
Alevi toplumunda ileri gelenler, ileri çıkanlar, geri düşenler vs. herkeste bir tartışmadır gidiyor.
Alevi toplumunda ne yazık ki, somut adımlar yerine havanda su döven tartışmalar havada uçuşuyor. Herkes kendince bir Alevilik tarifi ile başkalarına ders vermeye heves ediyor. Felsefeden, materyalizmden, bilimden, akademiden dem vuran birçok tartışmada herkes kendini kanıtlama telaşında.
Peki, Alevilik ya da Alevi toplumunun ihtiyacı bu tür tartışmalar mıdır? Ya da bu tartışmaların Alevi toplumunun yaşadığı, içinde bulunduğu sorunların çözümüne ne katkısı var?
Alevi toplumunun bugüne kadar biriktirdiği değerler sistemi ortadadır ve herkes şöyle ya da böyle bunun farkındadır.
Elbette ki, her şey gibi Alevi toplumu da dünden bugüne ve yarına değişimden azade değildir. Kır değişiyor, kent değişiyor, egemen kapitalist sistem hem kenti hem kırdaki yaşamı kendi çıkar ve ihtiyaçları doğrultusunda değişime uğratıyor. Haliyle Alevi toplumu da kırdan kente göçle birlikte birçok açıdan bu değişimden nasibini alıyor. Bütün bunlar hayatın doğal akışı içerisinde yatağını buluyor.
Gerek Alevi toplumu, gerek Alevi hareketi ve gerekse de Alevi kurumları açısından dünden bugüne birçok değişim yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak da…
Halihazırda Aleviler açısından temel zaaf alanı yapılan edilen bütün konuşma, tartışma ve eleştirilerin somut çıktılarının olmaması ve güncel hayata etki edecek bir aktivasyonun ortaya çıkmamasıdır. Oysa en basit bir fikir alışverişi, tartışma veya belli teorik çabaların mutlaka bir çıktısının olması gerekiyor. Zira, oturduk, konuştuk ve dağıldık kısır döngüsü içinde tüketilen enerjinin kimseye bir yararı dokunmuyor. Çünkü hiçbir şey vakit geçirmek için yapılmaz, yapılmamalı da. Dostlar alışverişte görsün kabilinden yapılan hiçbir şeyin kimseye bir yararı da dokunmaz. Haliyle yapılan edilen her şey somut bir gelişmeye bağlandığı zaman ilerlemeye hizmet eder.
Bunları söylerken, fikir alışverişi, tartışma, eleştiri vs. gibi paylaşımların gereksiz olduğu gibi kaba bir sonuç algılanmasın. Mesele bütün bunların sonucunda ortaya bir şey çıkmamasından duyulan rahatsızlıktır. Çünkü kimse boşa kürek çekmez, çekmek istemez.
Kapalı devre sosyal medya platformlarında yapılan tartışmaların da bir yere kadar bir anlamı var elbette ancak her şey bundan ibaret olursa burada bir sorun var demektir. Herkes herkese bir şeyler öğretebilir, herkes herkesten bir şeyler öğrenebilir burada bir sorun yok. Mesele öğrenilenlerin aktarılacağı, akacağı bir mecra, besleyeceği bir şeyler olmalı. Alevi toplumu adına öne çıkan ya da belli kaygıları taşıyan insanların üretimlerinin topluma dönmesi için belli kanalların açılması lazım. Toplumun yaşadığı sorunların aşılmasına katkı sağlayacak somut bir şeylerin parçası olacak öznelerin emeğinin heba olmaması için bu kanalların oluşturulması önemlidir.
Amaç, hedef, yol, yöntem belirlemek için teorik tartışmaların başlangıç için belli bir önemi var ama tüm bunlar somut bir adıma dönüşemezse her şey boşa akan su gibi heba olur gider.
Toplumsal sorunlar bireysel tatminlerle çözüm bulmaz. Ego tatmini ve üstünlük taslama çiğliğiyle hareket etmenin sonu bozgunculuktur. Oysa Alevi öğretisinin temeli yapıcılık üzerine kuruludur. Gönül kırmak bizim işimiz olamaz. İnsana ve doğaya karşı hoşgörülü ve yapıcı olmak Aleviliğin özüdür. İncitmeden, kırmadan dökmeden, rızalıkla iş görmek, yol almak gerektiğini hepimiz biliyoruz. Haliyle enerjimizi didişmeye değil üretmeye, somut gelişmelerle yol almaya harcamalıyız.
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun, yediğimiz ekmeğin hakkını vermek zorundayız. Üretmek için tükettiğimizi biran olsun unutmamalıyız. Boşa harcayacak ne emeğimiz ne de enerjimiz olmamalı. İsrafın kimseye bir yararı yok. Söylediklerimizi eylemek zorundayız. Söylediklerimiz dokunmalı, bağlanmalı hayatın içindeki bir şeylere. Kalıcılaşmak için hayata katılmalı her şey ve somut bir şeylerin küçücük de olsa bir parçası olmalı. Toprağa düşen her tohum bir ürün vermek ister. Söylediklerimizin, konuştuklarımızın, tartıştıklarımızın bir ürünü olmalı. Çıktısı olmayan her girdi ziyandır.
Ne diye konuşuyoruz, kime, neden konuşuyoruz? Söz eylemek için söylenmeli, eğlenmek için değil.
Yüz tane can bir araya geldi, söyleşti, eğleşti, dağıldı gibi bir sonucun kime ne yararı olacak? Ortada somut bir adım, alınan bir karar, işe yarar bir çıktı yoksa her şey boşa gitmiş demektir. Oysa boşa harcayacak bir gram emeğimiz olmamalı.