Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi leyla Naz Eren, sokak hayvanlarının en çok araç çarpması yoluyla şiddete uğradığını ve bakımevlerinin yasada belirtilen nitelikleri taşımadığını ve sokak hayvanlarının buralarda sağlıksız koşullarda barındırıldığı söyledi.
Sokak hayvanları sağlıksız barınaklarda istismara ve şiddete uğruyor
Hayvan Hakları Merkezi üyesi Eren, sokak hayvanlarının tutulduğu geçici bakımevlerinin yasanın belirlediği asgari nitelikleri taşımadığını ve buraların denetlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Hayvanların birbirleriyle olan uyumuna bakılmaksızın bir arada tutulduğu, kışın buz gibi soğuğa, yazın yakıcı ve kavurucu sıcağa, baharda yağmur ve çamura maruz kaldığı, aç ve susuz bırakıldığı, açlıktan birbirlerini yedikleri, dışkıları içinde yaşamaya mahkûm edildiği, bir arada kalmaktan kaynaklı yakalandıkları hastalıklarla boğuştuğu, bakımevi personelleri tarafından istismar ve şiddete uğradıkları, çiftleştirilip satıldıkları istif yerleridir” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi leyla Naz Eren, kentteki sokak hayvanlarının maruz kaldıkları şiddete ve geçici bakımevlerinin sağlıksız koşullarına ilişkin PİRYOL’a konuştu.
‘İhbarların çoğunluğu araç çarpması sonucu şiddet mağduriyeti’
– Diyarbakır’da sokak hayvanlarına ilişkin sorunlardan öne çıkanlar neler ve size en çok hangi konuda şikayetler iletiliyor?
Bize gelen şikayet ve ihbarların büyük bir kısmını araç çarpması sonucu yaralanıp ölüme terk edilen ve şiddet mağduru hayvanlar oluşturuyor. Son zamanlarda aldığımız şikayetlerin çoğu ise Cumhurbaşkanının “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değildir.” açıklaması üzerine yaşam alanları olan sokaklardan kanuna aykırı usulsüz bir şekilde toplanan köpekleri korumak için mücadele eden insanlardan geliyor.
‘Sokak hayvanlarının kontrolsüz üremesinin önüne geçilmeli’
-Acil çözülmesi gerektiğini düşündüğünüz sorunlar neler?
Sokakta yaşayan hayvanların aç ve susuz kalmamaları, hastalık ve kaza durumlarında tedaviye ulaşmaları gibi en temel ihtiyaçları giderildikten ve bu problemlerle başa çıkmaları önlendikten sonra, en az bu saydıklarım kadar önemli olan kısırlaştırma faaliyetleri ile hayvanların kontrolsüz üremesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Hayvanlara nitelikli yaşam standartlarının sağlanmasının yolu hayvan popülasyonunun kontrol altına alınmasından geçiyor.
‘Şiddet ve istismara uğrayan hayvanların failleri cezasız bırakılıyor’
Hayvanların yaşadığı sıkıntılar ne yazık ki bunlarla da sınırlı değil. Birçok sorun var; petshop denen ticarethanelerde yapılan evcil hayvan satışları, şiddet ve istismara uğrayan hayvanların faillerinin ceza almayışı, mevcut yasadaki yetersizlikler, geçici bakımevlerindeki kötü koşullar, toplumun eğitimsizliği ve bilinçsizliği… Bu sorunlar sistematik bir şekilde ilerlenip sorunu kökünden çözen politikalar geliştirilerek kalıcı olarak çözülmelidir; acil ve geçici çözümler hayvanların refahını sağlamayacaktır.
‘Geçici bakımevleri yasanın belirlediği asgari nitelikleri taşımıyor’
-Diyarbakır’da barınak sorunu var mı? Hayvanlara yeterli ilgi gösteriliyor mu? Bu konuyu irdelemek isterseniz neler söylersiniz?
Öncelikle Hayvanları Koruma Kanununa göre belediyelerin görevinin hayvanı alıp tedavi edip aşılarını yaptıktan sonra kısırlaştırıp aldığı yere geri bırakmak olduğunu, belediyelere bağlı “barınak” diye anılan yerlerin “Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi” olarak tanımlandığını belirtmek istiyorum.
“Belediyeyi arayalım bunları toplayıp barınağa götürsünler.” “Korkuyoruz, çoluğumuz çocuğumuz var.” “Bunları burada beslemeyin.” gibi söylemlerle başka canlıların hayatı hakkında tahakküm kurup hayvanların yaşam alanlarından koparılmasına sebep olanlar ya bakımevi gerçeklerinden bihaberler ya da oralarda yaşanan zulme kayıtsız kalmayı seçiyorlar.
Geçici bakımevleri yasanın belirlediği asgari nitelikleri taşımak bir yana hayvanların birbirleriyle olan uyumuna bakılmaksızın bir arada tutulduğu, kışın buz gibi soğuğa, yazın yakıcı ve kavurucu sıcağa, baharda yağmur ve çamura maruz kaldığı, aç ve susuz bırakıldığı, açlıktan birbirlerini yedikleri, dışkıları içinde yaşamaya mahkum edildiği, bir arada kalmaktan kaynaklı yakalandıkları hastalıklarla boğuştuğu, bakımevi personelleri tarafından istismar ve şiddete uğradıkları, çiftleştirilip satıldıkları istif yerleridir.
Bakımevlerinin kapasitesine bakılmadan sağlıklı sağlıksız her tür hayvanın alınıp adeta o kurumun toplama kampına dönüşmesi ve bakımevlerinde yaşanan başka bir sorun olarak karşımıza çıkan personel eksikliği sebebiyle hayvanlara yeterli ilgi gösterilmesinin mümkünatı yoktur.
‘Bakımevleri denetlenmeli’
Bakımevleri yalnızca yasada tanımlanan özelliklerine uygun şekilde kullanılmalıdır. Yani hayvanlar yalnızca tedavi süresince ve aşısı yapılıp kısırlaştırılmasına geçen süre zarfı boyunca bakımevinde kalmalı, daha sonra usulüne uygun biçimde yaşam alanlarına geri bırakılmalıdır. Bakımevi koşulları hayvan sağlığına ve refahına uygun olmalı, personel istihdamı yapılmalı; personeller duyarlı ve bilinçli kişilerden seçilmelidir. Ayrıca hem iç mekanizmada hem de bir üst makamca bakımevi ve personeller denetlenmeli, hiçbir detay gözden kaçırılmadan gerekli kontroller mutlak suretle sağlanmalıdır.
‘Hayvanların haklarını savunmak toplumsal bir meseleye dönüşmeli’
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şiddet sarmalının en zayıf halkası olan ve toplumdaki en dezavantajlı grup olan hayvanların haklarını savunmak toplumsal bir meseleye dönüşmelidir. Çünkü hayvanların yaşadığı sorunların temelinde insanların, kurumların ve iktidarın hayvana olan bakış açısı yatıyor. Zaten zor olan mücadelemiz gün geçtikçe daha da zorlaşmaktadır. Hak savunucuları olarak bize düşen öncelikle hayvanları sorun olarak gören insan merkezli bakış açısının değiştirilmesine katkıda bulunmak ve toplumu uyandırıp bilinçlendirmek olmalıdır. PİRYOL/ÖZEL