PİRYOL- Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, kurumların sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle yoksulluğun arttığını belirtirken, akademisyen Doç. Dr. Ayşe Gönüllü Atakan, kadın kooperatiflerinin yoksulluğu önlemede etkisine işaret etti.
Ülkede yoksulluk her geçen gün derinleşirken, yoksulluktan en fazla etkilenen kesimlerin başında kadınlar geliyor. Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, kadın yoksulluğunun genel yoksulluktan ayrı tutulması gerektiğini ifade etti. Kadınların omuzlarında çocukların, eşinin, evinin yoksulluğu olduğunu ifade eden Foggo, Türkiye’de genel bir yoksulluğun olduğuna dikkati çekerek, sosyal destek alanların sayısının 4-5 milyona, çocuk yoksulluğunun ise 10 milyona dayanmış durumda olduğunu söyledi. Kürdistan kentlerinde, bölgesel eşitsizlikten kaynaklı yoksulluğun daha derin olduğunu dile getiren Hacer Foggo, “Mesela bölge kentlerinde çocukların durumuna baktığınız zaman da yetersiz beslenme oranın daha fazla olduğunu görüyorsunuz. Ya da işte çocuk işçiliğinin daha yüksek olduğunu görüyorsunuz. Sorunların çözümü noktasında aslında kurumlar kendi sorumluluklarını maalesef yerine getirmiyor. O yüzden yoksulluk çoğalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUK İŞÇİLİĞİ YÜZDE 22,1’
Türkiye’de sosyal ekonomik destek alan 200 bin çocuk olduğunu aktaran Hacer Foggo, “Bunlar da gerçekten en ağır yoksulluk yaşayan çocuklar. Bu sayının gittikçe büyüdüğünü görüyoruz. Kadını ya da çocuğu birbirinden ayıramayız. Çünkü sabah beslenme koyamayan anneye küsen çocuk, okulda beslenmeyi yiyemediği içinde travma yaşıyor, strese, depresyona giriyor. Aynı zamanda yetersiz beslenme öğrenme güçlüğüne de yol açıyor. Bu ileride çocuk işçiliğine de neden olur, ama aynı zamanda anneye kaygı, strese neden olur. Eğitim Reformu Girişimi’nin rakamına bugün okula gitmeyen çocuk sayısı 612 bin. Çocuk işçiliği yüzde 22,1’e ulaşmış durumda. Oranlar gittikçe büyüyor” diye konuştu.
Bu sorunlara karşı çözümün sosyal devlet anlayışına dönmek olduğunu dile getiren Hacer Foggo, derinleşen yoksulluğu, artan çocuk işçiliğini önleyecek, çocuk, kadın, inan hakları temelli politikalara ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
‘YOKSULLUK BİR ŞİDDET BİÇİMİDİR’
Yoksulluğun da bir şiddet biçimi olduğunu kaydeden Hacer Foggo, şiddetle mücadele etmek gerektiğini vurguladı. Hacer Foggo, “Kadın cinayetlerinin raporlarını incelediğimiz zaman aslında ölen kadınların çoğunluğunun yoksul olduğunu görüyorsunuz. Çünkü o evden çıkamıyor, ekonomik olarak özgürlüğü yok. En önemli şey eğitim ve istihdam. Çünkü eğitim durumlarına da bakıyorsunuz, okur-yazar olmayan kadınların daha fazla şiddet yaşadığını da görüyorsunuz. Bu nedenle kamusal alanlar üretime dayalı istihdamlar ve kadınları gece dışarı çıktığı zaman daha rahat dolaşması, böyle alanlar yaratılması gerekiyor. En basiti mesela karanlık sokak kalmaması o kadar önemli ki. Suçu önleyen bir şeydir. Bununla ilgili araştırmalar var. Mesele çok boyutlu ve bütüncül bakmak gerekiyor. Sadece gıda, erzak vermek değil, psikolojik destek de vereceksin, üretime dayalı işler de yapacaksın, daha iyi koşullar yaşam hakkını da sağlayacaksın” şeklinde konuştu.
KADIN KOOPERATİFLERİNİN AMACI
Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden akademisyen Doç. Dr. Ayşe Gönüllü Atakan da yoksulluk ve şiddet arasındaki bağlantıyı azaltmada bir formül olarak işlev gören kadın kooperatiflerinin önemine işaret etti. Türkiye’de kadın kooperatiflerinin sürekli açılıp, kapanmasından kaynaklı kaç tane olduğuna dair net bir verinin olmamasına karşın ortalama 200 bin kooperatif olduğunu söyleyen Ayşe Gönüllü Atakan, kooperatiflerin ulaşılması güç kadınlara ulaşmak ve kadınların örgütlenmesi için önemli aktörler olarak ortaya çıktığını belirtti. Ayşe Gönüllü Atakan, “Ekonomik, sosyal güçlenmelerinde ve kültürel güçlenmelerinde önemli modeller olarak ortaya çıkabilir. Kooperatiflerin öyle bir özelliği var. O yüzden de yerel yönetimler, kalkınma örgütleri, sivil toplum, hükümet bu modeli tercih edebilir. Kooperatiflerin amacı ortaklık temelinde ekonomik, sosyal ve kültürel güçlenmeyi sağlamak, bir araya gelmek, dayanışma sağlamak. Aynı zamanda Türkiye’de kadın kooperatifleri yoksulluğu azaltma, kadınlara ve ulaşılması güç kesimlere ulaşılmasında önemli rol oynayabilir. Kooperatiflere sadece ekonomik olarak kadınları güçlendirici değil, kadınların bir araya geldiği, birbiriyle dayanıştığı orada çeşitli eğitimler aldığı, desteklendiği bir modeldir. Kadınların şiddet, hijyen, sağlık eğitimi gibi eğitimlere ulaşmalarında kooperatifler önemli araçlar” diye belirtti.
‘KADINLARA TEKNİKİ DESTEK VERİLEBİLİNİR’
Yerel yönetimlerin “Kooperatifler nedir, kooperatif faaliyetleri nedir?” konusunda eğitimler düzenlenebileceğini dile getiren Ayşe Gönüllü Atakan, “Kooperatifin kurulması, işlenmesi ve sürdürülmesi aşamasında kadınlara teknik destekler verebilir” dedi.
Kadınların kooperatifler aracılığıyla örgütlenmesinin de yerel yönetimlerde yapılacak bilinçlendirme çalışmalarının önemli olduğunun altını çizen Ayşe Gönüllü Atakan, şöyle devam etti: “Kooperatiflerin faaliyet alanlarına ve ölçeklerine bakmak gerekiyor. Örneğin aynı ilçede aynı faaliyetle, aynı sözleşmeye göre bir kaç tane kadın kooperatifi olabilir. Ki bu örneklerle karşılaştım. Bir mahallede bakıyorsun kapılar karşılıklı, sözleşmelerine bakıyorsunuz ‘benim olsun, küçük olsun’ mantığı. Kooperatiflerin faaliyet alanlarıyla birleşmelerini belki de dayanışmaları, bir üst birlik kurmalarını ama bu anlamda onları sömürmeyen, söz hakkı veren bir üst birliğe üye olmalarını öneririm.”