Ülke gündemi o kadar hızlı bir şekilde değişiyor ki yakalayabilene aşk olsun. Suriye, Libya, savaş, Putin, Moskova, ateşkes anlaşması derken gazetecilerin tutuklanması ile iç siyasete geri döndük. Ama Çin’den başlayıp dünyaya yayılan Covid-19 ülkemizde de görülmeye başlayarak gündeme yerleşti.
Çok değil iki hafta önce İdlib üzerinden savaşı konuşuyor,toprağa düşen askerleri memleketlerinde uğurluyorduk.Sihalar ile Esad ordusuna darbe üstüne darbe indiriyor,Esad güçlerinin soçi anlaşması sınırlarına çekilmesini şart koşuyorduk.Hatta birileri bu sınırları da yeterli bulmayıp koltuğuna girenlerle Şam’a kadar gitmenin şart olduğunu söylüyordu.
Moskova anlaşması
Ama bir yandan da bu beladan nasıl çıkılması gerektiği konusunda da kafa yorulmuyor değildi. Putin’e elçiler gönderilip randevu alındıktan sonra Moskova’ya tam kadro çıkartma yapılmıştı. Putin ile yapılan görüşmeler sonucunda soçi mutabakatı çöp olmuş Moskova anlaşması ortaya çıkmıştı.Artık eski sınırlar konuşulmadığı gibi M4 karayolunun güneyi de Esad ordusuna bırakılmış oluyordu. Karşılıklı olarak terörist görülen cihatçıların temizlenmesi ise zamana yayılacak gibi.
Rus devlet televizyonun yayınladığı görüntüler
Rus devlet televizyonu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin Putin’in kapısında bekletildiği videoyu sayaç eklenerek yayınlaması Putin’in bilgisi dışında yapılıp yapılmadığı tartışma konusu olurken diplomatik açıdan etik olmadığı da ortadadır.Ayrıca cumhurbaşkanı Erdoğan’ında ,Putin tarafından kabul edildiği için teşekkür etmesi de ayrı bir tartışma yaratıyordu.
İçerideki baskılar artarak devam edecek mi?
Moskova’da ateşkes anlaşması yapılarak biraz nefes alıyoruz derken içe dönük mesajlar ve baskılar da artmaya devam ediyordu.Libya’da Hafter güçleri tarafından öldürülen görevlinin haberini yapan Oda TV nin üç çalışanı ve Yeniçağ yazarı önce gözaltına alınmış sonrada tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.Ayrıca,gezi davasından berat ettiği halde alelacele 15 Temmuz davasından tutuklanan Osman Kavala ne olur olmaz babında yedekte bir tutuklama olsun denilmiş gibi casusluk suçlaması ile de tutuklanmış oldu.Arkasında,Merkel ve Trump gibi bir desteği olmadığı görülen Kavala sanki bırakılmamak üzere seçilmiş günah keçisi durumundadır.
Çin’de Coronavirüs ortaya çıktı.
Biz bunlar ile meşgul iken Çin Coronavirüs belası ile uğraşıyordu.Bazıları Çin’in ekonomik olarak çökeceğini düşünerek ellerini ovuşturarak fırsatçı bir şekilde hastalığın seyrini izlemeye koyulmuştu bile.Hatta bu beladan nasıl tatlı karlar edebileceklerinin hesabını yapanlar az bile değildi.Bizde ki bazı fırsatçılar bile üç kuruşa Çin’den getirilen maske ve dezenfektan ürünleri piyasadan toplayarak Çin’e yüksek fiyatlarla geri satmanın hesabını yaptıklarını öğreniyorduk.
Dünya Covid-19 u ciddiye almadı mı?
Çin virüsle savaşırken diğer ülkeler işin ciddiyetini kavramadığı için pek bir önlem alma gereğini duymuyordu bile.Ama Virüs İran’ıda vurup ölüm sayıları artmaya başlayınca tedbir için kıpırdanmalarda başlamış oldu.Avrupa genelinde ve özellikle İtalya’da virüsün çok yaygın görülmesinden sonra bütün ülkeler işin ciddiyetini kavramaya başladı.Ölüm sayısının her geçen gün arttığı İtalya işyerlerini dahi kapatmak zorunda kaldı.
Covid-19 artık Türkiye’ye de gelmiş oldu.
TV ekranlarında gösterilen haritada etrafı kırmızı ile çevrilen tek yeşil yer Türkiye idi.Virüs hertarafa böylesine yayılmışken Türkiye’ye de uğramayacağı düşüncesi ancak bir hayal olabilirdi.Bizde de vardı,yoktu,geldi,gelmedi,olabilir,belki gibi tartışmalar ve yoğun dedikodular sürerken gece yarısınından sonra yapılan açıklama ile artık nur topu gibi bir Covid-19 umuz oluvermişti.Virüsü kapan kişinin kimliğinin ve yaşadığı şehrin açıklanmamış olması halkta panik yaratılmaması adına elbette önemli ve doğru bir karardı.
Evlere marketi taşımak çözüm mü?
Virüsün ülkemizde de tek vaka olarak ta görülmüş olması halkta bir panik havası yaratmıştı. İnsanlar panikleyerek marketlere hücum ederek özellikle bakliyat ve dezenfektan ürünlerin bulunduğu rafları boşaltıvermişti.İnsanlar çılgınca marketleri evlerine taşırken zor günlerin fırsatçıları da işe koyulmuştu bile.Bu insanlıktan nasibini almamış sahtekar düzenbazlar halkın talebinin yoğun olduğu ürünlerin etiketlerini değiştirerek tatlı karlar elde etmeye başladılar.Savaşlar dahil yaşanan her zorlukta bu sülükler ortaya çıkmıştır ve bundan sonrada çıkacaktır.
Okullar tatil
Hükümetin, Virüse karşı alınacak tedbirler konusunda yaptığı çalışmalarda okulların tatil edilmesi elbette ki doğru bir karardı.Ancak tatil haberi üzerine memleketlerine dönmek için otobüs terminalleri ve uçak bileti satış yerlerine akın eden üniversite öğrencilerinin panik durumu da virüs riskini artıran bir olgu olarak ortaya çıkmıştır.
Sağlık çalışanları da risk taşıyor
Virüsün, çıktığı yerde yani Çin’de alt edilmesinde büyük bir özveri gösteren sağlık çalışanlarının rolü çok büyüktür.Ülkemizde ki Hastanelerde ,hasta yakınları tarafından sürekli olarak saldırıya uğrayıp darp edilen ,hatta öldürülen sağlık emekçileri de Virüs riski ile karşı karşıya kalacaktır.Zor günlerde büyük bir özveri ile çalışan sağlık emekçileri ve yakın çevreleri için iktidarın tedbir alıp almayacağını ise hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Eski alışkanlıklar bir süreliğine terk edilmelidir.
Virüs karşısında panikleyerek marketleri eve taşımak yada maske takarak eskisi gibi dolaşmak yerine kişisel önlemler almak zorundayız.Kalabalıklardan olabildiğince kaçınmalı ve dış ortamda daha az kalmalıyız.Eski alışkanlıklardan uzak durarak,geleneksel tokalaşma, sarılma,öpüşme gibi samimiyet gösterilerini bir tarafa bırakmalıyız.Hijyene her zamankinden daha çok özen göstermeliyiz. Coronavirüs belasından çok az yada hiçbir can kaybına uğramadan kurtulmak zorundayız. Ekonomik kayıptan ise hiçbir ülkenin etkilenmeden kurtulması mümkün görünmüyor.Virüs belasının yaratacağı ekonomik krizin yükü de her zaman olduğu gibi yine yoksul halk kesimlerinin sırtına yıkılacağı gerçeği de tartışma dahi götürmez.