AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, Alevi kurumların ve cemevlerinin Aleviliği öğüten merkezlere dönüştüğüne dikkat çekerek, “Şuan cemevlerinin büyük bir kısmı Aleviliğe değil, Alevi karşıtı egemen zihniyete, Diyanet’e hizmet etmeye başladı. Nasıl bir yıllar önce kimseden icazet almayarak egemen zihniyete hizmet eden bu yapıyı kökten değiştirecek yeni, alternatif adımlar atmamız lazım” dedi.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker, Alevi kurumları ve cemevlerinin yeniden yapılanma ihtiyacını vurgu yaptı.
Mevcut cemevleri ve Alevi kurumlarının kendini yenileyemediğine ve sisteme yedeklendiğine dikkati çeken Öker, Çorum’daki Rıza Şehri projesi örneğinin çoğaltılması gerektiğini ve toplumun güncel yaşamına hizmet eden bir anlayışla Alevi hareketinin yeniden yapılanması gerektiğini ifade etti.
Alevi kurumlarındaki ataletin aşılması noktasından yeni bir çıkışa ihtiyaç olduğunu belirten Öker, “Yeni kuşaklara tahrip edilmemiş Alevi değerleri ve bugünün ihtiyacına cevap verecek Alevilik için öyle mevcut kurumaların aritmetik yan yana gelişiyle bu iş çözülmez. Öğretide olduğu gibi, eşit koşullarda, ortak akılla, ortak enerjiyle bir temsilciler meclisi yaratarak; ast üst ilişkisi olmadan; yok Dedeydi yok Mürşitti vb. dayatmaları olmadan yolu yaşatan, yolun sorunlarını aşan, dışarıda gazel okuyan değil, pratik mücadele içinde her tür bedeli ödemeye hazır ve bugüne kadar da bedel ödemiş, kendini ispat etmiş insanların eşit koşullarda bir araya gelişiyle yeni bir yapılanma ancak Alevi hareketine heyecan verebilir. Alevi hareketinin yeniden kendi köküyle, özüyle buluşması gerekiyor” dedi.
AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, WELG TV’de gazeteci Mehmet Ali Demir’e yaptığı değerlendirmede Alevi hareketinin yaşadığı tıkanıklığın aşılması noktasında önemli uyarılarda bulundu.
‘Örgütsüzsün, darmadağınıksın’
Seçim sürecinde Alevi kurumlarının görevlerini yerine getirmediğini ve kendilerini yenilemediğini dile getire Öker, Madımak Katliamı anmalarının da birbirini tekrar ettiğini belirterek, yenilenme ihtiyacına vurgu yaptı. Katliamlara neden olan zihniyetle hesaplaşma perspektifiyle anmalara yaklaşılması gerektiğini ifade eden Öker, “Bizim bu katliamlara karşı tarihsel sorumluluğumuz nedir? Bunları bir bütünsellik içerisinde değerlendirmediğimizde bizim için 2 Temmuz geldiğinde 1 Temmuz gecesi çıkarız Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den ve sonra geri döneriz. 2 Temmuz’un 30’uncu yıldönümünde gündemimize almamızın sorumluluğu bu mudur? Bu kadar soyut ve dar olarak ele alınabilir mi? Biz Madımak’a sebep olan zihniyetle hesaplaşarak, bir daha bu katliamların yaşanmasını engellemeye yönelik Alevilerin birinci dereceden örgütlülüğünü sağlamazsak… Biz bu barbarlığı 8 saat boyunca Madımak’ta niye yaşadık? Alibaba’daki Aleviler 8 saat boyunca niye Madımak’ın önüne gelemedi? Örgütsüzsün, darmadağınıksın. Dünyanın gözü önünde ataşe veriliyor ama o şehirdeki insanlar yerinden kıpırdayamıyorlar. Biz yaşanan tüm bu katliamlardan Alevilerin birliği ve örgütlülüğünü ders olarak çıkaramazsak, bütün demokrasi güçlerinin birliğini sağlamaya dönük bir mücadele içerisinde olmazsak sadece yılda bir defa Madımak’ın önünde olmak gösteriş olur, başka bir şey olmaz. Ve şuan o noktaya gelindi. Alevi toplumu olarak dünya çapında can güvenliğimiz yok. Bu ülkenin “laik, demokratik” değerleri birer birer yok oluyor. Şuan biz sadece anmalarda vicdan temizliyoruz, başka bir şey yok. Bence 2 Temmuz’un tüm dünyada gündeme alınması lazım” diye belirtti.
‘Umudunu kaybetmiş bir Alevi örgütlülüğü ne yazık ki, söz konusu’
Vicdan rahatlatan, adet yerini bulsun etkinlikler yerine “mücadele anmaları” yapılması gerektiğini ifade eden Öker, “Bir daha bu acıların yaşanmamasını hedefleyen anmaların yeni bir konseptle planlaması gerekir. 30 yıl önce yapılan aynı şey ile devam edilmez ki” dedi.
Alevi kurumlardaki metal yorgunluğuna dikkat çeken Öker, “Alevi kurumlarını tek tek inceleyelim, mevcut başkanlarının çoğunluğunun 25 yıldan aşağı başkanlık yapmadığını görüyoruz. Bu anlamda ruh denen bir şey yok, genç kuşak denen bir şey yok, dinamizm denen bir şey yok. Yeni bir şey, yaratıcılık yok, eski şeyler ısıtılıp ısıtılıp sunuluyor. Günün ihtiyacına uygun bir yenilik söz konusu olmayınca da umudunu kaybetmiş bir Alevi örgütlülüğü ne yazık ki, söz konusu.” İfadelerini kullandı.
‘40 kişilik kadro istihdamı için binlerce Alevi ve büyük bir çoğunluğu da Ocakzade olanlar başvuru yaptı’
Alevi kitlesi içinde iktidarın yandaş bir kitle yarattığına vurgu yapan Öker, şöyle konuştu: “Alevi Bektaşi Cemevleri Başkanlığı’nı herkes kendi terminolojisine göre bir Emevi örgütlenmesi, Yezit örgütlenmesi, Aleviliği katledecek bir örgütlenmedir denilmesine rağmen 40 kişilik kadro istihdamı için oraya binlerce Alevi ve büyük bir çoğunluğu da Ocakzade olanlar başvuru yaptılar. Bugünkü Yezit zihniyeti içinde Diyanet’in kardeş örgütlenmesi için binlerce Ocakzade başvuru yapıyorsa demek ki biz boşa kürek çekiyoruz. Bu iş bitmiş demektir. Alevi kurumları nezdinde de zerre kadar bir tepki yok, belki de aracı olanlar var.”
‘Eşit koşullarda ortak enerjiyle yeni bir temsilciler Meclisi Alevi hareketine heyecan verebilir’
Halihazırda bulunan cemevlerinin Aleviliği öğüten merkezlere dönüştüğünü ifade eden Öker, “Şuan cemevlerinin büyük bir kısmı Aleviliğe değil, Alevi karşıtı egemen zihniyete, Diyanet’e hizmet etmeye başladı. Nasıl bir yıllar önce kimseden icazet almayarak egemen zihniyete hizmet eden bu yapıyı kökten değiştirecek yeni, alternatif adımlar atmamız lazım. Cemevleri şuan kontrol altında. Kurumlar da kontrol altında. Belediyelerin izin verdiği sınırlarda hareket eden, mücadeleyi esas almayan kurumlar. Şuan kendi giderlerini kendisi karşılayan bir Alevi örgütlenmesi yok. Alevi örgütlenmesinin kıblesi mevcut belediyeler. Parası olan düdüğü çalıyor. Bu olumsuzluktan rahatsız olanların bir araya gelip yeni bir arayışa yönelmeleri gerekir. Yeni kuşaklara tahrip edilmemiş Alevi değerleri ve bugünün ihtiyacına cevap verecek Alevilik için öyle mevcut kurumaların aritmetik yan yana gelişiyle bu iş çözülmez. Öğretide olduğu gibi, eşit koşullarda, ortak akılla, ortak enerjiyle bir temsilciler meclisi yaratarak; ast üst ilişkisi olmadan; yok Dedeydi yok Mürşitti vb. dayatmaları olmadan yolu yaşatan, yolun sorunlarını aşan, dışarıda gazel okuyan değil, pratik mücadele içinde her tür bedeli ödemeye hazır ve bugüne kadar da bedel ödemiş, kendini ispat etmiş insanların eşit koşullarda bir araya gelişiyle yeni bir yapılanma ancak Alevi hareketine heyecan verebilir. Alevi hareketinin yeniden kendi köküyle, özüyle buluşması gerekiyor” dedi.
‘Onun hesabı Alevi toplumuna hizmet değil’
Tüm yaşam alanlarındaki Alevilerin mevcut çürümüşlüğe karşı yerelden alternatifler üretmeleri gerektiğinin altını çizen Öker, “Bir günde kesilen kurban sayısına göre bütün hesabını yapan başkanlar, kasaya girecek paradan başkasını düşünmeyen cemevi yöneticileri niye gelsin 2 Temmuz’a, niye gelsin, Çorum’a, Dersim’e Koçgiri’ye? Onun hesabı Alevi toplumuna hizmet değil ki. Onlar oradan nasıl daha fazla rant elde ederimin hesabındalar. Bu hesap içinde olanlardan ortaya yenilik mi çıkar?” diye belirtti.
‘Cemevleri bulunduğu şehirlerde insanlara hizmet ettiğinde Aleviliğin örgütlenmesinin bir anlamı olabilir’
Cemevleri ve Alevi Kültür Merkezlerinin yenilenme ihtiyacına vurgu yapan Öker, son olarak şunları dile getirdi: “Avrupa’da bir tane kreş açmış, yaşlılar yurdu, öğrenci yurdu açmış bir Alevi Kültür Merkezi yok. Alevi hareketi insana hizmeti esas aldığında, insanın güncel yaşamında karşı karşıya kaldığı bütün sorunlara çözüm bulan bir örgütlenmede insanlar kendisini bulabilir. Sadece ölümü yaklaşanların gittiği cemevleri niye insanlar için çekim merkezi olsun? Burada bunu aşmaya çalışan bir model var, o da Çorum. Cani gönülden destekliyorum, Çorum’da Rıza Şehri projesi var. Nurettin Dede’ye buradan şükranlarımı sunuyorum. 10 bin metrekarelik alanda, içerisinde kreşi var, aşevi var. Yalılar için bakımevi, öğrenciler için yurt var. Bu tür cemevleri bulunduğu şehirlerde insanlara hizmet ettiğinde Aleviliğin örgütlenmesinin bir anlamı olabilir. Avrupa’da da bu proje hayata geçebilir.”