Van’daki barış mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Barış adalettir, özgürlüktür, emektir, alın teridir, hakça yaşamdır” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Van’daki mitingde konuştu.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Van’da “Barış Yaşatır” şiarıyla düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine binlerce kişi katıldı.
Pervin Buldan Barış Mitinginde halka seslendi
Sanatçı Murat Demir’in seslendirdiği şarkıların ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan halka seslendi.
‘Barış adalettir, özgürlüktür, emektir, alın teridir, hakça yaşamdır’
1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlayarak konuşmasına başlayan Buldan, “1 Eylül’ün bu ülkede barış adına atılacak bütün adımlara vesile olmasını yürekten temenni ediyorum. Barışa susamış bu topraklarda, kalbi yüreği, beyni, barışla vuran, barışla yüreği atan milyonların 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü, HDP olarak kutluyoruz. Türkiye ve Ortadoğu halklarının ihtiyaç duyduğu bir zamanda, barışa ne kadar özlem duyduğumuz zamandan geçiyoruz. Evet, barış sadece bir isim olarak barış değil. Elbette barış adalettir, özgürlüktür, emektir, alın teridir, aynı zamanda hakça yaşamdır. Gandhi’nin dediği gibi, barışa giden bir yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur” ifadelerini kullandı.
‘Halkımızın tercih etmediği savaş politikalarıdır’
Bu topraklardaki barış mücadelesine vurgu yapan Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkımızın tercih etmediği, onay vermediği savaş politikalarıdır. Ülkemiz son 6 yıldır bu savaş politikalarına prim veren, savaş politikalarının birebir içerisinde olan, halkımızı bu politikalarla ekonomik krizin, sosyal krizlerin, siyasi krizlerin içerisine sürükleyen bir hale getiren bir iktidar var karşımızda. O da AKP ve MHP iktidarıdır.”
‘Türkiye halklarına barışı unutturmaya çalıştılar’
Çözüm sürecine vurgu yapan Buldan, şunları söyledi: “2013 yılı hepimizin hafızasında, yüreğinde önemli bir tarih. 2013’te başlayan diyalog ve müzakere süreci, görülme süreci, Türkiye ve Ortadoğu’nun kaderinin tarihi olarak değiştirecek olan bir adımdır. Bunu bizler Türkiye halkları olarak önemle takip ettik, üzerinde durduk. Sadece barış ve müzakere süreci değil, onun arkasında atılan adımlar da vardı. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de okunan mutabakat metni, bu ülkenin barışa adım adım gitmesi için atılan adımlardan bir tanesiydi, o da kıymetli bir adımdır. Ancak bu ülkeyi yönetenler çözüm yerine çözümsüzlüğü tercih ettiler, savaş politikalarını tercih ettiler, halkların ortak geleceğine darbe yaptılar. Bunu yaparken tecridi derinleştirdiler, Türkiye halklarına barışı unutturmaya çalıştılar. Türkiye halkları 2013 yılında barışın geleceğini özlemle bekliyordu, o iklim Türkiye’ye yayılmıştı.”
‘Çözümün olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz’
İktidarın barış politikasından uzak olduğuna değinen Buldan, “Ortadoğu’da yaşanan tüm savaşların içine bu iktidar Türkiye’yi soktu. Atık savaşların içerisine sürüklenen bir Türkiye var. Bu savaşın maliyetini ekonomik ve sosyal olarak Türkiye halkları her gün ödemek zorunda kaldı. Kürt sorunuyla yüzleşemeyen bir ülke mafyanın, çetelerin, krizlerin ve bunların oluşturduğu düzenlere teslim oldu. Kürt sorunun çözümü için diyalog, müzakere, tecridin kalkması acil ve elzemdir. Çünkü çözümün olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz, adalet, refah, istikrar ve güvenli bir yaşam asla olamaz. Bugün en önemli meselemiz tabi ki barıştır. Bir kez daha barışa ne kadar ihtiyaç duyulduğunu tartışmak istiyoruz. Çünkü artık yönetilemeyen bir ülke var. AKP-MHP’nin artık ülkeyi yönetemediğini iyi biliyoruz. Bu ülke artık yönetilemiyor” dedi.
‘Nefret ve ırkçılık siyaseti var’
Ülkede faşizm koşullarının olduğunu ifade eden Buldan, demokratik siyasete darbe yapıldığını belirterek, “Bir ülkede, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilen milyonlar, geleceği çalınan gençler, her gün sokak ortasında katledilen kadınlar, çökertilen ekonomi, sömürülen alın teri, yakılan orman, kurutulan sular, nefret ve ırkçılık siyaseti var. İnsanların artık kardeşçe bir arada yaşaması olanak bulmayan bir ortam yaratan iktidar var” diye belirtti.
‘Barış sorunu sadece HDP’nin sorunu değil’
Savaşa karşı barışı her alanda ısrarla savunmaya devam edeceklerini belirten Buldan, sözlerini şöyle dürdürdü: “Çünkü biliyoruz ki bu ülkeyi yönetenler Kürtlere, kadınlara, Alevi’ye, Sünni’ye, Ermeni’ye, Süryani’ye düşman. İşte bunlara karşı mücadele edenler, yine barış ve demokrasi için mücadele veren arkadaşlarımız şuan cezaevlerinde. Bu arkadaşlarımız annelerimizi artık gözyaşı dökmesin, gencecik insanlar toprağa düşmesin diye mücadele ettiler ama cezaevine atıldılar. Biz barış istiyor ve bunda ısrar ediyoruz. Ama barışın sağlanması için Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerekiyor. Barış sorunu sadece HDP’nin sorunu değil, olmamalıdır. Bu sorun vicdanı olan herkesin sorunudur. Kürt sorunun çözümsüzlüğü 83 milyona mağduriyet olarak geri dönmektedir. Kürt sorunun demokratik olarak çözülmesini haykırmanın zamanı gelmiştir.”
‘HDP olarak 27 Eylül’de ilkelerimizi açıklayacağız’
27 Eylül’de HDP’nin “İlkelerimiz” başlığıyla bir deklarasyon yayımlayacağını ifade eden Buldan, son olarak şunları kaydetti: “Bizler, siyasal ve toplumsal muhalefete, demokrasi güçlerine, vicdanlı olan herkese çağrıyı yapıyoruz. Kurulması gereken ittifak barış ittifakıdır. Herkes barış ittifakı üzerinde çalışmalı ve bu ittifakı hayata geçirmelidir. Türkiye’nin en acil ihtiyacı barıştır. Türkiye’nin barış ittifakını oluşturmak için çalışması gerekiyor. HDP olarak 27 Eylül’de ilkelerimizi açıklayacağız. Türkiye’nin tüm sorunlarının yanında Kürt sorunu ve diğer sorunların çözümüne dair ilkelerimizi Türkiye kamuoyuna açıklayacağız. Bu ilkeler açıklandıktan sonra Türkiye halkları HDP etrafında kenetlenecek, HDP büyüyüp genişleyecektir. Bu aşamadan sonra imha ve inkar siyasetine ‘hayır’ diyenler kendilerini belli edeceklerdir. HDP’nin Türkiye siyasetinde büyük bir umut olduğunu, çözüm gücü ve cesaret olduğunu bir kez daha göstereceğiz.” PİRYOL