PİRYOL- Belediyelere atanan kayyımlara tepki gösteren DAD Eş Başkanı Kadriye Doğan ve AKD Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, yapılan uygulamanın “demokrasiye darbe, savaşta ısrar” olduğunu ifade ettiler.
Esenyurt Belediyesi’nin ardından Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine de kayyım atanması toplumun büyük tepkisine neden oldu. Alevi kurum temsilcileri de kayyımlara karşı olduğunu dile getirdi.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan ve Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, hükümet tarafından belediyelere kayyım atanmasını değerlendirdiler.
“KAYYUMDA ISRAR SAVAŞTA ISRARDIR”
PİRHA’dan Eren Güven’in haberine göre, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan, kayyımda ısrarın “Kürt halkını ve toplumun belli bir kesimini tanımamak” olduğunu söyledi.
Kadriye Doğan, “Seçilmişleri reddetmek en ağır terördür” diyerek tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Yani diyor ki yaşayabilirsiniz ama biat ederek. Yaşama hakkınız var fakat seçme seçilme ve kimlik olarak varlığınızı kabul etmiyorum. Kayyumda ısrar tam da bunun teyidini yapıyor. Türkiye’de Türk olarak seçim yapabilirsin, seçilebilirsin ama başka kimseye yaşam hakkı tanınmıyor, kimliği, varlığı kabul edilmiyor. Kayyumda ısrar savaşta ısrarlıdır, faşizmde ısrardır, kaosta ısrardır, yoklukta ısrardır, her türlü yoksunlukta ısrardır.
Kayyumu atarken de insanlara ‘terörist’ ya da ‘teröriste yardım’ yaftasını kullanıyor. Bence en büyük terör, bir toplumun, bireyin kabul edilmemesidir. Bunu reddetmek en ağır terördür. Mağdur olan insanlara ‘terörist’ diyerek kendilerine haklılık gerekçesi gösteriyor. Tümden bu anlayışı reddediyoruz. Bizler varız, bizler var olduğumuz için hak sahibiyiz ve hakkımızı da sonuna kadar kullanmak durumundayız. Bundan vazgeçmeyeceğiz. Alevi halkı olarak da haklarımızı talep etmekten, yaşamaktan, Kürtlerin de haklarını sonuna kadar talep etmekten, seçmekten, seçilmekten, hak taleplerinden asla ve asla geri adım atmak durumunda değiliz. Bunun reddiyesi, toplumun, barışın, demokrasinin, özgürlüğün, eşitliğin, insani değerlerin hepsini reddetmek anlamındadır. Kayyumları reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Kayyumda ısrar savaşta ısrardır diye tekrar söylemek isterim.”
“DAHA ÇOK BİRLİK İÇERİSİNDE OLMALIYIZ”
DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, antidemokratik uygulamalara karşı “Ortak mücadele” konusunda çağrı yaparak şöyle devam etti:
“Aleviler de kendileri açısından zaten ciddi bir mağduriyet yaşıyor. Kürt toplumu kadar Alevi toplumu da bu ülkenin asimilasyon baskısı altındadır. Ama Alevi kurumlarının şu konuda bir eksikliği var; mağduriyet yaşayan tüm toplumsal kesimlerle buluşmakta bir eksiklik yaşanıyor. Bunun için de önümüzdeki süreçte daha çok çaba sarf etmek gerekiyor. Demokrasiden yana olan tüm kesimlerin ortaklaşması konusunda Alevi örgütlerinin öncülük etmekte biraz eksik kaldığını ama mücadele etmek gayretinde olduklarının da farkındayız. Biz Alevi örgütleri, bu anlamıyla demokrasi mücadelesinde biraz daha öncü ve gayretli olmak zorundayız. Belki de yeteri kadar destek göremediğimizden diyelim. Örneğin Diyanet. Alevilerin asimilasyonu ile ilgili toplumsal kesimlerde yeteri destek görememenin vermiş olduğu bir tedirginlik de olabilir. Bu anlamıyla tüm toplumsal kesimler, Alevi mağduriyetine de hassasiyet göstermeli. Aleviler de tüm toplumsal kesimlerin, özellikle bu kayyum atamalara karşı genel anlamda bir ortak mücadelenin elzem olduğunu söylemek isterim. Mücadele diriliyor fakat mevcut sisteme henüz geriletme veyahut da demokrasiye evrilmede başarılı olmuş değiliz. Onun için çok daha fazla çaba sarf etmeli ve birlik içerisinde olmalıyız.”
“BU İKTİDARDAN KURTULMADIKÇA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ”
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz ise “Kayyım, demokrasiye darbedir!” diyerek tepki gösterdi. Yılmaz, demokratik bir ülke için “iktidar değişimini” işaret ederek şunları kaydetti:
“ ‘Şahsım devleti’ rejiminin son icraatı Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine atanan kayyımlardır. Toplumsal barışı ayaklarının altında çiğneyenler bu ülkeye en büyük kötülüğü yapanlardır. Toplum, halkın iradesini gasp eden bu iktidardan kurtulmadıkça, bu rejim yeniden demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti yapısına geri çevrilmedikçe, ülkenin hiçbir sorununun çözülmesi olanaklı değildir!
Alevi örgütleri, öğretisi gereği haktan, hukuktan, barıştan ve hoşgörüden yanadır. Haksızlık karşısında mazlumdan ve doğrudan yanadır. Vicdan sahibi her bireyin göstermesi gereken refleks elbette hukuksuzluğa karşı dik durmaktır.
Bir Alevi bir Sünninin, bir Sünni bir Alevinin hakkını savunmadıkça bu topraklara gerçek bir demokrasinin gelmesi mümkün değildir. Bu bilinçle irade gaspını, kayyım darbesini şiddetle kınıyorum.” (Kaynak: PİRHA)