AABK 7. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Alevi kurumsallaşmasında yeni modellerin hayata geçirilmesine vurgu yaparken, Alevi hareketinin sokaktan uzaklaşmasına dikkati çekti.
Alevi öğretisini gelecek kuşaklara aktaracak yeni bir kurumsallaşma konseptinin hayata geçirilmesinin Alevi hareketinin geleceği açısından önemine vurgu yapan Öker, Alevi hareketinin basın açıklamaları ile yetinmemesi gerektiğini belirterek, “Bugün Alevi hareketinin birlikte mücadelesi olmadan sadece basın toplantısı ile dünyanın değiştiği görülmemiştir arkadaşlar. Fiili eylemden uzaklaştık. Türkiye’de Alev hareketi sokaktan uzaklaştı. Alevi Hareketi Konfederasyonunun açtığı davada Almanya’da 3 kişi genel başkanı yanında, yok böyle bir şey” ifadelerini kullandı.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker, AABK 7. Olağan Seçimli Genel Kurulu’nda konuştu.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) 7. Olağan Genel Kurulu Avrupa’nın farklı ülkelerinden (Almanya, Avusturya, Belçika, Britanya, Danimarka, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Romanya, KKTC, Türkiye) Alevi federasyonlarının katılımıyla 22-23 Ekim’de Almanya’nın Bergkamen/Unna şehrinde toplandı.
Toplantıya Alevi kurum temsilcileri ve AABK onursal Başkanı Turgut Öker katıldı.
AABK 7. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Alevilerin yeni bir modelle kurumsallaşmalarını güncellemeleri gerektiğini söyledi.
‘Alevi öğretisini gelecek kuşaklara aktaracak kurumsallaşmayı gerçekleştirmek lazım’
Alevi hareketinin bölünme lüksünün olmadığına değinen Öker, coğrafi sınırların Aleviler arasında bir engele dönüşmemesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Avrupa Alevleri, Türkiye alevleri ya da dünya alevleri diye bir kavram Alevi gerçekliğine uygun olmayan bir kavramdır. Alevilikte esas alınan şey yoksa bu yoku yaşatanların coğrafi olarak nerede olduğu çok önemli değildir. Bu kapsamda da Alevilerin dünyanın neresinde yaşasalar yaşasınlar Aleviliği yaşatmaya, yolu yaşatmaya esas alanların bir coğrafyaya sıkışması, Türkiye alevleri, Avrupa alevleri diye Alevi potansiyelini kendi içerisinde ayırt etmek doğru bir yaklaşım değil. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun sırrı da burada zaten. Dikkat edin oluşumundan bugüne özellikle Madımak katliamı sonrasında Avrupa’daki Aleviler hiçbir koşulda ben Avrupa’dayım, benim tuzum burada kuru, benim ana görevim Avrupa’da yaşayan Alevilerin başını göğe erdirmek değil. Böyle bir yaklaşım olmadı. Türkiye’de nerede Alevilerin bir acısı oldu, Avrupa Alevi hareketi orada oldu. Dolayısıyla bizim birlikten kastettiğimiz şey değişik değişik coğrafyadaki Alevileri bir araya getirmek değil, öğretiyi yaşatacak Aleviliği yeni kuşaklara aktaracak kalıcı kurumsallaşmayı hep birlikte coğrafya, bölgeye ayrımı yapmaksızın gerçekleştirmemiz lazım. Alevi dünyasının 30 yıl önce ana sorunu neydi; Sivas’ta Aleviler, Erzincan’da Aleviler, Tunceli’de Aleviler, Baba Mansurlu Aleviler, Kureyşanlı Aleviler kendi içerisinde parça parçaydı. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu bunun bir ilacı olduğu için bugün bu güçtedir. Asla alevleri kendi içerisinde coğrafyasıyla, şekliyle, ocağı ile bilmem neyi ile bakmamasından kaynaklı, enerjiyi ortaklaştırmasıyla bu noktaya gelmiştir.”
‘Dünyanın neresinde olursa olsun Alevilerin kazanımı Alevilerin kazanımıdır’
Alevi kurumsallaşmasında yeni model ihtiyacına dikkati çeken Öker, günlük yaşamın her alanında insana dokunan bir faaliyetin hayata geçirilmesi gerektiğine işaret ederek şunları söyledi: “Avrupa Alevi hareketinin çıkışı Unna modelidir, bu bina modelidir. Avrupa Alevi hareketi bu saatten sonra yılda 2 tane cem faaliyetlerine sıkıştıramaz. Sadece yılda 12 gün Muharrem, Madımak yaklaşırken bir anma, Dersim yaklaşırken bir panel, Koçgiri zaten hiç gündemde değil, bununla sınırlı bir Alevi anlayışı Avrupa’daki Aleviliğin kalıcı olmasını sağlayamaz. Ancak bu binada olduğu gibi artık bizim yaşadığımız şehirlerde sırf Alevilerin inançsal ritüel Alevici istemlerine cevap vermek değil tüm insanların ihtiyaçlarına cevap verebilecek modellere yönelmemiz lazım. Siz bu bölgenin, bu şehrin aç insanına sıcak bir tas çorba verdiğinizde, buradaki insanların okulda, eğitimde, evinden çıkamayan kadınlara, eğitimini yarıda bırakmış çocuklara veya dışarıya çıkamayacak evde bunalmış yaşlısına el uzatmadığınızda Avrupa Alevi örgütlenmesinin 10-15 yıl sonra bir geleceği yok arkadaşlar. Ne kadar böyle imaj çıkarırsak çıkaralım, ne kadar böyle titreyip kendinize gelin dersek diyelim bir şey olmayacak. Bu yüzden bizim konsepti değiştirmemiz lazım. Mevcudu inkar anlamında demiyorum, mevcut kazanımlar büyük kazanımdır ama bunun üzerine gerçekten Avrupa Alevi örgütlenmesi Avrupa’da yaşayan Alevilere her anlamda sahip çıkalım. Sadece yılda 5-6 tane inançla sınırlı faaliyetle değil.”
‘Çorum modelini Türkiye’ye yayacağız, egemen kılacağız’
Öker maddi kaynak sorununa değinirken, Alevi kurumsallaşmasının yeni modeline ilişkin olarak da şu ifadeleri kullandı: “Maddi kaynak yok, bal gibi var işte, 3 milyona mal ettikleri yerin 2 milyonu devletten alınan para. Devlet niye yardım etmesin; çocuğuna sen kreş açacaksın, yaşlısına bakıyorsun. Afrika’dan gelmiş, Latin Amerika’dan gelmiş, Asya ülkelerinden gelmiş insanlara sen burada Almanca kursu veriyorsun. Eğitim kursu veriyorsun, niye bunu devlet desteklemesin? Bu kapsamda bence bu modeli Avrupa’daki Alev hareketinin açılımını sağlayacak modeldir. İnancımızı tabii ki esas alacağız ama insan olarak güncel yaşamdan kaynaklı bütün sorularımıza cevap veren kurumlaşmaya dönmemiz lazım. Kimse demesin bu bizim şehirde mümkün değil bunlar. Burası küçük bir köy ya! Bir köyde gerçekleşen her yerde gerçekleşir. Türkiye ile ilgili de saatlerce konuşmaya gerek yok. Çorum modelinin Ercan Geçmez başkanımıza bağlı Çorum Hacı Bektaşi Veli Anadolu kültür Vakfı’nın şu anki açılımını da aynen buradaki gibi Türkiye Alevi hareketi açısından örnek bir model olarak görüyorum. Bizim saatlerce nutuk atmamıza gerek yok. Çorum modelini Türkiye’ye yayacağız, egemen kılacağız. Hem inanç var işin içinde hem kreş var hem yaşlılara bakım evi var, her türlü sosyal tesisleri var. Bu şekilde siz artık bundan sonra Aleviler içerisinde kalıcı çalışma yapabilirsiniz. Yoksa açtığınız devasa yerlerde yılda birkaç faaliyet yapmakla Aleviler gelmiyor, gelmez tabii ki, niye gelsin? Ben biliyorum 35 yıl önce Almanya’da cem yapmak bir devrim niteliğindeydi. Belki 15-20 yıl sonra Avrupa’daki Türkiye nüfusunun yarısı hayatta olmayacak.”
‘Alevi dünyasının bütün dinamikleriyle artık biz birlikte olmak zorundayız’
Konuşmasında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda ele alınıp kabul edilen, “vergi usul kanununda ve bazı kanunlarda değişiklik” yapılmasını içeren torba yasaya vurgu yapan Öker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oraya da Aleviliği serpiştirmişler. Bugün Alevi hareketinin birlikte mücadelesi olmadan sadece basın toplantısı ile dünyanın değiştiği görülmemiştir arkadaşlar. Fiili eylemden uzaklaştık. Türkiye’de Alev hareketi sokaktan uzaklaştı. Alevi Hareketi Konfederasyonunun açtığı davada Almanya’da 3 kişi genel başkanı yanında, yok böyle bir şey. Bizi yok etmek için Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu şahsında Almanya Alevi hareketini boğmak amacıyla sarf etmedik hakaretleri bırakmıyor, karşı dava açıyorsunuz o davada koca federasyondan 3 kişi, olmaz. Önümüzdeki süreçte mutlaka birlikse bu sadece ortak resimle sosyal medyada yayın yapılan resimlerle olmaz bu iş. Alevi dünyasının bütün dinamikleriyle artık biz birlikte olmak zorundayız. Bu saatten sonra Türk, Kürt, balkan Alevisi yapmadan bütün dünyadaki Alevileri kucaklamak gerekiyor. Bu arada ben FEDA Eşbaşkanlarını burada görmekten mutluluk duyuyorum, yönetimi de kutluyorum böyle bir adım atmış olmalarından dolayı. Bundan sonraki dönemde de mutlaka içimizde CHP’li Alevilerin olduğu gibi hiç çekinmeden Alevi kimlikleriyle CHP parti kimliğini yan yana getirerek faaliyet yürüttükleri gibi biz de, ben kendi adıma söylüyorum HDP içerisinde bu faaliyeti yürüttüğümüz gibi, Kürt hareketinin temsilcileri ile Alevi dünyasında aynı ölçüde aynı düzlemde yer almak zorundayız artık. Alevi dünyası yan yana gelişinde böl parçala zihniyetine sahip egemen devlet anlayışıyla yaklaşamayız. Türkmen Alevisinin, Arap Alevisinin, Balkan Alevisinin Alevi dünyasında ne kadar olumlu bir yönü varsa Kürt Alevilerinin de aynı noktada bu oluşumlarda yer almasını sağlamamız gerekir. Kendi aramızda biz bölme parçalama anlayışına hizmet eden insanlar olamayız. Varsa böyle bir şey değiştirmek zorundayız. 72 milletin Alevi örgütlenmesinde karşılığı aynı ise bunun örgütlenmede de olması gerekir. Bunun öyle resmi nutuklarla bir bağlantısı da olmaması gerekiyor.”
PİRYOL