İlerici, aydın, alevi olarak tanımlayan her insanın görevi toplumu aydınlatmak, değiştirmek ve dönüştürmektir.
Baskı ve zulme karşı mücadele etmek, sınıfsız, sömürüsüz komünal bir yaşam tasarımı olan Rıza Şehri’ni kurmak en ahlaki, en adaletli davranıştır.
Alevilerin Rıza Şehri kurmak için ortaya koydukları mücadele basit politik bir eylem olarak algılanmamalıdır. Bu eylem topluma sirayet eden çürümeye, yozlaşmaya insan ilişkilerindeki ahlaki değerlerin çökmesine karşı da verilen bir mücadeledir.
Devrimci, demokrat, alevi kimliğine kültürüne sahip olduğunu söyleyen, dünyayı değiştirmek iddiasında olanlar koşullar ne olursa olsun her zaman topluma, toplumun yaratığı maddi ve manevi değerlerine karşı dürüst davranmak zorundadır. Dürüstlük alevi olmanın temel koşuludur.
“Eline, Beline, Diline sahip ol” sözü bu yolda olması gereken insan kişiliğinin hangi özelliklere sahip olmasını gerektiğini anlatır.
“Bu dergaha eğri odun girmez” sözü düşkün, ikrarsız, insanın yolumuzda, inancımızda yeri yoktur ifadesinin en somut halidir.
Alevi toplumu her geçen gün yolun değerlerinden, öğretisinden uzaklaşmaktadır.
Toplum içerisinde karşılığı olmayan, yaşamları en sıradan, bayağı, düşkün, mücadele kaçkını dönek kişilik yapısına sahip olan bazı insanlar yolumuzu, inancımızı, toplumumuzu param parça etti.
Bazıları bu yol , ilkel, feodal bir yoldur., dolayısıyla bu ilkel yol terk edilmelidir propagandasını geliştirdi.
Kimisi bu yolu sadece kendi siyasal ikballerini var etmek, çıkar sağlamak için geçici bir basamak olarak kullandı, tüm bunlar yaşanırken büyük çoğunluk bu durumu sessizce seyretti, bu duruma karşı koyanlara destek verilmedi.
Düşkün, hırsız, pirsiz, uyuşturucuya bulaşmış, yola, öğretiye inanmayan bazı tipler cem evine yönetici oldu.
Yolda geçen, yolu bilmeyen, kahvene köşelerinde, kumar masalarında gününü gün eden bazı insanlar bu yola dede oldu.
Sol sosyalist gelenekten gelen, solun değerlerinden kopmuş döneklerin hile ve entrikalarına göz yumuldu.
Dünden bugüne kadar yaratılan bütün değerler yok edildi, ahlaki değerlerden, yaşamdan kopuk olanlar topluma ahlak dersi vermeye başladı.
Yolumuza, inancımıza inanmayanlar yolumuzu, öğretimizi tarif etmeye başladı.
Bütün bu olumsuzlukların sonucunda aleviler kendilerini kontrol edemez hale geldi. Yolumuz içten ve dıştan gelen saldırıların açık hedefi oldu, saldırılara karşı kendini koruyamadı.
Alevi toplumu, kurumları şaibeler ile anılacak hale getirildi. Bu şaibelere sebep olan AABF yöneticileri ve etrafındaki bir kaç çıkarcı insan hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, hesap vermemek için bin bir hile entrikaya başvuruyorlar.
Alevi toplumu, bu topluma yöneticilik yapan her vicdanlı canımız bu yolun, öğretinin şaibeler ile anılmasına izin vermemelidir, Düşkünlerin, hırsızların, yolumuza musallat olmasına izin vermemelidir. Bu yolda korkulara, kaygılara yer yok, bu yolda adamcılık, bölgecilik, aynı dili konuşmaktan, aynı ocaktan olmaktan dolayı adamcılık yapma anlayışı yok, bu yol hakikat yoludur sadece hak vardır, hak yolu cesaret ile savunulur.
Hak için halktan toplanan her kuruşun hesabını istemeliyiz, sormalıyız. Bu hesabı vermeyenlerin niyeti belidir, bunların etrafında yer alanların da derdi beli, kendi cepleridir.
Şaibelere, düşkünlüklere, eline, beline, diline sahip olmayan insanlara göz yumulmamalı, bu hem ahlaki hem vicdani sorumluluğumuzun gereğidir. Yol Cümleden Uludur.
Aşk ile Kalınız
Nurten Yalnız