Koronavirüs salgınından insanlık ne dersi çıkaracak, kim bilir ama sağlığın her şey olduğu ve sağlık için hiç bir masraftan kaçınmamak gerektiği şimdiden ortada.
Pazarları yeniden ve yeniden paylaşmak için insanlığı yok etme pahasına sonu gelmeyen savaşlar çıkartanlar, dünyayı bir çok defa yok edebilecek miktarda silah depoladılar. Kimyasalından-biyolojik olanına,ağırından -hafifine,savaş uçağından-füzelerine,adını bildiğimiz-bilmediğimiz, duyduğumuz-duymadığımız insanı ve insanlığı yok etmek üzere icat edilmiş silah depoları her ülkenin envanterine girmiş yada girmesi için çalışılmaktadır.
Dünyayı silah deposuna çevirdiler
Başta Emperyalist ülkeler olmak üzere tüm savaş tacirleri ülke ekonomilerinin büyük bir bölümünü savaşlara ve silahlara ayırmaktan hiçbir zaman geri kalmamış ve bundan sonrada geri kalmayacaktır.Ancak başta Dünya pazarlarını yeniden ve yeniden paylaşanlar başta olmak üzere bütün ülkeler Covid-19 karşısında çaresiz bir şekilde diz çökmüş durumdalar.Sağlığa yeterli bütçe ayırmayarak ülke kaynaklarını silahlara yatırınca insan ve insan sağlığı geri planlara atılmış oluyor. Covid-19 gibi bir belanın gelip kapıya dayandığında çaresiz bir şekilde ne yapacaklarını,hangi önlemleri alacaklarını bilemez hale geliveriyorlar.
Covid-19 salgını ciddiye alınmadı.
Covid-19 ilk olarak Çin’de ortaya çıktığında işin ciddiyetinin farkına varmayan tüm ülkeler , Çin’in ekonomik ablukasını kırarak kendileri için fırsata çevirmenin hesaplarını yapıyorlardı.Çin ise işin ciddiyetinin farkında olarak bu beladan kurtulmak için gerekli önlemleri alarak savaşa başlamıştı bile.Ne zaman ki coranavirüs İran’dan sonra Avrupa kapılarına dayandığını gördüklerinde önlem almak akıllarına gelmiş ama çok geç kalmışlardı. Coranavirüs, hazırlıksız yakaladığı insanlığa karşı acımasızca saldırıp sayısız can almaya başlamıştı.
Bütçelerinin büyük bir kısmını savaşa ayıran ülkeler ilk defa görünmez düşmanla savaşmak zorunda kalmış ve bu savaşa yüklü miktarda para ayırdıklarını rakamlar ile duyurmaya başladılar.Öyle ya görünmez düşmana karşı görünmez uçaklarla savaş kazanmak mümkün değildi.Ülkemizde siyasi erki elinde bulunduranlar ekonomik kaynakların önemli bir bölümünü bizim olmayan savaşa ayırarak tüketme noktasına getirmişlerdi.Bu nedenle de yönetenler, diğer ülkeler salgına karşı dev bütçeler ayırırken,bunlara göre kaynağı dahi belli olmayan mütevazi rakamları açıklamak zorunda kaldılar.
Açıklanan ekonomik paket büyük sermayeye hizmet ediyor.
Ülkeyi yönetenlerin açıklamış olduğu ekonomik pakete baktığımızda tamamen sermayenin çıkarları ve ihtiyacı için hazırlandığını çok rahat bir şekilde görebilmekteyiz. Siyasi iktidar,herkesi evlerinde kalmaya davet ederken,çalışmak zorunda olan işçilerin emekçilerin işlerine gitmekten başka bir çarelerinin olmadığını bilmiyor olması düşünülemez bile. Virüse karşı açıklanan ekonomik pakette büyük patronların çıkarları gözetilirken KOBİ ler (ülkedeki sigortalı çalışanların yarısından fazlasını çalıştıran esnaflar) ve burada çalışan işçiler için hiçbir önlem öngörülmemiştir.Esnaflar iflaslarla karşı karşıya kalırken işçilerde işlerini kaybederek açlığa ve yoksulluğa terk edilmektedir.Küçük esnaf zaten çoktan gözden çıkartılmış ve kepenkler birbiri ardına kapatılmaya başlamıştır.Birde müzisyenler ,tiyatrocular ,evlerde çalışan gündelikçiler v.b gibi günlük çalışıp günlük kazanan emekçilerin durumu ise içler acısı bir hal almıştır.Hükümetin bu yönde herhangi bir önlem aldığını ise göremiyoruz.Yine açıklanan ekonomik paketle açlık sınırının altında maaş alan emeklilerin maaşları 1500 TL ye çıkartılırken 2000TL nin altında maaş alanlar ise hiç düşünülmemiş bile.Trajikomik bir diğer şey ise 2 yıldır enflasyon karşısında kuşa dönen emeklinin bayram ikramiyesinin zamsız bir şekilde öne çekilmiş olmalarını programa koymuş olmalarıdır.
Test, test, daha fazla test
Sağlığı ve sağlık emekçilerini yeniden keşfedenler virüsle savaşın bütün yükünü onların üzerine yıkmış durumdalar. Ellerindeki test kitlerini başka ülkelere satanların, virüse karşı ciddi bir mücadeleye başlamadığı gibi sağlık emekçilerinin ihtiyacı olan koruyucu önlemleri de almayarak onları riskle karşı karşıya bırakmış bir izlenim yaratmaktadır.
Siyasi iktidar salgını yeterince ciddiye almadığı için test taramalarına da çok geç başladı.İlk vakanın tespitinden sonra okulları tatil ederek doğru bir karar almışken,genel bir karantina uygulamasına gitmeyerek riskin daha da artmasına bir ölçüde göz yummuş oldu.Günlük yapılan test miktarının azlığına rağmen tespit edilen vakaların ürkütücü bir şekilde yükseliyor olması ülke genelinde tehlikenin boyutu içinde bir sinyal veriyor.Test sayısının her geçen gün daha da artırılarak yapılması salgının yayılmasını önleyecek önemli bir tedbir olarak görülmektedir.Siyasi iktidarın test yapılmasını genele yaymaktan başka bir çaresi yoktur ve uygulamalıdır.
Krizi fırsata çevirmek
Şimdiye kadar bütün krizleri siyasi ranta çevirmekte mahir olan AKP iktidarı bu krizi de fırsata çevirmeye çalışmaktan geri durmamaktadır.Bir yandan seçimle kazanamadığı belediyeleri atadığı kayyumlar aracılığıyla ele geçirmeye çalışırken,diğer yandan da ülkenin içinde bulunduğu ve salgınla birlikte daha da dayanılmaz hale gelmekte olan Ekonomik krize rağmen yandaşlara ve Katarlılara rant devşirme projesi olan Kanal İstanbul ihalesini yapıyor. Bu fırsatçılıklara imza atan Siyasi iktidarın her yaptığı açıklamada herkesin kendi OHAL ini uygulaması gerektiğini söylerken bunun herkes kendi başının çaresine baksın anlamına mı geldiği ise tartışılır bir ayrıntıdır.
Salgın sonrası ne olacak
Süresi ve vereceği zararın boyutlarının belli olmadığı salgın son bulduğunda ,ya da virüsün akıllanıp insanlarla birlikte yaşamaya başlayacağı günler geldiğinde başta Emperyalist ülkeler olmak üzere tüm savaş tacirlerinin ne yapacağı da görülecektir. Ya yaşama dolayısıyla sağlığa ve eğitime bütçe ayıracaklar yada eskisi gibi ülke kaynaklarını silahlara yatırarak yeni felaketlere de davetiye çıkartacaklardır.
Defalarca üzerinde yaşayan canlıların yok olduğu bir dünya da insanlığında yok olmaması için atılacak adımlar için çok geç kalınmış değildir.Yeter ki muktedirler bunun ciddiyetinin farkına vararak sermaye gruplarının çıkarları için değil tüm insanlık için çaba sarf edebilsinler.
Bir an önce işçilere,emekçilere ücretli izin verilerek ülke genelinde karantina uygulanmalıdır.