakım evleri ülke genelinde ve yerelde kadınların en çok dile getirdiği taleplerden biri olmasına rağmen talebin oldukça gerisindedir. Diyarbakır’da osblerde kreş alanları oluşturulmakla beraber bu alanlardan osblerde çalışan kadınların yararlanma düzeyi oldukça düşüktür. Bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılmasına yönelik yerelde kadınların ihtiyaçları esas alınarak çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, erkeklerin de bakım hizmetlerine katılımını artıracak politikalar geliştirilmelidir.
4.Kadın Kooperatiflerinin Pazara Erişimi: Kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliği, belediyeler, kadın örgütleri ve STK’ların iş birliğiyle desteklenmelidir. Kadın kooperatiflerinin pazara erişim sorunlarını aşmak adına toplu girişim stratejileri ve dayanışma ağları oluşturulmalıdır. Kadın kooperatiflerinin salt cinsiyetçi iş bölümünün devamı niteliğinde alanlarda kuruldukları görülmektedir. Daha eril olarak bilinen alanlarda kadınların ortaklığı ve dayanışması ile kooperatifler kurulmasına odaklanılmalıdır. Bunun yanında karma kooperatiflerde kadınların ve gençlerin ne kadar yer aldığı, ne kadar aktif oldukları, neden katılamadıkları da değerlendirilmeli ve bu alanda çalışmalar yapılmalıdır.
5.Kadın Yoksulluğu ve Sosyal Politikalar: Kadın yoksulluğunun temelinde cinsiyetçilik ve toplumsal işbölümü yer almaktadır. Bu yoksulluğu azaltmak için sosyal yardımlar yerine kadınların ekonomik güçlenmesini destekleyen politikalar önceliklendirilmelidir. Pandemi ve sonrasında yaşanan ekonomik krizler en çok kadınları ve çocukları etkilemiş, kadınlar ve çocuklar daha çok yoksun bırakılma hali ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunun için çözüm sosyal yardımlar değil kadınların ve çocukların temel hizmetlere ve haklara erişimini sağlayacak kapsayıcı ve yerelin özgünlüğünü esas alan politikalar geliştirmektir.
6.Yerel İşbirliğinin Sağlanması: Diyarbakır özgün koşullara sahip bir kent olarak kadının siyasette diğer illere göre daha çok yer aldığı ancak ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılımının daha kötü olduğu bir kenttir. Kentte sivil toplum alanı güçlü olup, kamu kurumları, belediyeler ve sivil toplum örgütleri işbirliğinde ekonomik alanda kadının güçlendirilmesine yönelik yerel çözümler geliştirmek, yerel politikalar üretmek ve yerele dair alınan kararlara katılım için mücadele etmek gerekmektedir. Çalıştayda yapılan tartışmalar yerelde kadın alanında çalışan ve bu alana ilgi duyan katılımcıların ilgisinin ne kadar yüksek olduğunu göstermiş olup, çalıştay tartışmalarının ışığında ortak bir yapı oluşturulması ve kadınların katılımı ile her bir tartışma konusuna dair daha kapsayıcı ve bütüncül politika önerileri kadınlar tarafından gerçekleştirilebilir.
SONUÇ
Diyarbakır’da bu çalıştaya katılan kadınlar olarak bizler, kadınların kendi hayatları hakkındaki kararları verebilecek şekilde güçlenmeleri, istihdama katılmaları ve ekonomik olarak kendi kendine yeterli hale gelmesi için hep beraber ve daha fazla çalışacağız. Diğer yandan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle, bir çağrı yapmayı gerekli buluyoruz. Biz kadınlar yaşadığımız alanlarda güven içinde ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılamıyoruz. Kadınların mücadelesi ile elde edilen kazanımlar da mevcut politikalar ile gittikçe daha çok geriye çekiliyor. Yine ekonomik alanda şiddetle ve mobbingle karşılaşmaya devam ediyoruz ve ekonomik alanda güçlü olamadığımız için daha çok şiddet ile karşılaşıyoruz. Kadına yönelik şiddet yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren sistematik bir sorundur. Ekonomik şiddetin yanı sıra fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetle mücadelede, kamu kurumları, belediyeler ve iş dünyasına düşen görevler bulunmaktadır. Kadınların fiziksel, psikolojik ve ekonomik güvenliğini sağlayan bir toplumsal düzen inşa etmek, tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur. Bu nedenle, şiddetle mücadelede dayanışmayı güçlendirecek adımlar atılmalı ve bu alandaki mevcut cezasızlık politikalarına karşı kararlılıkla mücadele edilmelidir. Birlikte olmaya, dayanışmaya ve yaşadığımız alanlarda daha çok mücadeleye, üretmeye ve karar alma süreçlerine katılmaya ihtiyacımız var.
Kadınların ekonomiye katılımı için Diyarbakır ilinde farklı şekilde ekonomiye katılan tüm kadınların ve yapıların güçlerini birleştirmesinin ilk adımı olarak değerlendirdiğimiz bu Çalıştay’ın raporu daha sonra bir kitapçık haline getirilecektir.”