Gübre zammı çiftçileri tarlasından soğutuyor. Bir yılda yüzde 200 zamlanan gübre fiyatları yüzünden çiftçiler tarlasını ekemez hale geldi.
Doğalgaz zammı çiftçileri vurdu. Doğalgaz zammının çiftçilerle ne ilgisi mi var? Devam edelim; Doğalgaz gübre üretimindeki ham maddelerden biri ve en son yüzde 15’lik zamla birlikte gübre fiyatlarına ton başına 500 TL zam geldi. Yılbaşından bu yana gübreye gelen zam yüzde 150’den yüzde 200’e çıktı. Yani çiftçinin en önemli girdi maliyetlerinden biri olan gübrenin fiyatı katlandıkça katlandı.

Gübre üretiminde dışa bağımlıyız
Ekim ayındayız ve çiftçi gübreye gelen son zamla birlikte kara kara düşünüyor. Gübre, mazot, tohum, ilaç vs. hepsi de bir önceki yıla göre kat be kat zamlandı. Gübre sektörü ham maddede yüzde 90 dışa bağımlı ve kimyevi gübre üretiminin ana ham maddeleri arasında bulunan doğalgazda da dışa bağımlılık var. Mazot deseniz farklı değil. İlaç da hakeza. Buna bir de yerli olmayan tohumu ekleyelim. Traktör, ekipman vs. onlarda da ithal ve hatta yerli diye sunulan toplama traktörler vs. de dışarıdan. Bir tek toprak ve çiftçi bizden, tarım girdileri baştan sona dışa bağımlı ve biz hala garip bir tarım ülkesiyiz.

Kuraklık desteklerinin akıbeti ne oldu?
Tarımda girdi maliyetlerini düşürecek ciddi bir tarım politikası maalesef yok. Çiftçilere doğru dürüst destek deseniz o da yok. Göstermelik desteklerin de çiftçinin derdine derman olduğu yok. Bu yıl kuraklık oldu, çiftçi permeperişan ama çiftçilere söz verilen dönüm başına 100 TL’lik destekler de lafta kaldı. Çiftçi tarlasında hiç ürün alamamışsa dönüm başına 100 TL alabilecek. Zararın yüzdelik oranına göre çiftçiye maksimum 100 TL üzerinden yüzdelik hesaplanacak. Yüzde 30 verim kaybı yaşayan çiftçi dönüm başına 30 TL alabilecek ki, tam bir komedi. Bu zarar ziyanın nasıl tespit edileceği de muamma, çünkü zarar tespiti de doğru dürüst yapılmadı. Şimdi kime neye göre ne kadar kuraklık desteği ödenecek?
Bir dönümde çiftçinin maliyeti ne kadar?
Artık çiftçinin alacağı kuraklık destekleri de şansa kaldı. Kaldı ki, her çiftçiye değil 100 TL 200 TL doğrudan kuraklık desteği verilse de hikaye. Çünkü çiftçinin bir dönümdeki maliyeti 500 TL’ye dayanmış durumda. Ziraat Mühendisleri Odası en son dönüm başına 450 TL masraf gösteriyordu ki, son gübre zammıyla birlikte bu 480 TL’ye çıktı. Çiftçi kar edecekse bunun üzerinde bir kazanç elde edebilmeli. Yoksa kökü zarar. Her yıl zararına ekip biçen çiftçi nereye kadar bunu sürdürebilecek?
Kuraklığın etkileri
Tarımda yaşanan sorun sadece çiftçilerle sınırlı kalmıyor. Tarımda yaşanan kuraklık yem fiyatlarını ve hayvancılığı vuruyor. Besi çiftlikleri bir bir kapanıyor. Kapısına kilit vurmayan çiftliklerde ise kapasite yerlerde. Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sıkıntılar gıda fiyatlarını etkiliyor. Gıda fiyatları vatandaşın sofrasındaki sefaleti daha da arttırıyor. Zincirleme bir çöküş sürüp gidiyor. Besicilikte yerli üretici zor durumda ve hükümet çareyi ithal ette arıyor. İthal gelen etler ise zararına zincir marketlere verildi. Et ve Süt Kurumu ise zararda. Zincir marketleri kilo başına 10 TL sübvanse eden Et ve Süt Kurumu vatandaşa gelince ise Kurban Bayramından bu yana taze et vermiyor. Kurum yerli üreticiyi desteklemek yerine ithal eti zararına zincir marketlere vererek birilerinin cebini dolduruyor. Fatura da dönüp dolaşıp yine vatandaşa kesiliyor.
Arıcılar zorda, bal bal olmaktan çıktı
Bu yılki kuraklık sadece tarımı, hayvancılığı vurmadı. Arıcılık sektörü de kuraklıktan ciddi zarar gördü. Kuraklıktan dolayı arılar bal yapamadı. Doğada kendini besleyemeyen arıya üreticiler şeker verdi. Hem üreticinin girdi maliyeti arttı hem de bal bal olmaktan çıktı. Şekerli ballar gıda kodeksinde sınıfta kaldı. Arıcılar ballarını satamadı. Balını satamayan arıcıya bir destek de olmadı. Arıcıların banka borçlarında da ertelemeye gidilmedi. Ziraat Bankasına borçlu olan arıcı kara kara düşünüyor. Bu yıl kuraklıktan dolayı neredeyse yarı yarıya verim kaybı var.
TEDAŞ faturaları çiftçinin belini büküyor
Kuraklık bir yana tarlasını sulayan çiftçinin de başından dert eksik olmadı. Elektrik faturalarına yansıyan astronomik fiyatlandırmalar çiftçileri çileden çıkarttı. TEDAŞ ile çiftçiler karşı karşıya kaldı. Çiftçi sulama yapsa bir dert yapmasa kuraklık.
Tarıma makro plan lazım
Çiftçiler yıllardır kısır bir döngünün içinde tükenip duruyor. Her gelen yıl bir öncekini aratıyor. Çiftçiler cephesinde düzelen bir şeyden ziyade her sene kötüye giden bir gidiş var. Türkiye’de çiftçinin çöküşünü durduracak makro bir planlamadan ise eser yok. Günü birlik durumu kurtardığını zanneden palyatif müdahaleler var ve bu da çiftçilerin durumunu daha da zora sokuyor.