Ne güzel bir hareket anlamıdır.
Zorluklardan refaha Kurtuluş,
Acılardan mutluluğa Kurtuluş,
Esirlikten özgürlüğe Kurtuluş,
Çaresizlikten çözüme Kurtuluş,
Yok olmaktan var oluşa Kurtuluş,
Tek çöpü çocuk da kırar ama bir demet çöpü en güçlü insan da kıramaz.
Ne zaman birlik oluruz işte o zaman Kurtuluş yolumuz açılır.
Yasalarımız 1938’ den beri (bilhassa AB’ye kabul edileceğiz reklamından beri) Avrupa yasalarının kötü tercümesini, sanki konuyu takip eden, gündeme getiren Devlet Yöneticileri hazırlamış gibi bize zorunlu kılıyorlar.
Yurdumuzun kültürüne, yurtseverlik anlayışına, ahlakımıza uymayan, Avrupa yaşamına göre hazırlanan, kapitalizmin kölesi olun, yönetime karışmayın, biz herşeyi biliriz (Avrupa’ya şirinlik yaparız), ne diyorsak o, bize uymayan bizden değildir, emredici tavırlara uymayacağımızı bilmeleri lazım.
Nasıl ki İstiklal mücadelesini (Zorluklardan refaha Kurtuluş) her türlü zorluklarda başaran bir neslin çocuklarıyız.
Bazı Partiler, Kutsallarımızı korudukları (sözleriyle uygulamaları çelişkili) savlarıyla bütün millet adına bir demet çöpü 3-5 parçaya bölerek kolay kırılmamızı sağlama çalışıyorlar.
Halkın hukukçuları önce ticaret hukukunun bir ucundan başlayarak kültürel değerlerimizi koruyarak, parti yöneticilerin varlıklarımızı peşkeş çekmesini önleyecek, adalet abidesi kanun ve yönetmelikler hazırlasalar.
Halkın Partisi olanlar, ki o kültürde 8-10 tane var. Halkın hukukçularının hazırladığı kanunları gündeme getirseler ve uygulamanın hayata geçirileceği yeminini etseler!
Çocuk sahibi olanlar bilirler, önce 9 ay 10 gün uzun gelir fakat çocuk doğunca geçen zaman o kadar kısa gelir ki!
Seçim zamanında yapılsın ama seçime kadar seçim sonrasının hazırlığı yapılsın. Kendi kültürümüze uyan kanunlar, yönetmelikler hazırlansın. Nasıl ki çocuk doğmadan odası hazırlanır, kıyafetler alınır, çocuk gelişimi kitapları okunur, büyükler örnekler anlatır. Muhalefet iktidarın yanlışlarını anlatabilir ama muhalefeti seçmek için örneklerle yeni modeli anlatması gerekir.
Bu söylediklerim “Doğrudan Demokrasi” yolunda yürüyenler içinde geçerlidir.
Muhalefet pansuman tedavileri değil ana tedaviyi anlatmalı, AB şartları değil, kendi şartlarımızı kanunlaştıralım.
Sömürülmeyelim, biz İstiklal (Bağımsızlık) nesliyiz.
Binlerce yıllık devlet kültürümüzü “Yap-İşlet-Devret” yapmayalım.
Adil Kılıçaslan