Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, yıllar sonra işkence itirafında bulunurken, menfaat için devletin her şeyi yapabileceğini söyledi.
Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, T24’ten Gökçer Tahincioğlu’na konuştu.
Gökçer Tahincioğlu, söyleşi sırasında Mehmet Eymür’ün oldukça rahat ve kendinden emin olduğunu belirtiyor.
1943 İstanbul doğumlu Eymür, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) göreve başlıyor. Eymür, 1970’lerde THKP-C’nin önde gelen isimlerinden Ulaş Bardakçı’nın İstanbul’da bir evde, Mahir Çayan ve arkadaşlarının ise Kızıldere’de öldürüldükleri operasyonlara katılırken, tarihe MİT’in sorgu ve işkence üssü olarak geçen Ziverbey Köşkü’ndeki sorguculardan da biri.
Mehmet Eymür’den işkence itirafı
Eymür’e yıllar sonra bir gazeteci (Gökçer Tahincioğlu) soruyor, işkence yapıp yapmadığını ve o da “Yapmışımdır” diyor. Yani yaptım da diyemiyor ama pişmanlık duymadığını da ekliyor. Niye, “çünkü aşırı bir şey yapmadık. Daha çok taktikleri kullanmak istedim” ifadelerini kullanıyor. Sanırsınız işkenceyi merakından yapmış. Hatta konuşturmak için “Tiyatro yapardık biraz” diyerek adeta şakadan işkence yaptık demeye bile getiriyor.
“Bizim meslekler akıl mesleği. Aklın varsa formüller buluyorsun. İlla işkence yapmak şart değil. Mühim olan konuşturabilmek” sözleriyle Eymür sanırsınız akıl küpü. Ama yine de aklının yetmediği yerde işkenceye neden başvurduğunu ise Eymür şöyle özetliyor: “Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!” Demek ki, inatçı tiplere işkence “yapılabilir”miş. İyi de inat etmeyene de işkencenin ne gereği var, tabii işi tiyatroya çevirmenin alemi yoksa?
Eymür, işkenceyi, “Başka türlü konuşma imkânı yoksa olabilir. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Çünkü çok inatçı tipler var. Başka türlü konuşturmak çok zor” diyerek adeta meşrulaştırıyor ve sistematik olarak da savunuyor. Yani inatçı tipleri ikna etmeye aklı yetmiyor.
Eymür, “Kimse işkence yapmayı muteber bir şey gibi görmez. Ancak sadist ruhlu insanlar böyle bakar. Ama çok büyük bir kavganın içerisine giriyorsunuz. O kavgada galip gelmeniz lazım. Yoksa ipin ucu kaçıyor” sözleriyle galip gelmek için her yolun mubah olduğunu belirtirken, işkence yaptığı kimseyi de “hasım” olarak gördüğünü söylüyor.
İçinde menfaat varsa devlet her şeyi yapabilir mi?
Eymür, işkencenin de ötesinde işlenen cinayetlere ilişkin olarak da “Devlet benim gözümde her şeyi yapabilir. Meşrudur. Benim için böyle. Ama işin içinde menfaat varsa… “Bu kadar para ver yoksa seni öldüreceğim.” Bu insanlar maalesef böyle öldürüldü.”
Eymür, Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde işlenen cinayetleri ise “O Mehmet Ağar’ın tesiridir. (Tansu) Çiller’in kendi bilgisiyle yaptığını sanmıyorum. Pirüpak olduğunu söylemek istemem, ama Çiller Özel Örgütü tamamen palavra… 700 kişilik grup varmış, bunların hepsi yanlış” derken hem Çiller’in işlenen cinayetlerdeki sorumluluğunu hafifletiyor hem de “Çiller Özel Örgütü” iddialarını yalanlıyor.
“Çiller Özel Örgütü” yok mu?
Eymür, “Çiller Özel Örgütü” iddialarını dillendiren Doğu Perinçek’e de şöyle yanıt veriyor: “Hâlâ Çiller Özel Örgütü diye kitap satıyor Doğu Perinçek. O konuda Sönmez Bey’in de büyük hatası var. Bizim Mikdat Alpay’ın yazdığı bir rapor sanki bunu teyit eder gibi çıktı. Sönmez Bey’in de hatası var, imzalamış bu raporu. Mikdat Alpay, Perinçek’le işbirliği yaptı. Doğru düzgün okumamış Sönmez Bey. Çiller de tazminat kazandı 2 milyon lira o kitaptan. Ama hâlâ satışta… Benim bu Çiller Özel Örgütü’nün başında olduğumu söylediler. Düşünün. Metin Dalman isimli gazeteci Alman medyasına bunu verdi. Mikdat Alpay’ın adamı bir MİT elemanı Dalman. Böyle çalıştılar. Kesinlikle böyle bir yapılanma yok. Benim Çiller Örgütü diye bir örgüt başında olmam, Çatlı ile Ağar ile bu örgütü yönetmem mümkün olabilir mi?”
Çatlı, aç kalmamak için uyuşturucu işine girmiş
Eymür, Abdullah Çatlı ile de arasının bozuk olduğunu belirterek, “Çatlı ile de münakaşam oldu. Bebek’te bir restorana getirmişti biri. Dedim ki uyuşturucu işi yapıyorsunuz. O zaman yurt dışında yaşıyorlardı. “E biz mecbur kaldık, aç mı yaşayalım” dedi. “Başka iş yapamayacak mısın” dedim.”
‘Çatlı, kullanılabilir ama kimin kimi kullandığı önemli’
Eymür eski MİT Bölge Başkanı N. Gündeş’in Çatlı’yı kullandığını ifade ederken, “Hiçbir şey yapamadılar” diyerek de onun başarısız olmasından yakınıyor. Eymür, “Nuri Gündeş’ler (Eski MİT Bölge Başkanı) kullandı onları. Birileri tabii kullandı. Hiçbir şey de yapmadılar. ASALA’yı bitirdik hikâyeleri palavra, yalan. Fransa’da bir mezarlıktaki anıta bomba koydular. Başka yaptıkları bir şey de yok” diye belirtiyor.
Eymür, devlet Çatlı gibilere niye ihtiyaç duyduğunu ise şöyle yanıtlıyor: “Çatlı, kullanılabilir tabii ama kimin kimi kullandığı önemli. Buna dikkat etmeniz lazım. Yanlış adamları seçmişler bence.”
Perinçek kimin adamı?
Eymür, Doğu Perinçek’in MİT içindeki etkisini ise şöyle değerlendiriyor: “Perinçek’in hem ordu içinde yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var hem de MİT’te. Bana kalırsa Perinçek, tamamen, İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır. Kesinlikle öyledir.”
Eymür, bunu bilgiye dayanarak söylediğini belirtirken, Perinçek ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor: “Evet, solun gelişmesini Türkiye’de engellemek için kurulan bir örgüt. Türkiye’de birçok yere girmiş durumda Amerika. Biz bu etkiyi maalesef çıkartamadık.”
Basındaki MİT’çiler
Eymür’ün açıklamalarında bir diğer ilginç konu ise basındaki MİT’çiler meselesi. Eymür, “Basında çok MİT’çi vardır” derken, Ergenekon’da itirafçı olarak kullanılan Tuncay Güney’e ilişkin olarak da “Nuri Gündeş’lerin zamanında yapmış. Ben onunla ilgili ‘çift meslekliler’ diye yazdım. Veli Küçük’ün adamıydı” diyor.
Eymür neden şimdi konuştu?
Eymür yıllar sonra birçok konuda konuştu ama söylediklerinin toplamına bakıldığında yeni olan ya da bilinmeyen ne var hiçbir şey. Ama söylenenler yine de kamuoyunda bir merak uyandırıyor. Tabii içeriden birinin bazı şeyleri açıkça konuşması ya da itiraf etmesinin illa ki belli bit etki gücü oluyor. Nasıl ki, Sedat Peker’in ifşaatları kamuoyunda bir yankı uyandırdı, o ölçüde olmasa bile eski bir MİT’çinin söylediklerinin de bir etkisi olacaktı.
Tabii işin bir diğer yanı da bunların söylenme zamanı ve bugün ifşaa edilenlerin kimin, kimlerin işine nasıl yaradığıdır. Aslında asıl odaklanılması gereken yer de burasıdır. Bu röportaj kapsamında Ağar ve Perinçek’in isimlerine vurgu yapılması nedensiz değildir. Yoksa devlet işkence yapar mı, yapmaz mı ya da hangi çetebaşını nasıl kullanır kullanmaz meselesi değildir.
Menfaat için her şey mubah mı?
Eymür ne diyor: “Devlet benim gözümde her şeyi yapabilir. Meşrudur. Benim için böyle. Ama işin içinde menfaat varsa…” Çıkar için her şeyi mubah gören bir zihniyet için şunu yapar bunu yapmaz falan demenin de bir anlamı yok.
Zaten dünyadaki tüm kötülüklerin de kaynağı budur: Menfaat için her şeyi yapmak.