“Ancak ve ancak ikrarımıza bağlı kalıp, ilkeli, erdemli, onurlu dik duruşla dönüştürme ve asimilasyon politikalarına dur diyebiliriz!” DERVİŞ
Bu günlerdeki gündemimiz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuruluşu ve bir kararnameyle görev tanımı açıklanan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adı altında kurulan kurum! Yazı başlığımızda da anlaşıldığı üzere “hiçbir şey durup dururken yapılmıyor” ve tek başına da olmuyor. Kabul etsek de etmesek de gerçek şu ki, konunun kimi tarafları bu işin içinde oluyorlar…
30 Temmuz 2022 tarihinde Ankara’da Tuzluçayır Ana Fatma Cemevi’ne, Ege Mahallesi Şah-ı Merdan Cemevi’ne, Gökçebel Köy Derneği’ne ve Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Bu saldırılardan kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önce 08 Ağustos 2022 tarihinde Ankara’da Hüseyin Gazi Dergâh’ını ardından 14 Ağustos 2022 tarihinde Pir Hünkâr Hace Bektaş Veli Dergâh’ını, 7 Ekim 2022 tarihinde de İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergâh’ını ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Şahkulu Dergâh’ına yapılan bu ziyaret esnasında “Cemevleri” temel atma ve toplu açılış törenleri gerçekleştirildi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulacağı duyuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada; “Kuracağımız Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, muhtarlıklara, derneklere, belediyelere, federasyonlara bağlı Cemevlerinin yönetimini yürütecektir” dedi.
Yapılan bu açıklama üzerine 08 Ekim 2022 tarihinde Alevi kurumlarımızın büyük bir çoğunluğu tarafından Garip Dede Dergâhı önünde basın açıklaması yapmak için bir araya geldiler. Burada yapılan basın açıklamasında Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adıyla kurulan yapıyı kabul etmiyoruz denilerek, bu bir “Demokratik Alevi Açılımı Değil, Darbe”dir başlığıyla bildiriler yayınladılar. Katılımcı kurumların yayınladığı bu bildiri de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şahkulu Sultan Dergâh’ına yaptığı ziyarete “Alevilerin kendi öz örgütlerini yok sayarak, çevresinde toplayabildiği kimi göstermelik, muhataplarıyla, sanki tüm Alevi toplumunu ve örgütlerini kendi arkasındaymış gibi davranıyor” ve “Açıklanan paket ne demokratiktir, ne de müjdedir. Aksine bu paket Aleviliğin şimdiye kadar devlet gücüyle soluksuz bırakılmasının yeni bir aşamasıdır. Ancak, Alevi, toplumunda bunun bir karşılığı yoktur, beyhude bir çabadır” denildi.
Devamında “Alevilerin sorunları, 17/18 Eylül 2022 tarihinde Hacı Bektaş bildirisinde ifade ettiğimiz üzere, ne Cemevlerinin elektrik, su sorunu, ne imar sorunu, ne de dedelerimize ulufe diye dağıtılacak maaş sorunudur.” “Alevilerin sorunları, doğrudan negatif ayrımcı esaslara ve siyasal rejimin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve kronik hale gelen sorunlardır” denilerek ardından uzun bir şekilde açıklamalar yapıldı. (Naçizane, kamuoyuna başlığıyla paylaşılan bu bildiri de katıldığım ve katılmadığım bölümler var, bu ayrı bir konudur.) Her şeyden önce hep birlikte neden ve niçin bütün bunlar oluyor diye bir sorgulama ve bir özeleştiri yapılması gerekiyordu fakat bu yapılmadı. Yapılan tüm açıklamalar sanki AKP’yle ve belediyeleriyle ve de diğer belediyelerle işbirliği yapılıp “Cemevleri” yapılmamış algısıyla topluma sunuldu…
Devamında kimi Alevi kurumlarımız, Alevi Kültür Dernekleri diye derneklerimiz ve tabelasına “Alevi Kültür ve Cemevi” yazdığımız binalar olduğu halde “Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” ismiyle kurulan bu kuruma “Alevilik bir Kültür mü ki”, Kültür Bakanlığına bağlanıyor diyerek itiraz ettiler. Kimi Alevi kurumları da iktidarın açıkladığı bu “kurumu” seçim yatırımı olarak algıladılar, oy hesabına indirgeyip, “bizden oy gider gitmez” kelamlarını dile getirdiler. Hiçbir şüphe yok ki, her kurum ve her can fikrini açık ve özgür bir şekilde açıklama hakkına sahiptir. Naçizane, Alevi hakikatini ve kurumsallığını dönüştürüp, iktidara (erke) bağımlı hale getirme, “Cemevlerini “kendi dünyalarına göre dizayn eden (tasarımlayan) böylesi bir devlet projesini, sadece bir seçim yatırımı olarak değerlendirmek eksik kalır diye düşünüyorum! Tabii ki iktidar, seçim ve oy hesabı yapıyor olabilir, bizim için önemli olan şey o hesabı tersine çevirmek olmalıdır.
SORGULAMAYAN CAHİL, SORGULATMAYAN CANİDİR
Bütün bu çalışmalar yeni değil ki, her şeyi ne çabuk unutuyoruz! 2007’de başlayan bir süreç ve 2007 yılında yapılan bir “Alevi açılımı” var. 2009 yılında yapılan “Alevi çalıştaylar” süreci var. Yanlış hatırlamıyorsam o yıllarda da Cemevlerini, Kültür Bakanlığına bağlama meselesi dile getirilmişti. Birçok can biliyor ki, bu ziyaretler durup dururken yapılmadı. Bu ziyaretlerin ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulması düşüncesi 2007 yılında yapılan “Alevi açılımına” ve 2009 yılında yapılan çalıştaylara kadar dayanıyor. Bu durumu bu şekilde dile getirsek her halde yanılmış olmayız. Daha da önemlisi son -6-7 yıl içinde kimi Alevi kurum başkanlarıyla işbirliği yapılarak, belediyeler eliyle inşa edilen ve inşa edilmekte olan “Cemevleri” sayısına baktığınızda bu durum açık bir şekilde görülecektir. Dahası son bir buçuk yıl içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kimi illerde Valilerin, kimi ilçe ve köylerde Kaymakamların ve de İçişleri Bakanı’nın danışmanı tarafından yapılan Cemevi ziyaretleri var! Açık kaynaklarda şu kadar talep alındı, şu kadar talep karşılandı diye yazıyor. Naçizane yaptığım alan çalışmasında bu durumu alanda da gözlemleme imkânına sahip oldum ve açık kaynaklarda beyan edilenlerin gerçekleştiğine de şahit oldum.
Evet, 2007 yılında başlayan “Alevi açılımı” ve 2009 yılında yapılan “Alevi çalıştayları” süreciyle devam ettirilip günümüze kadar getirilen bu süreç sonunda 14 Ekim 2022 tarihinde de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle “Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kuruldu ve bu Başkanlığın görev ve yetkileri kamuoyuna duyuruldu. “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nın görev ve yetkileri maddeler halinde sıralandı; “a) Cemevlerinin tespitine ve ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak; Cemevlerindeki hizmetlerin etkin ve verimli yürütülmesini koordine etmek”, b) Cemevlerinin başkanlıkça belirlenen hizmetlerinin gördürülmesi için yerel yönetimlere veya yatırım izleme Koordinasyon Başkanlıklarına ödenek aktarımına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, şeklinde düzenlendiği açıklandı. Yazıyı çok uzatmamak için kararname içinde devam eden diğer maddeleri burada yazmadım. 24 Ekim 2022 günü de Alevilikle ilgili düzenlemelerin yer aldığı maddeler, (“Cemevlerinin Kültür Bakanlığına bağlanması”) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda (Torba yasa içinde) görüşülüp kabul edilerek meclise gönderildi.
DEVLETİN ALEVİLİĞE BAKIŞI
Şu bir gerçektir ki, devletin Aleviliğe dair bir bakışı var. Gelmiş geçmiş tüm iktidarlar gibi günümüz iktidarı da diğer Semavi dinler gibi, Aleviliği de kendine özgü, ikrar ve rıza esaslı bir Yol olarak görmek istemiyor! Ta başından beri geçmiş iktidarların yaptıkları gibi bu iktidar yetkilileri her konuda olduğu gibi bu konuda da laik bir devlette olmaması gereken bir kurum olan Diyanet’e danışıyorlar! Diyanet’te Aleviliği İslam’ın bir “alt tarikatı, bir kültür, bir alt kolu” olarak yorumluyor. Devleti idare eden iktidar da Diyanet’in bu bakış açısına (anlayışına) dayanarak Cemevlerinde yapılan hizmetleri bir kültürel faaliyet olarak tanımlıyor ve böyle değerlendiriyor. Ve o alana sıkıştırmaya çalışıyor! Bu bir kültürel faaliyettir, öyleyse Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmalıdır diyerek bu bakanlığa bağlıyor! Kısacası devletin ve iktidarın Aleviliğe bakışı böyledir… Bu devlet politikası yeni bir şey değildir, bu 100 yıllık politikadır. Daha ileriye gider isek, Osmanlı döneminden günümüze devam eden ve değişmeyen bir devlet politikasıdır… Bizler, ortaya konulan politikaları değerlendirirken sadece iktidar eksenli bakmamamız, bunun bir devlet politikası olduğunun bilinciyle hareket etmeniz gerekiyor.
Osmanlı döneminde katliam, sürgün ve inkâr yaşandı ama bütün bunlar Cumhuriyet döneminde daha derinlikli olarak yaşandı. Egemenler Ulus devlet (1924) anlayışını inşa ederken “tek din, tek mezhep, tek millet” anlayışının dışın da kalan bütün devlet dışı oluşumlara yönelik toplumsal mühendislik projesinin bütün verilerini hayata geçirip uyguladılar. Özellikle de Alevi toplumunu güvenlik sorunu olarak görüp, Alevi inancının toplumsal hafızası olan Ocaklara ve Dergâhlara yönelip bu yapıları parçaladılar ve toplum üzerinde baskılar uyguladılar. Son derece planlı, programlı ve sonuç alıcı asimilasyon ve dönüştürme politikaları her dönemin iktidarları tarafından uygulandı ve günümüz iktidarı tarafında da bu asimilasyon ve dönüştürme politikaları uygulanmaktadır.
Sonuç: Her ağacın kurdu kendi özündendir yani kendi içindedir. “Ağacı çürüten içindeki kurdu”dur! Kurt ağacı içinden kemirir ve çürütür! İçeriden kemirtme ve çürütme yöntemi; bu yöntem asırlardır üzerinde çalışılmış bir yöntemdir. Egemenler her dönem bu içeriden kemirtme ve çürütme yöntemini devreye sokmuşlar ve bunda da başarılı da olmuşlardır. Gönül kalsın, Yol kalmasın ilkesinden hareketle, eylem ve söylemlerimizi akıl süzgecimizden geçirdikten sonra yanlışlara karşı tepki vermek ve topluma karşı ikiyüzlülük yapanları deşifre etmek ikrarlı her Alevi Can’ın görevidir diye düşünüyorum. Aşk ile.
EKLER:
Sanki son 6-7 yıl içinde belediyelerle işbirliği yapılarak “Cemevleri” inşa edilmemiş ve Cemevlerinin elektrik ve su parası konusu, “Cemevi Dede’lerine”, “Cemevi personeline maaş” konuları hiç konuşulmamış ve Belediyeler üzerinde “Dede ve personel” maaşı alınmıyormuş gibi bir tavırla açıklamalar yaparak inandırıcı olmayacağımızı bilmemiz gerekiyor! Zira belediyeler de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerelde hizmet veren birer kurumudurlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 08 Ağustos 2022 tarihinde Ankara’da Hüseyin Gazi Dergâhına yaptığı ziyaretten görüntüler! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Dergâhına yaptığı ziyaret esnasında Dergâh içindeki resimlerin indirilmesi ve yerine başka resimlerin asılması uzun bir süre tartışıldı. Açıkçası resimler üzerinden bir algı yaratılarak işin özünden uzaklaşıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2022 tarihinde de İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergâh’ına yaptığı ziyaretten görüntüler! Naçizane bana göre devlet, kurduğu bu (Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı) başkanlıkla Diyanet eliyle Camileri denetim altına alıp kontrol ettiği gibi Cemevlerini de denetim altına alıp, kontrol etmek ve daha da önemlisi “72 âleme aynı nazarda bakan Alevi değerlerini kendi anlayışı içinde dönüştürüp, “devlet Aleviliğini” yaratmak istiyor…
AKP’nin bir torba kanunla “Cemevleri düzenlemesini” Meclis’e getirmesiyle birlikte, birçok Alevi kurumu binalarına Cem İbadetimiz, Cemevleri İbadethanemizdir yazılı pankartlar astılar! (Cem İbadetimiz, Cemevleri İbadethanemizdir, yazan bu görsel Mehmetalicankaya Cankaya, facebook sayfasından alınmıştır.) Alevilik her türlü biçimsel ibadeti aşan, her olaya ve olguya batini ve felsefi anlamlar yükleyen, “İnsan Hakk’ta, Hakk insanda / “Ne arar isen var insanda” diyen, sevginin en büyük değer olduğunu söyleyen, ikrar ve rıza esaslı bir öğretidir! Bu öğretide Cem’e katılmanın bazı kuralları vardır! Cem‘e hırsız, yolsuz, katil (düşkün) giremez. Dargın ve küskün olanlar dara kalkıp, dar meydanında, toplum önünde, Pir huzurunda özünü dara çekerek barışırlar. Toplumsal “yargılama” ile rızalık alınıp, rızalık verilir. Pir divanı, Hakk meydanı aynı zaman da ikrar ve razılık meydanıdır. Cem erkânında sorgu-görgü gibi öğretinin bütün gerekleri yapılır. Cem’e katılanlar arasında barış sağlandıktan sonra Pir, “sırr-ı sır edenin demine Hü” diyerek Cemi mühürler, deyişler söylenir semah dönülür, lokmalar paylaşılır. Şimdi hep beraber düşünüp bir karar verilim, Cem’de yaptıklarımız ibadet midir? Aşk ile.
KAYNAKLAR:
1-https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-ziyaret-edilen-bin-585-cemevinden-8-bin-740-talep-belirlendi-5-bin-600u-karsilandi-1969279
4-Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Kurucu Başkanı Turgut Öker, “Alevileri Ele Geçirme Operasyonu” başlıklı yazısı! https://firatnews.com/guncel/alevileri-ele-gecirme-operasyonu -16 Ekim 2022.
5-Fatih Yapıcı ile Artı Hafta Sonu (22.10.2022 – 2.kısım)- https://www.youtube.com/watch?v=tsm-TqrzhtY – Araştırmacı Yazar Ahmet Koçak’ın yaptığı açıklamalar.
6-Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/467653/erdogan-huseyin-gazi-cemevini-ziyaret-etti
7-https://www.trthaber.com/foto-galeri/erdogan-sahkulu-sultan-dergahi-ve-cemevini-gezdi/50855/sayfa-3.html
8- Baba Mansur Ocağı Evladı Pir Kazım Dursun’un “Ağacı Çürüten İçindeki Kurtçuğu” başlıklı yazısı.
9-Şıh Çoban Ocağı Evladı Pir Zeynel Kete’nin “Alevi toplumu yığın değildir” başlıklı yazısı.
Mehmet KABADAYI.
İletişim: Mehmet_k.34@hotmail.com
Bir dolu çalışma. Yüreğine sağlık yoldaşım. Bu ilerde bizlere derli toplu bir belge bir arşiv olacaktır.
Sevglerle.
Aşk ola yoldaşım.
Devlet sistemli bir yok etme planını devreye koymuşken pratiği teorisine ters bir duruşla karşı koymak mümkün değil. Devlet kendisinin tarifine uygun bir aleviliği kabul eden düşkünlerle hareket etmekte beis duymaz. Bu durumdan rahatsız olan ocaklar pirler talipler tavır geliştirmek zorunda. devletin alevisi olma yolunda yola girenlere yol düşkünleri olduklarını her ortamda dile getirmelidirler. Aşk ile..