PİRYOL- DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli’ye yanıt verdi: “İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmek için bugün Adalet Bakanlığı’na başvuracağız. Samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar.”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis’te düzenlenen haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakırhan, Dersim Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki göstererek, “Dersim halkının iradesi alçakça gasp edildi” dedi.
Bakırhan, Bahçeli’nin DEM Parti İmralı ile görüşsün çıkışına ilişkin de “Biz Tülay eş başkanımızla birlikte İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmek için bugün Adalet Bakanlığı’na başvuracağız. Samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar” ifadelerini kullandı.
‘MÜZAKEREYE HER ZAMAN HAZIRIZ’
Bakırhan, “Eşitlik ve özgürlük üzerine kurulu bir Türkiyeli kimliğine varız. Herkesin kendi dili, inancı, kimliğiyle özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşadığı bir sistemi inşa etmeye varız. Müzakereye her zaman hazırız.” diye belirtti.
Bakırhan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncesi Amed’de “jin, jiyan, azadî” sloganına getirilen yasağa tepki gösterdi.
Bakırhan, “Kadınların mücadelesini bu topraklarda yeşertip, bütün dünya kadınlarının umudu ve şiarı haline gelen ‘jin, jiyan, azadî’ sloganını yasaklamaya çalışanlara, kadınlar bir kez daha net bir şekilde yanıt verdi. Kadınların şiddetsiz, sömürüsüz, özgür bir yaşam mücadelesi aynı zamanda partimizin mücadelesidir. Biz de bir kez daha hep birlikte hep bir ağızdan ‘jin, jiyan, azadî’ demeye devam edeceğiz” dedi.
Bakırhan, sabah saatlerinde ev baskınlarında aralarında siyasetçi ve gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, gözaltındakilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.
‘DERSIMLİLERİN İRADESİ ALÇAKÇA GASP EDİLDİ’
2015 yılından beridir Türkiye’de kesintisiz bir darbe sürecinin işlediğini söyleyen Bakırhan, “Bu darbe geçmişte bildiğimiz darbeler gibi değil. Topa, tüfeğe, tanka ihtiyaç duymayan bir darbe sürecini yaşıyoruz. Bu darbeci zihniyet Ovacık ve Dersim belediyelerine kayyım atayarak tekrar kendisini biz hatırlatmaya çalıştı. Önce yargıç cübbesi devreye girdi ki genelde öyle yapıyorlar, sonra da bir tebligatla alçakça Dersim halkının iradesi gasp edildi” diye konuştu.
Kayyım atanmalarına tepki gösteren Bakırhan, “Beyefendi (vali), Dersim halkının iradesini ivedilikle gasp etmek istiyor. Bir an önce yolsuzluk yapmak istiyor. Çift maaş alacak, belediye meclisini fesh edecek ya da toplantıya almayacak belediyenin kaynaklarını ihale ile değil teklif usulüyle istediği firmalara vererek Dersim halkı için ayrılan bütçeyi geçmişte yaptıkları gibi boşaltacak birilerine rant ve peşkeş olarak verecek. Bunun için bir an önce ellerini ovuşturuyor. Sanki babasının ya da kardeşinin alacağı var mahkemeye yazı yazıp bir an önce kararı yaz diyor” ifadelerini kullandı.
‘DERSIM SENİN GİBİ BİNLERCESİNİ GÖRDÜ’
Bakırhan, şöyle devam etti: “Kayyım, burası Dersim, senin gibi yüzlercesini gördü, binlerce baskı ve zulüm politikalarına rağmen yüzyıldır vazgeçmedi. Seninle mi vazgeçecek? Sanıyor ki Dêrsim bu emir erlerine, bu gaspçılara eyvallah edecek. Çok beklersiniz bunu! Dersim halkı iradesini hiçbir zaman hiçbir dönem iradesinden vazgeçmedi. Bunu artık öğrenmeniz gerekiyor. Yüz yıldır Kürtleri yok sayan, Alevilerin inancını yok sayan bu anlayış, şimdi güncellenmiş kayyım sistemiyle yoluna devam ediyor. Ama bilmiyorlar ki bizim yolumuz Rêya Heq yoludur. Bizim yolumuz adaletin, hakikatin yoludur. Bizim davamız hakiki bir davadır. Bakalım kayyımcı anlayış mı kazanacak yoksa Rêya Heq yolundan yürüyenler mi başarıya ulaşacak? Bunu hep birlikte başta Dersim’deki halkımız Aleviler göstereceklerdir. Çıkıp utanmadan bir de terörsüz Türkiye deyip duruyorlar. Allah aşkına belediye eşbaşkanı halkın oyuyla seçilmiş; ön seçimle seçilmişlere ‘terör’ diyor. Asıl terör kayyımdır. Kayımcı anlayışınız ve zihniyetinizdir.
HALK İRADESİNE KAYYIM ATAMAK TERÖRDÜR
Asıl terör, halkın iradesine kayyım atamaktır. Halkın iradesini tanımamaktır, çarçur etmektir. Bu kürsüden sizlere soruyoruz; anadilinde eğitimi istemek mi terör? ‘İrademe sahip çıkıyorum, belediyeme sahip çıkıyorum’ demek mi terördür? Dersim’i inancına göre yönetmek mi terördür? Vallah ben çok iyi biliyorum, siz de Türkiye halkları neyin terör olup olmadığını çok iyi biliyor. Önce tüm Kürtlere terör diyorlar sonra ‘birisi çıkıp terör ayrı Kürtler ayrı’ diyor. Yüzyıldır aynı terane. Kürtler bastırılırken hep aynı şeyi söylediler.
KÜRTLERİ DİKKATE ALIN
Sınırlar değişiyor, iktidarlar değişiyor, zihniyet ve rejimler değişiyor. Ama tüm tarih boyunca değişmeyen tek bir şey var; Ortadoğu’da Kürtler hesaba katılmadan değişim olmaz. Alparslan döneminde de bu böyleydi, Mustafa Kemal döneminde de böyleydi. Kürtleri hesaba katmayan jeopolitik, işte bugün iktidarın tökezlediği gibi Ortadoğu’da, dünyada tökezler. Kürt jeopolitiğini dikkate alan da yol alır. Onun için iktidarı Kürtleri dikkate alan bir yaklaşıma davet ediyoruz.
TOP ÇEVİRİP DURUYORLAR
Bahçeli, Erdoğan, Hakan Fidan sürekli olarak ‘coğrafyamız tehdit altında’ diyor. E tamam, tehdit altında olduğunu varsayalım. Peki bu tehditi nasıl bertaraf edeceksiniz?
Kürt sorununu yok sayarak mı? Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin kazandığı hakları yok sayarak mı bertaraf edeceksiniz? Kürtleri dünyanın her yerinde oyun dışında bırakarak mı bu tehditi bertaraf edeceksiniz? Bu soruların cevaplarını bir türlü alamıyoruz. Top çevirip duruyorlar. Gerçek gündeme, cevaplara bir türlü giremediler. Ne yazık ki bu iktidar Ortadoğu fokurdarken ülkenin içerisini de kendi kaynatıyor.
BOŞ HAVUZDA YÜZÜLMEZ
Bugünkü manzarada iç cephe dedikleri nedir; kayyımdır. Şu an yaşadıklarımızdan yola çıkarak söylüyorum; iç cephe barış düşmanlığıdır. İç cephe dedikleri demokratik siyasetin tasfiyesidir. Belediye eşbaşkanını, ilçe eşbaşkanını, yönetimini alarak, tutuklatarak maalesef iç cepheyi oluşturamazsınız. Bakın, AKP-MHP bize ne diyor, bize boş bir havuz gösteriyor ‘burada yüzün’ diyor. Biz inatla, ısrarla diyoruz ki ‘havuz boş, boş havuzda yüzülmez.’ Eskiden bizde ‘tandır üfleyerek yakılmaz’ denilirdi. Nasıl ki üflemeyle tandır yanmıyorsa boş havuzda da yüzülmez.”
Bahçeli, “İmralı ile DEM grubu arasındaki yüz yüze temas olmalıdır” demişti.