Serçeşme Hünkar Hacı Bektaş Veli Festivali kapsamında ‘Anadolu ve Balkanlarda Alevi Topluluklar, Ocaklar, Dergâhlar’ paneli düzenlendi
Serçeşme Hünkar Hacı Bektaş Veli Festivali kapsamında ‘Anadolu ve Balkanlarda Alevi Topluluklar, Ocaklar, Dergâhlar’ panelinde Alevi ocak sisteminin önemine değinilerek kentlerde de Alevi ocak sisteminin yürütülebileceği ve pir, ocak sisteminin Aleviliğin her şeyi olduğu vurgulandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği ve bu yıl üçüncüsü yapılan Serçeşme Hünkar Hacı Bektaş Veli Festivali kapsamında ‘Anadolu ve Balkanlarda Alevi Topluluklar, Ocaklar, Dergâhlar’ konulu panel yapıldı.
Panele konuşmacı olarak Üryan Hızır Ocağı Evladı ve Gazeteci Veli Büyükşahin, Yazar Ayhan Aydın ve Araştırmacı Yazar Hamza Aksüt katıldı.
“ALEVİLİĞİ ALEVİ YAPAN ŞEY ALEVİ OCAK SİSTEMİDİR”
Üryan Hızır Ocağı Evladı ve Gazeteci Veli Büyükşahin Alevi Ocak Yapısına ilişkin şöyle konuştu:
“Alevi ocaklarına ve Aleviliğin ne olduğuna ilişkin çok büyük tartışmalar var. Alevi toplumu kapalı bir toplum her şeyi kendi içerisinde yaşıyor. Asimilasyon çabaları ve yok etme çabaları çok fazla. Aleviliği Alevi yapan şey Alevi ocak sistemidir. Tek başına aileyle dedeyle bir ocak ocak olmaz. Aleviler kırdan kentlere göç etmeye başladılar. Modernleşmeye başladılar. Kentlerde cemevlerimiz kuruldu derneklerimiz kuruldu ama ocak sistemi ve pir talip ilişkileri organik olarak orada yaşıyor. Dedelik mürşitlik taliplik bir görevdir, mirastır aslında. Şehirlerde kentlerde ocak sistemi bence varlığını sürdürebilir. Sosyal bilimciler de aynı böyle tarif ediyorlar. Dünyada yaşadığımız her yerde saldırıya o kadar açık haldeyiz ki güvenli bir ortam arıyoruz. Siyasal anlamda o ortamı partilerle sağlayabiliriz. Ama inanç anlamında bir topluluk bir cemaat hali zorunluluk. Kent ortamında da ocaklar varlığını sürdürebilir ama yeni koşullara göre bunu sürdürmek lazım.
“OCAK SİSTEMİNİ AYAĞA KALDIRMANIN YOLLARINI ARAMALIYIZ”
Her perşembe mutlaka herkes ceme katılacak diye bir şey yok. Mutlaka yapması gereken dönemler var ama yazın mesela kentlerde çalışma durumundan kaynaklı dedeler de ceme gidemezler. Tekrar ocak sistemini 21. Yüzyılda ayağa kaldırmanın yollarını aramalıyız. Kent merkezlerinde hem kentleşebiliriz hem sosyal anlamda cemevlerimizde birçok şeyimizi yaratabiliriz ama miras anlamında gelen ocak sistemimizi kentlerde de sürdürebiliriz. Biz bu ocakların evlatları olarak bu konuda elimizi taşın altına koymamız lazım. Alevilerin sınırlarını diğer topluluk belirliyor. Bizim sınırlarımızı insanlar belirliyor ama bizde onlarınkini belirliyoruz. Dolayısıyla bu konuda tüm toplulukların buna böyle yaklaşması lazım.”
“PİR VE DEDE OCAĞI ALEVİLERİN HER ŞEYİDİR”
Araştırmacı-Yazar Hamza Aksüt de Alevi topluluklara ilişkin konuşarak şunları dile getirdi:
“Anadolu Aleviliği diye bir kavram şu an pek sık kullanılmıyor. Aleviler sadece Ortadoğu’da değil Balkanlar’da da var. İran Irak sınırında 8 ile 10 milyon Alevinin olduğu değişik kaynaklarda mevcut. Suriye’de, Ürdün’de yine Aleviler var. Alevi coğrafyası denince sadece Anadolu Alevileri söz konusu değildir. Aleviliği ve Alevileri günümüze getiren dede ocaklarıdır. 5 temel pir ocağı var. Suriye’de Alevi Araplar büyük çoğunlukta. Afrin ve yöresinde Alevi Kürtler var. Türkiye’de de abartıldığı kadar Alevi nüfusu yok. Dede ocaklarına değinirsem pir ocağı ve mürşit ocağı var. Ağuçan Ocağı en kalabalık talip olarak görünüyor. Ağuçan Ocağı farklı etnisiteleri barındırıyor. Diğer ocaklar farklı etnisite barındırmaz. Herkesten Alevi olur ama herkes Seyit olamaz. Hacıbektaş Ocağının asıl talipleri Abdallardır. Aleviler farklı etnisitelerdendir ama diyelim Sivas Alevileri diye bir şey olmaz. Sivas’taki Aleviler olur, Anadolu Alevileri olmaz Anadolu’daki Aleviler olur. Pir ve dede ocağı Alevilerin her şeyidir. Ocaklar şehirlerde rahatlıkla örgütlenir.”
“ALEVİ BEKTAŞİ AYRIMINI BALKANLARDA DA GÖREBİLİYORUZ”
Yazar Ayhan Aydın ise Anadolu ve Balkanlar’daki Alevi topluluklara ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bektaşilik sonradan gelişen tarikat sistemidir. Buradaki topluluklar Alevi Kızılbaş Türkmen soyluluğudur. Ocak sistemi vardır. Seyit Ali Sultan Dergahı’nda bunu görebiliriz. 1826’da 2. Mahmud’un Bektaşiliği yasaklamasıyla Balkan Rumeli Anadolu Bektaşiliği başka yöne kaymıştır. Bulgaristan ve Yunanistan’da tamamen Türkçe konuşan Türk toplulukları vardır. Balkanları bu anlamda ikiye ayırabiliriz. Anadolu Kızılbaş Ocak sisteminin uzantısı olan tümüyle Türklerden oluşan topluluk Bosna Hersek’te Kosova’da Pir Balım Sultan topluluğudur. Farklı unsurlardan insanlar Bektaşiliğin sistemine uydukları zaman Bektaşiliğe girebiliyorlar. Alevi Bektaşi ayrımını Balkanlar’da da görebiliyoruz. Hacı Bektaş, Çelebilerin merkezi ama aynı zamanda Babagan kolu dediğimiz inanç merkezinin de merkezidir.”
“HACIBEKTAŞ, SERÇEŞME OLMAZ ÖZELLİĞİNİ HİÇBİR ZAMAN KAYBETMEDİ”
Hacıbektaş serçeşme olma özelliğini tarihte hiçbir zaman kaybetmemiştir. Balkan ülkelerindeki Bektaşi Alevi toplulukları Sarı Saltuk’u kutsarlar. Sarı Saltuk Hacıbektaş’ın vekili olarak düşünceyi oralara kadar götürmüştür. Seyit Ali Sultan kutup yıldızımızdır. Birçok kentte hala dergahlarımız ocaklarımız açık. Balkanlardan gelen canlarımız bu erkanları sürdürüyorlar. Arnavutluk’ta bir Bektaşi devleti kurulmaya çalışılıyor. Devletlerin işin içine karıştığı sistemlerle değil yolumuzu erkânlarımızı değerleriyle sürdüren gerçek ozanlarımıza dedelerimize ne mutlu.” (Kaynak: PİRHA)