PİRYOL- Bugün kapitalist sistemi en zayıf halkasından kıran Ekim Devrimi’nin 107. yıl dönümü. 7 Kasım 1917’de Lenin liderliğindeki Bolşevikler Çarlık Rusya’sının sonunu getirerek sosyalizme doğru bir pencere açtılar.
Kapitalizm işçileri, emekçileri, insanlık değerlerini ve doğayı alabildiğine sömürüp yağmalıyor. Milyarlarca insan sömürü, baskı, işsizlik, ezilmişlik, açlık ve yoksulluk altında. Gıda, eğitim, barınma, sağlık, ulaşım gibi toplumun temel gereksinimleri kapitalist kar hırsının pençeleri altında. Kapitalist sistemin kar hırsı dünyayı ırkçılığın, faşizmin ve savaşların girdabı içinde tüketiyor.
Emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları günden güne kötüleşirken, geçim derdi her yıl daha da ağır bir yük olarak emekçilerin boynunu büküyor. Ekonomik krizin derinleşen etkileri altında toplum daha da yoksunlaşırken, gelecek kaygısı da giderek derinleşiyor.
Yoksulluğun ve yoksunluğun derinleşmesi beraberinde toplumsal yozlaşma ve çürümeye kan taşıyor. Kadına şiddet, çocuklara şiddet ve giderek toplum içinde şiddetin dozunda ve yaygınlığında yaşanan artış suç tablosunu daha da karanlık bir hale getiriyor.
Cinayetler, taciz, tecavüz, mafya ve çeteleşme, uyuşturucu, fuhuş vb. türlü sıkıntılar toplumsal çürümeyi içinden çıkılmaz bir düzleme sürüklüyor. Kapitalizm insanlığı tükenişe götürüyor.
EKİM DEVRİMİ KRONOLOJİSİ
Oysa bundan tam 107 yıl önce Rusya’da işçi ve emekçiler buzu kırıp yolu açmış, insanlığa kapitalist sistemin alternatifsiz olmadığını göstermişti.
Rusya’yı Çar’ın boyunduruğundan kurtaran emekçiler, insanlığa da yürünecek yolu göstermişlerdi. Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıntıları arasında yeni bir düzen inşa eden işçi ve emekçiler Ekim Devrimi ile sömürüsüz bir dünyanın kapılarını aralamışlardı.
Bugün kapitalist dünyayı sarsan Ekim Devrimi’nin 107. yıl dönümü. 7 Kasım 1917’de (Gregoryen takvimine göre 7 Kasım, eski Miladi takvime göre 25 Ekim) Lenin liderliğinde Bolşevikler Çarlık Rusya’sının sonunu getirerek sosyalizme doğru bir pencere açtılar.
ŞUBAT DEVRİMİ
Birinci Dünya Savaşının tozu dumanı içinde Rusya’da iki devrim yaşandı. Şubat Devrimi Çarlık rejimine son verirken, Ekim Devrimi ise dünyanın ilk sosyalist yönetimini tarihin sahnesine taşıdı.
Devrim öncesi Çarlık Rusya’sı savaşın yıkıcı etkileri altındaydı, başkent St. Petersburg’da (Petrograd) açlık kol geziyordu. Üç yıldır devam eden emperyalist savaşta, milyonlarca emekçi açlıkla pençeleşiyordu. 1917’nin başında şeker, yağ, süt, ekmek, meyve ve yakacakta adeta kıtlık yaşanıyordu. Rusya’da huzursuzluk hızla artıyor, Çarlık düzeni temellerinden sarsılıyordu.
Lenin o günlerde İsviçre’nin Zürih kentindeydi. Bolşevikler ise halkın yoksulluğa, açlığa öfkesini Çar’ın iktidarına yöneltmenin çabasındaydı. 25 Şubat’a gelindiğinde sokaklar açlık, yoksulluk çeken on binlerle dolmuştu. Yiyecek bulamayan halk hükümeti protesto ederken askerler, isyanı bastırmak için halkın üzerine ateş açıyordu. Sonraki gün, can kaybı sayısı 40’a çıkmış, 100’den fazla kişi gözaltına alınmıştı. Sokaklardaki öfke etkisini kışlalarda da gösteriyordu. Bazı erler halka ateş açmak istemiyor, emre itaatsizlikler artıyordu.
EYLEMLER YAYGINLAŞIYOR
3 Mart 1917’de işçiler hükümete eylemlere, grevlere başladı. Sonrasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan kadın işçiler de eylemlere katıldı. 9 Mart günü eylemcilerin sayısı yüz bini aştı. Eylemlerin büyümesi üzerine kentteki tüm eylemler yasaklandı, protestoculara ateş açılması emri verildi. Polisler halka ateş açmakta isteksiz davranıyordu. Askerlerin bir kısmı ise eylemcilerin yanında yer alıyor, eylemcilere ateş açan polislerin silahlarına el koyuyordu. 12 Mart’ta Petrograd’daki askerler, halka ateş açma emirleri veren komutanlarına isyan edip silahlarıyla birlikte eylemcilere katılmaya başladı. Kısa sürede kentteki tüm askerler halkın safına katıldı.
ÇAR TAHTI BIRAKTI
Çar İkinci Nikolay Duma temsilcileri ve askeri yöneticilerle görüştükten sonra 15 Mart günü tahtı bırakmak zorunda kaldı.
16 Mart günü, Geçici Hükümet’in ilk işi haklar ve özgürlükleri genişletmek, siyasi suçluları affetmek ve bir kurucu meclis için seçim düzenleme kararı almak oldu. Bundan dokuz gün sonra da idam cezası kaldırıldı. Siyasi suçluların affedilmesi, hapsedilen devrimcilerin serbest bırakılması ve yurtdışındaki devrimcilerin ülkeye dönmesi ülkedeki sosyalist hareketlerin daha da güçlenmesine neden oldu.
DEVRİMİN LİDERLERİ RUSYA’DA
Şubat Devrimi’nin ardından sürgündeki liderler Rusya’nın başkenti Petrograd’a dönmeye başladı. 1900’den beri sürgünde yaşayan Vladimir Lenin, 16 Nisan 1917’de, Lev Troçki de 17 Mayıs 1917’de Rusya’ya geri döndü. Sibirya’da sürgünde bulunan Stalin ise Mart ayında Petrograd’a dönmüştü.
NİSAN TEZLERİ
Lenin, ülkeye döner dönmez ülkedeki durumu inceleyerek tarihin akışını değiştiren Nisan Tezleri’ni kaleme aldı. Geçici hükümeti hedefe koyan ve proleter devrim hedefini gösteren Lenin, iktidarın burjuvaziye bırakılmamasını, işçi ve köylü Sovyetlerinin iktidarı alamsı gerektiğini dile getirdi.
Geçici Hükümet ve Petrograd Sovyeti arasındaki iktidar ikiliğine son verilmesi gerektiğini söyleyen Lenin, Menşevikler ve Sosyalist Devrimci Parti’nin etkisini kırmaya odaklandı.
İKİLİ İKTİDAR
Şubat Devriminin bir ikili iktidar özgünlüğü yarattığını ve bunun işçi emekçiler lehine ortadan kaldırılması gerektiğini savunan Lenin, 1871 Paris Komünü ile aynı tipte olan iktidarın tek başına yönetimi almasını istiyordu. Bunun için de Sovyetlerde çoğunluğu sağlaması gerekiyordu. Tüm iktidarın Sovyetlere geçmesini isteyen Bolşevikler gücünü artırmaya başladı.
Lenin Nisan Tezleri’nde “Bütün iktidarı Sovyetlere” çağrısı yaparken, 18 Mayıs’ta, Sosyalist Devrimcilerden Viktor Çernov ve Menşeviklerden de Irakli Tseretelli ve Mihail Skobelev’in de aralarında bulunduğu beş sosyalist Kerenski hükümetine katılmıştı.
Geçici Hükümet’in reform girişimleri halkı memnun etmezken, köylüler, toprak sahiplerinin elindeki topraklara el koyarak, kendi aralarında paylaşmaya; cepheden kaçıp gelen askerler de üst sınıfa ait mülkleri tahrip etmeye başlamıştı.
Koalisyon hükümeti emperyalist savaşa devam kararı alıyor, Savaş Bakanı Kerenski, “kesin zafer kazanana kadar savaşa” naraları atıyordu. Savaş derinleştikçe Rusya’nın kayıpları artıyor, ordudaki bozgun büyüyordu.
“BÜTÜN İKTİDAR SOVYETLERE” ÇAĞRISI
Temmuz ayı ortalarına gelindiğinde, başkent Petrograd’daki kitlesel gösteriler savaşta yaşanan bozgunları hedef alıyordu. Gösteriler, “Bütün İktidar Sovyetlere” sloganı altında düzenleniyor ve Bolşevikler daha da güçleniyordu.
SAVAŞIN YIKIMI AĞIRLAŞIYOR
Eylül ayı başında Almanya, Riga’ya yönelik bir taarruz başlattı. Rus kuvvetleri, Birinci Dünya Savaşı’nda savaştıkları bu son cephede de yenilgiye uğradı. Alman ordusunun Riga’ya ulaşmasının ardından Kerenski, Petrograd’da olağanüstü hal ilan etti.
GEÇİCİ HÜKÜMETİN SONU
Eylül ayı sonlarında Bolşevikler, Petrograd Sovyeti’nde çoğunluğu Menşeviklerden aldı. Troçki, Petrograd Sovyeti’nin başkanlığına seçildi. Geçici Hükümeti devirmek için artık geri sayım başlamıştı. Petrograd Sovyeti, 23 Ekim’de Geçici Hükümeti devirme kararı almış ve hemen ardından da Devrimci Askeri Komite’yi kurmuştu.
Geçici Hükümet’in devrilmesi için 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gece düğmeye basıldı. 8 Kasım gününün ilk saatlerinde Geçici Hükümet’in elindeki son nokta olan Kışlık Saray da Bolşevikler tarafından ele geçirildi.
EKİM DEVRİMİNİN ZAFERİ İLAN EDİLDİ
Lenin, 18 Kasım’da yaptığı konuşmayla devrimin zaferini ilan etti: “Artık devletin yönetimini kendi ellerinize aldığınızı hatırlayın. Eğer birlik olmaz ve devletin tüm işlerini elinize almazsanız bundan sonra kimse size yardım edemez. Bundan sonra devlet otoritesinin birimleri ve tüm güce sahip yasama organları kurduğunuz Sovyetler olacaktır.”
Ekim Devrimiyle birlikte emperyalist savaş sonlandırıldı. İşçi ve yoksul köylü Sovyetleri yıkıntılar içindeki Rusya’da yeni bir sistemin inşasında yönetim organlarını oluşturmaya başladı.
BUZ KIRILDI, YOL AÇILDI
Tarihin çöplüğüne atılan Çarlık Rusya’sı Ekim Devrimiyle beraber yerini Sovyetler öncülüğünde sosyalizmin ön koşullarını olgunlaştıracak adımlara bıraktı. Yüzde 80’i köylü olan bir ülkede proleterler öncülüğünde sömürüsüz bir dünyanın kapıları aralandı.