Felsefenin en önemli aracı düşünme değil, yürektir: Düşünme kafanın gereksinimidir; yürek ise görüşün, duyuşun, hissedişin gereksinimidir.
Kafanın gereksinimi olan düşünme, sistem ilkesidir; görüşün-duyuşun-hissedişin gereksinimi olan yürek ise yaşam ilkesidir.
Yüreğin, aklın anlamakta zorlanacağı kendine özgü bir dili, derdi ve gerekçesi vardır: Bu dert, bu dil ve bu gerekçe, sırrın sırrıdır; sırrın sırrına ulaşmak için ya sevgilinin yüreğini yiyeceksin ya da sevgiline yüreğini yedireceksin.
Yürek, düşünmeyi öğrenebilseydi eğer, hiç durmaz atmaktan vazgeçerdi. Öyleyse düşünmek, yüreğe belâ. Bu belâyı defetmek için; eti kesmeden, kemiğe yönelmeyelim derim.
Düşüncemizi dilim dilim doğrayalım sonra da doğradığımız dilimlerden yeni bir düşünce dokuyalım: Önceki düşüncemizin dili, dokuduğumuz düşüncemizin diliyle karşılaştığında, hayrete düşsün ki bizler de yeniden doğmuş olalım.
Esat Korkmaz