Diyarbakır’da sanatçı Ahmet Güneştekin’in açtığı “Hafıza Odası” sergisine ikinci günde de yoğun ilgi gösterildi.
Sergi için tarihi Keçi Burcu önünde uzun kuyruklar oluşurken, sanatçı Ahmet Güneştekin, sergiye olan ilginin sanat, memleket ve ülke için sevindirici olduğunu belirtti.
Sanatçı Ahmet Güneştekin’in “Hafıza Odası” sergisi Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın (DTSO) ev sahipliği ve Pilevneli Galeri sunumu tarihi Keçi Burcu’nda açıldı.
Sanatçı Ahmet Güneştekin‘in “Hafıza Odası” sergisine ikinci gününde de yoğun ilgi vardı. Keçi Burcu’ndan Mardinkapı’ya kadar uzun kuyruklar oluştuğu sergiye kimi yazarlar ise eleştiride bulundu.

Hafıza Odası sergisi için uzun kuyruklar oluştu
Sergiyi gezen yurttaşlarla yakından ilgilenen sanatçı Ahmet Güneştekin, sergiye ilişkin yurttaşlarla sohbetler ederken, bir yandan da kitap imzaladı ve yurttaşlarla hatıra fotoğrafları çektirdi. Sergiye gelen genç bir dengbejin dinletisi ise yurttaşların beğenisini kazandı.

‘Hem sanat hem memleketim hem de ülkem adına sevindirici bir şey’
“Hafıza Odası” sergisine olan ilginin beklentileri doğrultusunda gerçekleştiğini ifade eden sanatçı Ahmet Güneştekin, şunları söyledi: “Sergiye ilgi oldukça fazla, çünkü önemli bir sergi. Sorgunun teması son derece önemli ve Türkiye’nin yüz yıllık hafızasını sorguluyor. Bu coğrafyada yaşanan birçok konuyu da işlediği için ve bu coğrafyadan çıkan bir sanatçı olduğum için tabii insanlar kendi aralarından çıkan birine de daha yakın bir ilgi gösteriyorlar. Beklediğimiz bir ilgiydi. Muhtemelen günlerce artarak devam edecek gibi gözüküyor. Sevindirici tabii, hem sanat adına hem memleketim hem de ülkem adına sevindirici bir şey.”

‘İnsanlara hafızalarının diri kalması için belgeler sunuyorum’
Serginin toplumdaki karşılığına ilişkin olarak ise Güneştekin, şöyle konuştu: “Hafıza Odası sergisi ile topluma aslında bir mesaj vermiyorum. Ben sadece insanlara hafızalarının diri kalması için belgeler sunuyorum. Onlar unutmamaları için kendi hafızalarına buradan istediği konuyu alabiliyorlar ve istedikleri mesajı da kendileri alabiliyorlar. Benim yaptığım şey sadece bugünkü zamanın tanığı olduğum için bunları belgeleyip sizlere sunmaktır. Alacağınız mesajı sizlere bırakıyorum.”

‘Hafıza Odası, trajedilerin yaşandığı mekânın ruhunda o trajedilerin hikâyesini anlatıyor’
Hafıza Odası sergisinin kentin trajedisini dile getirdiğine vurgu yapan yazar Şeyhmus Diken ise, izlenimlerini şöyle dile getirdi: “İki şey söylemek isterim. Birincisi, bu coğrafyadan çıkmış ve ünü uluslararası alana yayılmış bir sanatçının kendi coğrafyasında kendi halkına hitaben bu halkın hikâyesini, trajedisini dile getiren bir sergi ile yine bu kadim şehrin en önemli mekânlarından biri olan ve UNESCO’nun kalıcı tarihi miras listesine giren surlarının önemli bir burcunda bu sergiyi dile getirmesi çok anlamlı. Bu tarihe ve geleceğe kalacak anlamda bir sergidir kanaatime göre. Takdir edersiniz ki, 2015’ten bu yana çok acılar, trajediler, ölümler, yıkımlar, mekânların yok edilmesi ve ucu ölümlere varan büyük trajedilerin yaşandığı bir yer. Bu trajedilerin yaşandığı mekânın ruhunda o trajedilerin hikâyesini anlatan bir sanatsal etkinliğin, belki de bu trajediyi yaşamamış, sadece duymuş ya da yaşamış ama izi kendisinde kalmış insanlara yeniden hatırlatması üzerinden bir hafıza sergisi ile karşı karşıyayız. Bu manada ben bu serginin böyle bir dönemde insanlarla buluşturulmasını çok anlamlı ve kıymetli bulduğumu ifade etmeliyim. İyi ki Ahmet Güneştekin, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası gibi kentin, bölgenin ekonomisiyle ilintili olan bir kurumun ev sahipliğinde bu hafızayı yeniden bize hatırlatma, yeniden bizimle yüzleştirme derdine düşerek bizimle buluşturmuş.”

Sergiye olan ilgi aratarak sürecek
Sergiye olan ilgiyi ise Diken şöyle değerlendirdi: “Sergiye ilgi harikulade. Dün gece burada bir izdiham vardı. Bugün de sergiye gelenlerin Mardinkapı’ya kadar uyruk oluşturduğunu gördüm. Diyarbakır’da bir bienal olmadığı halde, kentte bir kültür sanat festivali yapılmadığı halde Diyarbakır’da böyle bir serginin bu kadar kentte gündem tutması belki birçoklarına göre şaşırtıcı gelebilir ama buna şaşırmamak gerek. Çünkü Diyarbakır sanata ve kültüre her zaman teşne olan her zaman altyapısı insan malzemesi anlamında hazır olan bir şehir. Bu açıdan sergi 2 ay boyunca bu ilgiyi eksiltmeden sürdürecek ve insanlar keşke sergi 2 aydan daha uzun sürse, bahara, yaza kadar devam etse diyecek.”

‘Renkli bir sergi ve Diyarbakır için önemli bir organizasyon’
Sergiyi gezen genç bir kadın ise sergiden çok etkilendiğini ve sergi alanından çıkmak istemediğini dile getirdi. Bir diğer yurttaş da sergiye dair izlenimlerini şöyle aktardı: “Hakikaten çok güzel bir sergi. Uzun zamandır beklediğimiz bir sergiydi. Renkli bir sergi ve Diyarbakır için önemli bir organizasyon. Umarım bu sergi Diyarbakır için daha sonraki aktiviteler önayak olur. Diyarbakır daha güzel organizasyonlarla anılır.”

Ahmet Güneştekin kimdir?
Ahmet Güneştekin, (22 Aralık 1966 doğumlu), çalışmaları resim, kavramsal sanat ve heykel yapılarını kapsayan Kürt asıllı bir görsel sanatçıdır. Kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçı olan Ahmet Güneştekin için sanat, onu çocukluğundan beri sürükleyen bir tutkudur. 1991 yılında Batman’dan İstanbul’a gitmek için ayrıldı, ancak 2000’li yılların başında kendi tarzını bulması için birkaç yıl beklemek zorunda kaldı. Daha sonra kendini bir “anlatı soyutlamasına” sokmak için figüratifi terk etti. Bu tür bir üretim, geometrinin baş gücü olduğu halı, kandil, Osmanlı bakır eşyası gibi motiflerin hafızası, yerel bir sanatın hatırası ile yüklüdür. Güneştekin, kendine özgü bir yöntem ve hassasiyetle benzersiz bir teknik kullanır. Karmaşık bir siyah akrilik boya ağı kurduktan sonra, küçük boşlukların her birini aydınlıktan karanlığa değişen bir yağlı boya tabakasıyla dolduruyor. Daha sonra, ucu lastikli bir kalemle boyayı işler ve bir hattatın bir kitaba yapacağı gibi yazar. Resimden çok heykelle ortak bir ilke olan malzemeyi kaldırarak resimlerine yazıyor. Ahmet Güneştekin, 2013 yılında dünyanın en saygın beş galerisinden biri olan Londra merkezli Marlborough Gallery ile yaptığı anlaşmanın ardından uluslararası sanat piyasasında kendine yer açtı. Marlborough’nun ilk hamlesi, 55. Venedik Bienali ile aynı zaman diliminde bir sergi açmak oldu. Massimiliano Gioni, Güneştekin’in ‘Hafızanın Momentumu’ sergisini ‘Görülmesi gereken ilk 10 sergi’ arasına aldığında medya da kayıtsız kalamadı. Güneştekin’in eserleri Il Manifesto, La Repubblica, La Stampa gibi yüksek tirajlı İtalyan gazetelerinde yer aldı. Doğal olarak eserleri sanat çevrelerinin dikkatini çekti.

Marlborough Gallery, Kasım 2013’te New York’taki kapılarını Güneştekin’e açtı. Marlborough Gallery, 26 Kasım – 4 Ocak 2014 tarihleri arasında “Ahmet Güneştekin: Son Resimler” adlı kişisel sergisiyle Güneştekin’e gösterişli bir giriş yaptıktan sonra 2014 yılı için yoğun bir program hazırladı. Ocak ayında Arco Madrid ile başlayan sergileri Yeni Sergi izledi. York Armory Show, Art Breda ve Art Basel Hong Kong. Ardından Marlborough Monaco Gallery, 18 Eylül-14 Kasım tarihleri arasında Ahmet Güneştekin’in kişisel sergisini açtı. Çalışmaları tüm yıl boyunca Barselona, Madrid, Monako ve New York’taki Marlborough Galerilerinde kalıcı sergi salonlarında sergileniyor. Güneştekin’in eserleri kısaca Anadolu, Mezopotamya ve Yunan uygarlıklarına ait sözlü anlatıların, efsanelerin ve mitolojinin serbest teknikle yorumlanması olarak tanımlanabilir. Oluşan motiflerinden biri olan güneş diski ile optik ve canlı eserler yaratır. Figüratif anlatım biçimi, soyut bir stilize de olsa tüm yapıtlarında mevcuttur. Tüm çağdaş eserlerinde karakterler, semboller ve sahneler eski zamanlardan alınmıştır ve bu karakterler semboliktir, insanlığın temel soruları hakkında sembolik hikayelere dokunmuştur. PİRYOL / ÖZEL