PİRYOL- Hızır ayının Alevi inancında kutsal olduğunu belirten Kureyşan Ocağından Pir İsmail Alkan, “Hızır inancı hoşgörü, sevgi, beraberlik ve paylaşımdır. Hak ve hukuk ve eşitlik içerisinde kolektif yaşam anlamına gelir” dedi.

Alevilikte kutsal kabul edilen Hızır ayı, bölgelerde değişiklik gösterse de Ocak ayının sonlarından itibaren başlayarak, Şubat ayı ortalarına kadar devam eder. Bu ayda oruçlar tutulur, cemler bağlanır, kurbanlar tığlanır. Ayrıca zorlu kış günlerinin geride kalması anlamına da gelen bu ayda lokmalar dağıtılır, ziyaretler ve türbeler ziyaret edilerek iyi dileklerde bulunulur. Hızır, Aleviler için bir kurtarıcıyı temsil eder.
Hızır günlerinde pirler talipleriyle buluşur, cem erkanları kurulur. Hızır ayında güneşin doğuşu ile başlayıp akşam gün batımında sona eren 3 günlük Hızır orucu tutularak dileklerin gerçekleşeceğine inanılır. Hızır’ın evleri ziyaret edeceğine inanıldığı için Perşembe akşamı bir tepside öğütülmüş buğday ile “Qawut” pişirilir. İnanca göre, dilekleri kabul olan ve temiz kalpli kişilerin evleri Hızır tarafından ziyaret edilir, qawut veya unun üzerine bir iz bırakır. Hızır, Alevi inancına göre gök ve yeryüzünde dolaşan ilmin en yüksek seviyesine ulaşmış varlıktır. Dara düşenlerin, ezilenlerin, hastaların ve fakirlerin imdadına koşandır. Kimi zaman bir melek, kimi zaman kurtarıcı kimi zaman ise yaratıcıdır.

Kureyşan Ocağı Piri İsmail Alkan, Hızır’ın Aleviler için tarihsel ve toplumsal önemine dair konuştu.
“VAROLUŞUN KENDİSİDİR”
Alevi inancının Hızır ile başladığını belirten Alkan, Hızır’ın “hakkın” dünyadaki tecellisi olduğunu dile getirdi. Alkan, “Her yerde hazır ve nazır olan hakkın kendisidir. Hızır, varoluşun ve gerçekliğin ta kendisidir. Hızır kültürü böyle başlar. Herkes ‘Ya Hızır’ diyebiliyor. Herkes içinden geçtiği gibi Hızır’ı çağırabiliyor dolayısıyla her yerde hazır ve nazır dediğimiz budur. Hızır inancı hoşgörü, sevgi, beraberlik ve paylaşımdır. Hızır kültü çok eskilere dayanıyor. İslamiyet 1400 yıllık tarihtir ama bizim Hızır’ımız Musa’ya bile mürşitlik etmiş. Hızır, kimsenin hakkını yemeden, bütün olgularıyla, hak ve hukuk eşit içerisinde kolektif yaşam anlamına gelir. Ancak sistem Hızır inancını başka yönlere evirmeye çalışıyor. Bugün birbirimizin Hızır’ı olacağız. Hızır kültürü şu anda ikinci planda kaldı. Alevilikte daha çok İslami motifler ön planda. İnancımız bir taraftan bir tarafa evriliyor. Bunun sorgulanması lazım” diye belirtti.
“İNSANLAR ÖZÜNDEN UZAKLAŞTIRILDI”
İnsanların topraklarından uzaklaşmasıyla Hızır’dan uzaklaştıklarını belirten Alkan, “Metropollere geldik, sistem önceliklerimizi değiştirdi. Sistem herkesi açlığa, sefalete, yoksulluğa veya çaresizliğe mahkum etmeye başladı. Böyle olunca da insanların öncelikleri değişiyor. Bu da insanların kendi kültüründen ve özünden uzaklaşmasına neden oldu. İnancı en sona koyduk. Ama köylerde en ön plandaydı. Olmazsa olmazlarının başındaydı. İnancı yaşamaya zaman kalmıyor” dedi.
“ALEVİLİK, DOĞA İNANCIDIR, KENDİNİ DOĞADAN AYRI GÖRMEZ”
Hızır inancının en iyi Dersim coğrafyasında yaşatıldığını aktaran Alkan, ayrıca Aleviliğin birçok bölgede Şia’lık adı altında yaşandığının da altını çizdi. “Hızır Cemi’nde Hızırla ilgili kelamlarımız, deyişlerimiz ve muhabbetimiz olmalı, ağırlık Hızır olmalı” diyen Alkan, “Köylerdeki cemleri dedelerimiz ve analarımız bu şekilde yapardı. Herkes semaha kalkardı. Alevilikte şekilcilik yoktur. Alevilik, doğa inancıdır, kendini doğadan ayrı görmez. Doğada ne var ise insanda da var. Bir çocuk kendi ana dilinde annesine seslenişi ya da yakarışı neyse toplumda Hızır’a yakarışı seslenişi odur. ‘Ya Hızıro khal’ dediğinde canı gönülden söylersin ama ‘Hızır’ dersen altı boş kalır” ifadelerini kullandı. (Kaynak: MA)